Şairin memleketine vefası

SÖZCÜKLER dergisinde(*) sevdiğim şairlerden Egemen Berköz’ün Ereğli Dörtlemesi’ni okurken, bir yazarın, şairin; doğduğu, yaşadığı yer ile edebi ilişkisini düşündüm. Bu ilişkinin, kelimelere dökülürken, edebiyata nasıl yansıdığını düşündüm...

Haberin Devamı

Şairin doğduğu yer Karadeniz Ereğlisi.
Bazı şairler, yazarlar, yalnız doğdukları değil, yaşadıkları hatta kısa bir süreliğine orada bulunmuş olsalar da üzerinde, yazacak kadar, etki bırakan yerleri de yaşarlar.
Bazıları doğduğu yeri terk eder, başka bir kente, hatta başka bir ülkeye yerleşir, ya seçerek ya zorunlu nedenlerle.
Doğulan kentlerin, semtlerin insanda bıraktığı izler kalıcı mıdır?
Bunun net bir yanıtını veremeyeceğim, İstanbul’da doğup büyüdüğüm için, hep aynı kentte kaldığım için bu duyguyu yaşamadım.
Elbet göçmen edebiyatını dışta tutuyoruz, çünkü ondaki izlenimler bir özlemin izleridir.
Necati Cumalı’nın şiiri olmadan Ege’nin imbatı anlaşılmaz.
Gülten Akın, dolaştığı Anadolu kentlerinin şiirsel izlenimlerini yazmıştır.
Ferit Edgü, Yaralı Zaman’da adeta şiire göz kırparak Hakkâri’yi anlatır. Onun için de bu yazıya dahil olmuştur...
Ece Ayhan’da Çanakkale yer eder.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir’de beş ayrı şehri yazdı. Ama Bursa’yı şiirinde de anlattı! Yaşadığı kentlerin etkileyici bütün öğelerini yansıttı.
Cemal Süreya da Ankara’yı yazdı, yaşadığı kent ona yazdıracak özellikleri, yaşantıyı sunmuştu.
Attilâ İlhan da yaşadığı şehirlerden etkilenip şiir yazanların başında geliyor. İstanbul, İzmir, Paris kentlerine başkalarını da ekleyebiliriz.
Süreyya Berfe’yle birlikte Bodrum’u anımsarız.
Kimileri burada doğmuşlar, kimileri de gidip yerleşmişler, kısa süre de olsa yazacak kadar ilham almışlar, hayatlarında yer etmiş o şehirler...
Haydar Ergülen’le Eskişehir, şiirde de yaşamında da bütünleşmiştir.
* * *
İNSAN doğduğu yere gittiğinde bir anı hücumuna uğrar.
Geçmişle bugünün çarpışmasının paniğini yaşar. Zaman zaman iyi ile kötü arasında bir sarkacın sesini, belleğinin derinliklerinde duyar.
Bana kalırsa öyle bir an gelir ki, nötr bir duygu heyelânı içinde kalabilir.
Egemen Berköz, anılarını tazeliyor, onları bir yere oturtamıyor, her şey değişmiş.
Kısaca şiirindeki, uzun kelimesi üzerine imge çeşitlemeleri, iyi bir şairin ürünü; besbelli.

“KISACA

Haberin Devamı

Eskiden uzundu Ereğli
Mehmet’i uzundu
Taşkömürünü bulmuştu
Şimdi anıtı var, tanıyanı yok
Kumu uzundu
Dolunayda kayık safaları uzun
Şimdi Erdemir’i var
Anlatması uzun”

Haberin Devamı

Ereğli Dörtlemesi ana başlık.
Şiirlerin başlıklarını okuyalım.
Kısaca, Ereğli’ye mi gittin?, Ereğli’ye gittim, Güneş sevinci.
Ereğli’ye gittim’in ilk dizeleri, diğer şiirlerin girişi niteliğinde:

“Ereğli’ye gittim elli dört yıl sonra
Altmışını aşmış bir adam
Ne kadar benzerse
Yedi yaşında bir çocuğa
O kadar benziyordu geldiğim fabrika kenti
Ayrıldığım kıyı kasabasına
(...)”
* * *
BİR şairin doğduğu yeri yıllar içinde şiire getirmesi, yalnız bir yeri anlattığı için değil, şiirle kendi kişisel tarihini anlattığı için hoşuma gitti.

(*) Sözcükler, İki Aylık Edebiyat Dergisi, Kasım-Aralık, Sayı 34.

Yazarın Tüm Yazıları