Kim dalgalandırıyor bu piyasaları

ZENGİNLER tabii...

Hadi biraz yumuşatalım bu ifadeyi de, başta zenginler olmak üzere, cin olmadan adam çarpmaya çalışan “zengin olma heveslisi” orta halliler diyelim. Dalgalanma denilen şey; döviz, faiz, altın, emlak ve emtia fiyatlarının bir inip bir çıkmasıdır. En önemli gösterge ise hisse senetleri borsasındaki fiyat hareketleridir. Bu satırları okuyan herkese soruyorum: Son 15 gün içinde hiç döviz, altın veya hisse senedi alıp sattınız mı? Eğer bu işlemlerden hiç birini, aklınızdan geçse bile yapmadıysanız, sizin bu piyasa dalgalanmalarında bir dahliniz yoktur. Eğer yaptıysanız, siz de bu dalgalanmaya kendi çapınızda katkıda bulunmuşsunuzdur. Pek tabii zengin gibi zenginler yani “kapalı kontak, üç nesil” gidebilecek kadar serveti olanlar, eğer pozisyon değiştirmişlerse bu dalgalanmanın sebebi olmuşlardır. Peki! Bu dalgalanmadan şu aralık en çok şikâyet edenler kimlerdir? Yine aynı kişilerdir. Çünkü onlar, ya pozisyon değiştirdikleri ya da değiştirmedikleri için “kârdan zarar” ederler.
NE ZAMAN KRİZE DÖNÜŞÜR
Kriz, milli gelir düşmesi ve/veya işsizliğin artması demektir. Bir türlü gündemden düşmeyen “teğet” söyleminin bilimsel ölçüsü budur. Öyle, sana göre “deldi geçti” bana göre “teğet geçti” muhabbeti olmaz. Milli gelir düşmüş, işsizlik oranı artmışsa, kriz teğet geçmemiştir. Geçen sefer Türkiye’ye teğet geçmeyen krizin, bu sefer teğet geçme ihtimali vardır. Çünkü krizin çıktığı zengin ülkeler, geçen krize göre daha hazırlıklıdır. Gerek ABD gerek AB krizin en az hasarla atlatılabilmesi için ekonomik sisteme para şırınga edecekler. Bu suretle servetlerinin değeri düştüğü için fakirleştim düşüncesine kapılıp, harcamalarını kesen orta halli ailelerin sebep olduğu “talebi düşüşü” parasal genişlemeyle telafi edilmeye çalışılacaktır. Ancak, ABD’de ve AB’de gitgide yayılan bir “kemer sıkma” söylemine şahit oluyoruz. Bütçe açığının ve kamu borcunun milli gelire oranını düşürmek için eğer kamu harcamalarında kesintiye gidilirse, o zaman bu kriz 2009’u aratacak derinliğe ulaşır.
ALTIN YÜKSELİYORSA EKONOMİ ÇÖKÜYOR
Ekonominin işlemesi insanların gelecek hakkında ne kadar iyimser olduklarına bağlıdır. Özellikle girişimci işadamları bedbinliğe kapılır ve yatırımlarını keserse, boşta kalan para “altın”a gider. Altın, makro ekonomi açısından en kötü yatırımdır. Yer altından altın çıkarmak veya çıkmış altını satın alıp bunu küpe basmak (altın sertifikası sanal küptür) topluma hiç faydası olmayan bir davranıştır. Altın ne yenir, ne içilir. Ne merhemdir yaraya sürülür; ne de otomobildir insanı uçar götürür. Altın almanın en masum gerekçesi servetini koruma güdüsüdür. Masum olmayan amaç ise, hiçbir katma değer yaratmadan durduk yerde zengin olup, başkalarının yarattığı katma değerlere yorulmadan el koymaktır. Eğer insanlar bugün tüm dünyada olduğu gibi altına hücum ediyorsa, katma değer yaratılması azalıyor demektir. Bunun Türkçesi de ekonomi çöküyordur.
Son Söz: Sallama piyasayı, düşürürsün borsayı.  
Yazarın Tüm Yazıları