Konservatuvarlarımızda neden santur öğretilmiyor

‘SANTURUN sesine âşık olmak’ (Pazar günü Hürriyet’te yayınlanmıştı) başlıklı yazım üzerine, aziz dostum Nevzad Atlığ aradı. Bellek yanlışlarımı düzeltti. Önce ona teşekkür ediyorum.

Dr. Teoman Önaldı ile Dr. Ümit Mutlu’dan da özür diliyorum.
Eski İzmir Devlet Korosu’nun yöneticisi Dr. Teoman Önaldı’yı santuri olarak yazmıştım, oysa o ut çalıyor. İstanbul’da Nevzad Atlığ’ın konserlerinden birinde santurunu dinlediğim ise Dr. Ümit Mutlu idi. Değerli müzikçinin söylediğine göre, Mutlu, santura teknik ilaveler yapmış, yeni mandallar koymuş.
Ayrıca dostum, bir başka büyük santur virtüözünü de hatırlattı, Zühtü Bardakoğlu’nu. TRT’nin arşiv serisinde yer alacağından kuşkum yok.
* * *
ŞİMDİ sıra önemli bir soruda:
‘Konservatuvarlarda neden santur öğretilmiyor?’
Birçok enstrümanın konservatuvarlarda öğretilmesi gerekir. Çünkü bu sazların öğrenileceği başka yer yoktur. Özel müzik kurumları bunlara önem vermez, piyasada istenen, geçerli olan sazları öğretirler. Oysa konservatuvarların işlevi, görevi başkadır.
Ben bu sazların arasına -öğretilip öğretilmediğini bilmiyorum- rebab’ın da, lavta’nın da konulmasını öneriyorum. Özellikle TRT’nin televizyondaki ve radyodaki konserlerinde, bu sazları dinlemeliyiz. Müziğimizin bir başka rengini ancak bu kurumlar bize tanıtır. Bu sazları ben gençliğimde, konserlerde ve radyolardan dinlediğim için seslerini arıyorum. Müzik tarihimizin de bu yüzden eksik kaldığını düşünüyorum.
Umarım konservatuvarlar, müfredat programına bu sazları alırlar.
* * *
AŞAĞIDAKİ iki e-posta’yı okursanız, siz de düşüncelerime katılmada istekli davranırsınız. Biri giriftzen Süleyman Erguner’den:
“Santur’a yaptığınız ilgiyi, şansı GİRİFT’e de yapmanızı, vermenizi diliyor ve rica ediyorum.
Zira, bu sazımız da 4-5 asırdır çalınıp, son icracısı GİRİFTZEN ASIM BEY; 1929’da ölünce unutulup gitmişti. 15 yıldan beri uğraşıp, müzelerden ve ailesinden rica edip sazın ölçüsünü çıkarıp yaptım  ve 2 yıl üflemeye, icraya çalıştım. Albüm, geçtiğimiz ocak ayında İstanbul Kültür A.Ş. tarafından yayınlandı. (www.giriftzen.com )
Gerek konserlerimde ve gerek TV programlarımda tanıtmaya, icraya devam ediyorum. Burada önemli olan girifti gündeme getirmek ve gençlerin de icra etmesini, bundan ekmek yemelerini, giriftzen olarak TRT ve korolarda yerlerini almalarını, musikimizin de unutulan sesine tekrar kavuşmasını sağlamaktır.”
Diğeri de Faruk Atabeyli’den gelen e-posta. Metehan Çiftçi adında bir santuriden söz ediyor:
“Sokak müzisyenlerini destekleyen ve onlara hak ettikleri saygıyı gösteren yazınızı okudum. Onlar ve kendim adına mutlu oldum. Adlarını saydığınız klasik santur sanatçılarının yanı sıra, farklı bir tarzı benimsemiş olan genç Metehan Çiftçi’nin de adı anılması gereken santurîler arasında olduğunu düşünüyorum.”
* * *
MÜZİK tarihimizde yer alan önemli sazları unutmayalım.
Yazarın Tüm Yazıları