Reklamcılığın emekleme çağı

İlân-ı Ticaret; ticaretten moda ve günlük yaşama kadar dönemin ipuçlarını veriyor. Ayrıca dil konusundaki cehalet ve tembelliğinizi ölçmek için de güzel bir kitap

Haberin Devamı

Bazı kitaplar, kataloglar var ki, onları okurken hem eğlenirim hem öğrenirim hem de sözlük dağarcığımı sınavdan geçiririm.
İşte İlân-ı Ticaret / Resimli İlânlar Perspektifinde Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İstanbul Ticarî Hayatı kitabı bu üç öğeyi de içeriyor.
Daha da önemlisi başta İstanbul’da olmak üzere, Türkiye’deki reklamcılık sektörünün ilk günlerini belgeliyor. Bugün bambaşka bir boyut kazanan reklamcılığın, emekleme çağında nasıl yapıldığını gösteriyor. İlânları belki günübirlik okuduğumuzda, hayatımızı ne kadar etkilediğini ve biçimlendirdiğini fark etmiyoruz. Yıllar sonra baktığımızda anlayabiliyoruz.
Mario Levi’nin Bu Reklamlar Sadece Geçmişi Anlatmıyor yazısındaki bir saptamaya, yargıya ben de katılıyorum. İstanbul’u yakından tanıyan biri bunlarla kendi yaşamı arasında da bağlantı kuracaktır.
“Şimdi bu kitapta birazdan karşınıza çıkacak reklamlara hazır olun. Şu ana kadar hatırladıklarımızdan çok daha geriye gideceğiz. Hikâyemiz yirminci yüzyılın son çeyreğinden itibaren başlıyor. Gazeteler yine toplumun nabzını tutmaya çalışıyor. Şartların izin verdiği ölçüde elbet. Renklerin cazibesi sayfalara henüz yansımamış. Siyahla beyazın, daha doğru bir deyişle de sadece ak üzerine karanın büyüsüne dayalı beraberliğin hepten terk edilmesine henüz çok var. Ama hayatın renkleri tüm canlılığıyla hissediliyor. Biraz yaklaştığınızda Batılı değerlere enikonu açık, ancak ne yaparsa yapsın Doğululuğundan vazgeçmeyen, vazgeçmek de istemeyen bir ortamda buluyorsunuz kendinizi. Osmanlı, kapılarını hür teşebbüse iyiden iyiye açmış mıydı? Karşımızdaki resim soruya olumlu bir cevap vermemizi gerektirecek örneklerle dolu.”
Serdar Öztürk’ün İlanlar, Türk Reklamcılığı ve Sosyal Dönüşüm’ü ile Rahmi Deniz Özbay’ın Osmanlı’dan Cumhuriyet’e yazılarını okumanızı isterim.

Haberin Devamı

ÖNEMLİ İPUÇLARI VERİYOR

Bu yazılardaki sayısız tespitlerin belki de en önemlisi, Türk ticaret hayatının yerli ortaklı yabancı sermayenin, dil ve din üzerinden ortaklaşması ülkedeki ticaret hayatının seyrini oldukça etkileyici bir şekilde özetlemektedir.
Yukarıda salık verdiğim yazılar, ticaretten modaya, günlük yaşama kadar o dönemin ipuçlarını veriyor. Bu ilanlara sadece bir ticaret aracı olarak bakmayınız, o dönemlerin tarihini de okumaya gayret edin.
Özbay’ın yazısında önemli başlıkların Çalışma Hayatı ile Kültür Sanat ve Sanayi olduğunu hatırlatmak isterim. Her ilanın altında bir de yorum yer alıyor. Bu yoruma katılmayabilirsiniz, dahası kendi birikiminizle bunu genişletebilir, farklı kılabilirsiniz ama bu yorumun size çok yararlı çağrışımlar yaptığını unutmamalısınız.
Bu firmalar içinde bazılarını ben de gördüm, biliyorum: Baker, Edhem Pertev Müstehzaratı, Evliyazade Nuriddin Bey, Necip Bey Kolonyası, Necip Bey Kremi.
İlgimi çeken bir ilan metnini ve hitabın o günden bugüne geçirdiği evreyi görmeniz açısından yazıma alıyorum:
“Çorap işçisi arıyorum
Harison yuvarlak çorap makinelerinde çalışan Rumeli muhacirlerinden erkek ve kadın boşta işçi varsa dükkanıma gelsinler. Hanelerinde makinesi olup da çalışmak isteyenleri dahi iplik verip çorap yaptıracağım işçi arıyorum.
Kadıköyü’nde altı yol ağzında Döşemecizade Mehmed Rüştü.”

Haberin Devamı

DİL TEMBELİ OLDUK

Eylül romanının ilânı her yönüyle önemli bir belge:
“(Yeni tab edildi)
Edebiyat-ı Cedide
Eylül
Muharriri: Mehmet Rauf Bey. Gayet nefis bir surette yeniden tab edilmiştir. 12 buçuk kuruş fiyatla Bab-ı Âli karşısında (Muhtar Halit) kitaphanesinde satılır.”
Bugün sadece han olarak yerinde duran, Elhamra Sineması’nın açılışını da bu ilanlardan göreceksiniz. Lonjin saatlerinin genel dağıtıcısını bilirim, benim de bir cep saatim vardı, Cezveciyan’lar Nuruosmaniye’den Kapalı Çarşı’ya girişin başındaydı. Benim açımdan hatıralar geçidi gibi bir kitap. Birkaç açıdan önemli bir belge niteliği taşıyor.
Dönemin önde gelen ticarî kuruluşlarını, modasını, yaşama biçimini belirleyen unsurları bu kitapta bulabilirsiniz. Özellikle reklâmcıları ilgilendiren tarihî bilgiler ve ilanların yer almasıyla mutlaka kitaplıklarda bulunması gerekir. Ancak ben dil yoksunu ve tembeli olduğumuzu göstermesi açısından bu kitabı önemli buldum. Ne kadar az kelimeyle konuştuğumuzu, yazdığımızı bu reklamlar gösterdi, üzüldüm.
Birçok kişinin bu reklamları sözlüksüz anlamasına imkan yok. Ben bu reklamları insanlarımızın anlaması gerektiğinde ısrar ediyorum. Osmanlıcayı öğrensinler, diyecek değilim. Ama kabul etmek gerekir ki, bu metinleri hakkıyla anlayabilmek için emek vermemiz, sözlüklere müracaat etmemiz gerekiyor.
Açıkçası, yabancı dilde birçok kelimeyi bilip de Osmanlıcanın en çok kullanılan kelimelerini bilmemek, doğrusu ayıplanacak bir durumdur. Herkesin bu kitabı alıp kendini bir sınavdan geçirmesini tavsiye ederim. Dil konusundaki cehaletiniz/tembelliğinizi ölçmek için güzel bir kitap.
(İlan-ı Ticaret / Resimli İlanlar Perspektifinde Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İstanbul Ticarî Hayatı, Haz.: Arif Kolay, Dündar Hızal, Burkay Durak, Murat Arslan, İstanbul Ticaret Odası Yayınları)

Haberin Devamı

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ

Alexander MecCall Smith / Kahve Öyküleri / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Şule Gürbüz / Zamanın Farkında / İletişim Yayınları
Samet Ağaoğlu / Kuvayı Milliye Ruhu / YKY
China Mieville / Perdido Sokağı İstasyonu / Yordam Kitap
Mark Vernon / Mutluluk için Felsefe / Sel Yayıncılık

Yazarın Tüm Yazıları