Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Kamu görevlisi gözüyle Bingöl

DİNCİ teröristlerin Bingöllü çıkması dikkatleri bu ilimize yöneltti.

Ama bazıları, sanki tüm Bingöl suçlanıyormuş gibi savunmaya geçtiler.

Oysa, bu tür savunmalar Bingöl'ün gerçeğini de, bu gerçeğin tartışılmasını da ortadan kaldırmıyor.

İşte bu gerçeğe, 1 Mayıs depreminde Bingöl'de görev yapan bir kamu görevlisinin izlenimleriyle bakıldığında ortaya aşağıdaki manzara çıkıyor.

Bingöl, bütün yerleşim alanları ya deprem ya da heyelan nedeniyle afete maruz olduğundan devletin afet tarihi bakımından örnek bir şehir.

O kadar örnek ki afet, ilin tek ekonomik sektörü haline gelmiş.

İldeki yaklaşık 22 bin konutun 11 bini afet konutu.

Bu yılki deprem nedeniyle ilde, 7 bin yeni afet konutu daha yapılırken, 4 bin orta hasarlı konut da onarılıyor.

Bu işler için ayrılan 341 trilyon 248 milyar lira, yoksul Bingöl için büyük bir rakamı ifade ediyor.

İŞSİZLİĞİN ÇARESİ AFET

İlin AKP'li milletvekillerinin deprem sonrası halka, ‘‘Yakında konut inşaatları başlayacak, çoluğumuza çocuğumuza iş vereceğiz, işsizlik sorununu çözeceğiz’’ demeleri afetin işsizliğin tek çaresi olduğunu gösteriyor.

İldeki inşaat malzemesi satan işyeri sayısının 130'a çıkması da afetin ekonomideki gücünün bir başka göstergesi.

Deprem konutları yapımını üstlenen 11 müteahhit arasında Bingöllü yok; ama Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezen'in memleketi Bitlisli iki müteahhit var.

İlde, konutunu ‘‘Evini yapana yardım’’ (EYY) yöntemiyle yapanlara 17 milyar lira ucuz kredi verilirken, kamu ihalesi yoluyla yapılan toplu konutlardaki ortalama fiyat 35 milyar liraya çıkıyor.

Aradaki fark, büyük müteahhitler için ikinci seçeneği öne çıkarınca, EYY yöntemi ve taşeronluk daha çok Bingöllü müteahhitlere kalmış.

Yerel bürokrasiyle kurdukları iyi ilişki yerel müteahhitlere, EYY'yi yeğleyen afetzedelerin bürokratik işleri üstlenme avantajı da sağlamış.

İlde afetzedelerin tespitinde siyasi süzgeç çok iyi çalıştığından, vatandaş siyasetçi ile bire bir ilişki içinde olmuş.

‘KADER BU’

Bu depremden sonra fark edildi ki köylüler de sisteme uyum sağlamış.

Evini yıkmak, köyünden uzaklaşmak istemeyen köylü, geçmiş afetlerde devletin bu baskısından kurtulmak için, ‘‘Beyim benim evimi sen istediğin yerde yap’’ deyip kenara çekilmiş, ama yapılan eve de taşınmamış.

Bingöl'de afet konutlarının önemli bölümü bu gerekçeyle boş kalınca, çoğunun çatısı, kapıları, yağmur olukları, pencereleri, sökülüp götürülmüş.

Duvarları da jandarmaya siperlik yapılmış.

Devlet de konutları yapıp vicdanını rahatlatarak çekilmiş.

Herkes de sistemden payını aldığı için sessiz kalmayı tercih etmiş.

Köylülerin bu seferki farklı katılımı da bu noktada olmuş.

Kendileri için şehir merkezinde ev yapılmasını sağlamış durumdalar.

Amaç bu evlere taşınmak değil, az da olsa bir kira geliri elde etmek.

Yoksullukla afetin bu kadar iç içe olduğu Bingöl'de bu yapının yarattığı ekonomik çarkı kıramayan halk, neredeyse afetlere bel bağlar hale gelmiş.

Dine bağlılık da ‘‘kaderimiz bu’’ anlayışını güçlendirince sıkıntı da, acı da hissedilmez olmuş.

Terörizmi ve teröristi yaratan yapıda bu hissizliğin de rolü yok mu?
Yazarın Tüm Yazıları