Uyanık İbrahim

Uzun zamandır dikkatle, ibretle ve hayretle bir şeyi izliyorum. Neyi biliyor musunuz? İbrahim Üzülmez'i...

Bu oyuncu, rakibi ile arasına topu atıyor, haliyle de rakibini sağ tarafına alıyor. Tam yan yana geldiklerinde, ona doğru yaslanıyor, sağ eliyle rakibinin ya şortundan ya da formasından yakalıyor. Ve bunu o kadar güzel yapıyor ki, rakip futbolcuyu başlıyor peşinden sürüklemeye...

Rakip tutsa, bu sefer faul olacak. Adam, İbrahim'den kurtulmak istese yine faul olacak. Bir de arada küçük takım-büyük takım farkı oldu mu, rakiplerin hepsi yanıyorlar. Ve maalesef futboldan nasibini almamış hakemler de bunu uzun zamandır yiyorlar. Ve her pozisyonda İbrahim, dolayısıyla Beşiktaş, faul kazanıyor. Halbuki kararın, tam ters verilmesi gerekir. Zaten o zaman İbrahim, ellerini-kollarını açarak seyirciyi hakemin üzerine yolluyor.

Bu hareketi eskiden bazı santrforlar yapardı. Öyle yaparlardı ki, rakibi üstüne çekerler, hem defans adamını düşürürler, hem de penaltı alırlardı. Ondan sonra da diyorlar ki, ‘‘Niye futbolcuları hedef gösteriyorsunuz?’’ Eee, bunu sahadaki hakemler çözemezse, birileri ikaz edecekler. Çünkü adaleti onlar dağıtıyorlar. Bakın şimdi böyle bir pozisyon, maçı nerelere getiriyor?

Siyah beyaz bakıyorlar

Rizespor çok iyi futbol oynayan bir takım. Beşiktaş zaten iyi. Maçın neticesi, iki taraf arasında gidip geliyor. Her şey olabilir. Ama İbrahim'in uzun zamandır yaptığı bu klasik hareketinde hakem, Rizespor aleyhine faul veriyor. Futbolcular isyandalar haklı olarak. Ve bu top, gidip gol oluyor. Sonra da Ali Eren geliyor, hakeme konuşuyor. Bir kırmızı kart, hadi güle güle.

Peki, sevgili Ali Eren, sen Beşiktaş'ta oynarken bu yaptığın konuşmaların on misli ağırını yapıyordun, atılmıyordun. Şimdi dikkat et artık Rizespor'da oynuyorsun. Adama leblebi gibi gösterirler. Ne oldu? Beşiktaş beş attı. Yahu, Beşiktaş, Rizespor'u normal şartlarda zaten yener. Bugün okuyun gazeteleri, göreceksiniz, Beşiktaş'ın siyah beyaz bakan yazaları bu olaylardan hiç bahsetmeyecek.

Herkes Sergen'in müthiş frikiğinden, yaptığı güzel verkaçtan, A.Hassan'ın yedek kalıp, ikinci yarı girip daha iyi oynadığından, Cordoba'nın gene noktaya degaj yaptığından, İlhan Mansız'ın zaman zaman pres yapıp, rakibi rahatsız ettiğinden, Lucescu'nun yerinde adam değişikliği yaptığından söz edecek. Ama, İbrahim'e normal bir müdahale yapan Rizesporlu Şener'in seyirci istedi diye kart görmesinden yine kimse bahsetmeyecek.

Her kapıyı açıyor

Yıllardır bu ortaoyunu oynanıyordu, hala devam ediyor. Ama şimdiki kılıflar daha iyi. Ne de olsa uzay çağında yaşıyorruz. Adamı böyle rokete koyar, uzaya atarlar. İbrahim bir de bu hareketleri yaparken mazlumu oynuyor. Türk insanı biliyorsunuz, garibanı, mazlumu sever. Toptancı halde bu tarz uyanık geçinenlere ‘‘saf köylü çocuğu’’ derler. Gariban ama akıllı. Çaktırmadan uyanık. Peki kabahat bunlarda mı? Hayır. Adalet dağıtan vatandaşlarda.

Beşiktaş seyircisi takımının maçlarına artık gelmiyor. ‘‘Nasıl olsa, bu takım şampiyon olur’’ diyor. Siyah beyazlılar iki maç kaybetsinler İnönü gene tıklım tıklım olur. Yani Türk seyircisi de enterasan. İyi mala gelmiyor, kötü mala gidiyor. Neyimiz doğru ki.

Sergen, 22 futbolcunun içinden yürüye yürüye maçı aldı götürdü. Beşiktaş takımı bazen sıkışıyor, daralıyor, zorlanıyor. Ama hep kafada şu var; ‘‘Sergen çıkar, bir iş yapar, maçı döndürür.’’ Yani futbolcu değil mübarek maymuncuk, her kapıyı açıyor.
Yazarın Tüm Yazıları