Cellat bakışlı o soru yine çıktı karşıma

YİNE aynı soru dikildi önüme...

Haberin Devamı

Yine aynı cellat bakışlı soru...

O sivri dilli işaretiyle;

Yakalarını kaldırmış maskesiz bir köşebaşı gaspçısı gibi kesti yolumu.

Daha önce de çıkmıştı karşıma.

Mesela Prag Meydanı’ndaki saat kulesinde...

Sonra Berlin’de yakalamıştı beni. Ihlamurlar altındaki dev caddesinde tuttu yakamdan...

Sonra Paris’te Saint Germain Meydanı’nda. Londra’nın Trafalgar’ında güvercinleri kovalayan bir eşkıya gibiydi.

Barcelona’da okyanusu özleyen caddelerde;

Portekiz’de o derin laciverde kavuşan sokaklarda düştü peşime.

Kahire’de El Ezher Üniversitesi’nin karşısında, Halep’te ve Yemen’de...

Şimdi de Viyana’da geciktirilmiş bir hayalet gibi hortluyor önümde...

İşte yine karşımda.

Ve beni çıldırtan o zifiri barikatı kurup;

Mozart heykelinin altında;

“Neden” diye bağırıyor;

Haberin Devamı

- Neden insanlığın kanı bir tek coğrafyada akıyor?

* Neden acılar yalnız orada gözyaşına diz çöktürüyor?

* Neden yüzlerce yıldır Ortadoğu yanıyor?

* Ve neden Müslüman coğrafyası kanıyor?

* Müslümanlık insan sevgisine dayanır da; neden Müslüman coğrafyasının neredeyse tamamı insanı hiçe sayan diktatörlükler, şeyhlikler, krallıklarla yönetilir?

* Neden fanatizm o coğrafyaya bir veba gibi çöker?

* Neden o fanatikler, öteki dünyada cennete gitme hayaliyle bu dünyayı cehenneme çevirir?

* Neden bu coğrafyada hayallerin yerini hayaletler işgal eder?

* Neden yalnızca korkulara göre yaşanır?

* Neden düello yoktur da pusu vardır?

AZGIN SORULAR

Gelişen yeni medyayı, demokrasiyi ve özgürlüğü dinlemeye gittiğim Viyana’da;

Azgın bir sağanak gibi üzerime yağdı bu sorular...

Elbette cevapları vardır...

Petrol tröstlerine pay verdiği sürece, petrol krallıklarının süreceğini artık kim bilmiyor ki...

Bunları elbette biliyoruz. Karatahta bilgisidir artık.

Biliyoruz çünkü;

O coğrafyanın ezik tarihinde;

Petrolün varili, demokrasinin oy sandığından daha değerlidir.

Aslında bunun bir benzerini de Afrika’da görmüştüm.

Mesela Kongo’nun arka sokaklarında yüzündeki sineklerle arkadaş olmuş çocukların bakışları anlatmıştı Afrika’yı...

İnsanlığın UTANÇ ATLASI Afrika’yı.

Açlığın ve ölümün değeri yoktur orada.

Ve o elmas coğrafyasında...

Haberin Devamı

Dünyanın en zengin topraklarında, dünyanın en fakir insanları yaşar.

Tarzan palavradır.

Para eden, belgesellerdeki çıtanın yavru ceylanı kovalamasıdır.

Suni vahşettir yani...

Evet;

Dünyanın hangi meydanına çıksam beni orada yakalayan bu azgın soruların sizde de bir cevabı vardır mutlaka...

Ama ben şimdi Beyrut’un arka sokaklarından Amin Maalouf’u dinlemeyi öneriyorum.

Diyor ki:

“Arap-İslam âlemi tarihsel bir kuyuya gömüldükçe gömülüyor. Bütün dünyaya karşı, Batılılara, Ruslara, Çinlilere, Hintlere, Yahudilere ve her şeyden önce kendisine karşı öfke duyuyor... İç savaşlarla, salgın hastalıklarla, iğrenç kaçakçılıklarla, rüşvetle, yüksek işsizlik oranıyla boğuşmak durumunda.”

Haberin Devamı

Tatmin etti mi Maalouf’un tespiti?

Olmayanlar için mutlaka bir cevabınız vardır sizin de...

Bana gelince;

Hâlâ sorularla boğuşuyorum.

Yazarın Tüm Yazıları