AB hükümeti hangi başlıklarda övüyor?

AVRUPA Komisyonu, “2011 İlerleme Raporu”nda, özellikle ifade özgürlüğü ve yargıda yaşanan sorunlara getirdiği eleştiriler nedeniyle hükümet çevrelerinden bir hayli tepki gördü.

Gördüğü bu tepkilere karşılık, raporun Türkiye’deki gelişmelerle ilgili olumlu bulduğu, hükümete destek verdiği bölümleri de var.
ORDU KONUSUNDA GEÇER NOT
Hükümete dönük olumlu analizlerin yer aldığı başlıklar arasında asker-sivil ilişkileri ile özellikle HSYK’yı konu alan düzenlemeleri sayabiliriz.
“Güvenlik Güçlerinin Sivil Denetimi” başlığı altında yapılan değerlendirmede, olumlu hanesine yazılan pek çok gelişme var. Özetle, Balyoz gibi darbe iddialarını konu alan bir davanın başlaması, faili meçhullerle ilgili olarak bazı askerlerin yargılanması, toplu mezarlara ilişkin kazılar, YAŞ kararlarının denetime açılması bu başlıkta hemen göze çarpıyor.
Askeri harcamalarda sivil denetimin artması da yine ilerleme sağlanan bir alan olarak gösteriliyor, “askerlerin kendi görev alanları dışında kalan siyasi konularda etki icra etmelerine ilişkin olayların azaldığı” vurgulanıyor. Son YAŞ’ta istifalardan sonra süratle yapılan atamalar, hükümetin üst kademe atamaları üzerindeki kontrolünü göstermesi bakımından önemli bir gösterge olarak değerlendiriliyor.
Buna karşılık eleştirel saptamalar da var. Özellikle “terfilerde sivil kontrolün sınırlı kaldığı, Genelkurmay’ın belirleyici olduğuna” ilişkin eleştiri dikkat çekici. Bu çerçevede “YAŞ’ın kompozisyonu, yetkileri ve terfilerin hukuki çerçevesiyle ile daha ileri reformların hayata geçirilmesi gerektiği” belirtiliyor.
Burada altını çizmemiz gereken nokta, özellikle YAŞ’la ilgili konuların ilk kez bir ilerleme raporunda dile getiriliyor olmasıdır.
HSYK İÇİN KUVVETLİ DESTEK
Raporda kuvvetli övgü alan başlıklardan biri de HSYK bünyesinde yapılan düzenlemelerdir. Avrupa Komisyonu, “HSYK’nın daha çoğulcu ve yargıyı daha geniş temsil eden bir yapı kazandığı” görüşünde ve Adalet Bakanı’nın yetkilerinin eskiye kıyasla azaltılmış olmasını olumlu buluyor.
Bakan’ın hâkim ve savcılarla ilgili disiplin soruşturmalarını veto etme yetkisine sahip olması raporda eleştirilen bir konu. Eleştirilen bir diğer konu, ihraç kararları ve performans değerlendirmesinin aşırı merkezi olmasıdır.
Ancak bu gibi eleştirilere karşılık, HSYK ile ilgili rapora hâkim olan genel tonun olumlu bir bakışı yansıttığı söylenebilir. En azından Türkiye’de son dönemde HSYK’nın tasarruflarını konu alan tartışmaların AB’nin bakışına etkimediği gözleniyor. Keza, HSYK seçiminin yarattığı tartışmaya, örneğin seçimi bakanlık bürokrasisinin belirleyici olduğu bir listenin kazanması gibi meselelere hiç girmemeyi tercih etmiş Avrupa Komisyonu.
Bununla birlikte, anayasal değişikliklerin uygulanması aşamasında yüksek yargı mensuplarının reform sürecini eleştirdikleri, bağımsız yargı derneklerinin ve bazı baroların yargı bağımsızlığıyla ilgili kaygı belirttikleri kısaca not edilmekle yetinilmiş.
ANAYASA MAHKEMESİ’NİN YAPISINA ELEŞTİRİ
Raporda dikkat çekici bir nokta, HSYK konusundaki olumlu bakışın konu Anayasa Mahkemesi olduğunda eleştirel bir çizgiye kaymasıdır.
Avrupa Komisyonu, yüksek mahkeme ile ilgili düzenlemeleri Türk hukuk camiasının temsili bakımından yetersiz buluyor. Raporda, “TBMM’nin yüksek mahkemedeki etkisinin sınırlı olması” eleştiriliyor, Meclis’teki seçim sürecinin “mahkemenin siyasi tarafsızlığını güvence altına almadığı” belirtiliyor. Bu ifadeden, AB’nin seçimde “basit çoğunluk” yerine “nitelikli çoğunluk” aranmasını arzuladığına hükmedebiliriz. Cumhurbaşkanı’nın üye seçiminde “çok fazla nâzım rol” oynaması da eleştiri konusu yapılıyor raporda.
Son olarak kaydetmemiz gereken bir nokta, raporun yargı bölümünün tümü dikkate alındığında izaha muhtaç bir çelişkinin bulunmasıdır. Şöyle ki, geçen hafta iki ayrı yazımızda vurguladığımız gibi, AB yargının işleyişiyle ilgili olarak başta uzun tutukluluk süreleri olmak üzere bir dizi eleştirel gözlemde bulunuyor.
Ancak AB, rahatsızlık ifade ettiği yargının bu sorunlu uygulamalarıyla, görevleri arasında bu aksayan uygulamaları izleyip düzene koymak da olan HSYK arasında herhangi bir neden-sonuç ilişkisi kurmaktan da dikkatli bir şekilde kaçınıyor.
Yazarın Tüm Yazıları