Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

BDP’den beklenti büyük

BDP Kongresi’nin yapıldığı Ahmet Taner Kışlalı Salonu’nun önüne geldiğimde içeriden PKK ve Öcalan lehinde sloganlar yükseliyordu.

Salona girdiğimde ise kadın ve genç gerçeği ile bir kez daha karşılaştım.
Çarşaflı, türbanlı, başı açık, askılı kıyafetli, yöresel giysili kadınlarla rengârenk görüntü kazanan salonda atılan sloganlarda da kadınlar öndeydi.
Örneğin, ‘şehitler için saygı duruşu’ etkinliğinde önder yine bir kadındı. Tribünlerdeki o kadın, PKK gösterilerinde okunan bir marşı söylerken tüm salon da onun sözlerini, yumruklar havada tekrarladı.
Takkesi ve sakalıyla dindarlığını sergileyeninden kravatlısına, şalvarlısından üniformalısına kadar erkekler arasında ise gençler çoğunluktaydı.
Hemen burada, genel başkanlığa yeniden seçilen Selahattin Demirtaş’ın konuşmasının başında kadın ve gençlere özel bölüm ayırmasına; bir parti kongresinde töre cinayetini, kadına yönelik şiddeti, erken yaşta evlendirmeyi açık hedef yapan ilk genel başkan olmasına dikkat çekmeliyim.
BEKLENEN GÜÇLÜ MÜDAHALE
Başbakan Tayyip Erdoğan aleyhinde sert sloganların da yükseldiği kongrede, Türk bayrağı ise bu kez, büyük boy ve çok görünür bir konumdaydı.
Öncekilerine göre daha disiplinli geçen kongreye ‘demokratik özerklik’ talebi damgasını vursa da konuşmacılar, gelinen noktada BDP’den beklentilerin büyük olduğunun farkında izlenimi verdiler.
Özellikle Filiz Koçali’nin, BDP’yi Türk ve Kürt halkının arasının açılmaması için Türkiye’nin sigortası gibi gösterip, “Çare mesafeyi açmak değil kapatmaktır. Bu kongre ile hükümete mesafeyi kapatma mesajı vereceğiz” demesini, “İnşallah” diyerek önemsemeli.
Demirtaş’ın da sözlerine, “BDP’den beklenti sürece güçlü müdahale” diye başlayıp, “Eksiklerimiz olduğu aşikâr” özeleştirisini yapması, “Kürt ve Türk halkları bir arada yaşayacaklarına dair stratejik karar vermişlerdir” demesi ve temel görevlerini ise ‘bu birliği sağlam temellere oturtmak’ diye tanımlaması da “İnşallah” dedirten ifadelerdi.
KÖŞK’E ÇIKIYORLAR
Demirtaş’ın, BDP’yi, PKK’nın dağdan inişini sağlayabilecek güç olarak göstermesi de yabana atılacak sözler değildi.
Miting alanlarındaki söylemleriyle kıyasladığımda, daha az ajitasyon yapıp, daha çok siyasi değerlendirmelerde bulunan Demirtaş’ın, sorunun çıkmaza doğru gittiği bu süreçte ‘yeni’ ne yapacağını birlikte izleyeceğiz.
Ancak 30 yıldır silaha sarılmış bir örgütün o silahı terk etmesi sağlanmadan mesafe almanın zorluğu ortada durduğuna göre işi kolay değil.
“Devlet de silah bıraksın” gibi fanteziden uzaklaşıp, en azından 3-5 yıl silahlar gömülmedikçe iki halk arasında mesafe ise açılmaya devam edecek.
BDP eğer samimiyse seçimden bu yana yaşanan yönetim boşluğu da dün giderildiğine göre tehlikeli gidişi tersine çevirecek adımlar atabilmeli.
BDP’nin yeni yönetimi en kısa zamanda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e çıkacak. Ancak o adım TBMM’ye dönüşle de desteklenmeli. Diğer yandan iktidarın da PKK ile aynı tabandan gelse de BDP’ye, “Sizi gidi PKK” söylemini kenara bırakması lazım.
BDP’den, PKK’ya karşı daha fazla risk almasını beklemek herkesin hakkı çünkü Demirtaş’ın dediği gibi eğer çözüm, eninde sonunda siyasetten gelecekse, siyaset de eninde sonunda silaha karşı çıkma cesareti göstermeli.
Yoksa, şöyle bir çevremize bakalım; Ortadoğu’da bütün halklar acı çekiyor.
Malı götüren ise petrol ve güç peşindeki emperyal devletler, o halklar değil.
Özgürlük derken, sonsuza dek o emperyallere yem olmak da bugün çok kolay.
Yazarın Tüm Yazıları