AB raporunda büyük davalarla ilgili soru işaretleri

AB Komisyonu’nun Türkiye’de son 12 aylık dönem içindeki gelişmeleri değerlendiren “2011 İlerleme Raporu” dün açıklandı.

Raporun özellikle demokrasi, yargı, ifade özgürlüğü ve insan haklarına ilişkin bölümlerini 2010 raporuyla karşılaştırmalı bir şekilde incelediğimizde, pek çok sorun ve bu sorunların çözümüne dönük beklentiler tekrarlanırken, AB’nin hassasiyetini hissettirmek üzere bazı sorunlar üzerindeki vurgusunu kuvvetlendirdiğini belirtebiliriz.
Vurgunun kuvvetlendiği, daha geniş işlenen bölümler hangileri? Özel yetkili ağır ceza mahkemelerindeki uygulamalar, uzun tutukluluk süreleri ve basın özgürlüğüyle ilgili eleştirel saptamalar geçen yıla kıyasla bu kez daha belirgin bir şekilde göze çarpıyor.
DAVALARIN MEŞRUİYETİ SORGULANIYOR
 Raporun daha giriş bölümünde yapılan ana saptama, “Medya da dahil olmak üzere ifade özgürlüğü alanında kaygıların bulunduğu” ve “diyalog ve uzlaşı eksikliğinin yarattığı siyasi iklimin reform sürecinin devamını aksattığı”dır.
Yine giriş bölümünde, Ergenekon ve diğer darbe davalarının demokrasi ve hukukun üstünlüğü açısından bir “imkân yaratmaya devam ettiği” belirtilmekle birlikte, bu davalarda karşılaşılan hukuki sorunların uzun bir dökümünün yapılması dikkat çekici.
AB raporu, bu çerçevede sanıkların bazı delillere erişimine getirilen sınırlamaları adil yargılama ilkesi ve savunma hakları açısından “kaygı verici” olarak nitelendiriyor. Tutuklama kararlarında mahkeme heyeti tarafından ayrıntılı gerekçe verilmemesi, rapora göre, bir başka “kaygı” konusudur.
Raporda “Soruşturmaların yürütülüş şekli ve ceza muhakemesi usullerine ilişkin uygulamaların savunma hakkını tehlikeye soktuğuna ilişkin kaygılar sürmektedir. Bütün bunlar kamuoyunda davaların meşruiyeti açısından soru işaretleri yaratmaktadır” deniliyor.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) tutuklamalara ilişkin hükümlerinin geniş bir şekilde kullanılması da bir başka açık eleştiri konusudur raporda. AB’nin CMK’yı her bakımdan yakın izlemeye aldığı kolaylıkla fark ediliyor.
GAZETECİ TUTUKLAMALARINA SORGULAYICI BAKIŞ
 Raporda Ergenekon konusundaki önemli bir değerlendirme, isim verilmeden Odatv iddianamesi çerçevesinde soruşturmaya basın ayağının da eklenmesini konu alıyor. Bu noktada gazeteci tutuklamalarına atıf yapıldıktan sonra yine isim verilmeden Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın durumuna dolaylı bir gönderme yapılıyor ve “Tutuklananlar arasında Ergenekon’un soruşturulmasına verdikleri destekle temayüz etmiş olan gazeteciler de vardır” deniliyor.
Raporun bu bölümünde başvurulan formülasyonun tutuklamaların dayanaklarına dönük sorgulayıcı bir bakışı yansıttığı inkâr edilemez.
Bu bölümde tutuklu gazetecilerden birinin (Ahmet Şık) kitabına “terör örgütü dokümanı olduğu” gerekçesiyle el konulması eleştiri konusu yapılıyor, “Basılmamış bir kitaba suç delili olarak el konulması Türkiye’de basın özgürlüğü ve davanın meşruiyeti açısından soru işaretlerine yol açmıştır” deniliyor.
KCK TUTUKLAMALARINA AÇIK ELEŞTİRİ
 Bu yılki raporda karşımıza çıkan bir başka yenilik KCK davasıdır. AB Komisyonu, KCK soruşturmalarını da ciddi ölçülerde eleştirel bir dille değerlendiriyor.
Bir kere, AB’nin verdiği KCK’dan tutuklu sayısı ne Türk hükümetinin “485” ne de BDP’nin “4 bin”e yaklaşan açıklamalarıyla tutuyor. AB, bu sayıyı ikisinin ortasında bir yerde, “2 bin dolayında” tahmin ediyor.
Raporda, KCK operasyonları güneydoğuda siyasetçilerin, seçilmiş yerel yöneticilerin ve insan hakları aktivistlerinin tutuklandığı bir soruşturma olarak takdim ediliyor.
“Adli denetim yerine sıkça tutuklama yoluna başvurulması, delillere erişimin sınırlanması, tutuklama kararları için ayrıntılı gerekçe verilmemesi” KCK soruşturması çerçevesindeki sorunlar olarak sıralanıyor. Raporda, “(Bunlar) Türk ceza sisteminin uluslararası standartlarla uyumlu hale getirilmesi ve terörle mücadele mevzuatının değiştirilmesi ihtiyacını ortaya koyuyor” deniliyor.
AB Komisyonu, şu ifadeyle KCK tutuklamalarını lafı hiç dolandırmadan kuvvetle eleştiriyor: “Seçilmiş temsilcilerin tutuklanması, yerel yönetimleri hiçe saymaktır ve Kürt sorununda diyaloğu zorlaştırmaktadır.”
Yarın raporun ifade özgürlüğüne ilişkin bölümlerini değerlendirelim.
Yazarın Tüm Yazıları