Kuruşun peşindeki anne ve katrilyon götürenler

Anne yalvar yakar ifadelerle özürlü oğluna iş istedi.

Dört oğlu daha olduğunu söyleyince Erdoğan, ‘‘Sağlam çocukların için iş isteyeceğine özürlü için istiyorsun. Bunda yanlışlık yok mu?’’ diye sordu.

Annenin yanıtı, ‘‘Onlar marketlere zaman zaman eşya taşıyarak birkaç kuruş kazanıyor’’ oldu.

Erdoğan, ‘‘Yani onların işi var’’ diyerek olumsuz mesaj iletmek istedi.

Anne ise mesajı alacak gibi değildi, ‘‘Onlarınki iş sayılmaz’’ dedi.

Buna rağmen Erdoğan, özürlü kontenjanından hiç değilse bir oğlunu iş sahibi yapmak isteyen anneye, bir görevliye verdiği ‘‘ilgilenin’’ talimatı dışında hiçbir ışık göstermedi.

Görevli, anneden telefon numarasını istedi; ama aldığı yanıt, ‘‘Hep numaramızı alıyorsunuz, sonra bir şey yok. Ben de medyaya giderim’’ oldu.

Bu kez görevli sinirlendi.

Önce ‘‘Gidersen git’’ dedi. Sonra, üzülmüş olmalı ki, anneye telefon numarasını verdirmeden oradan ayrılmadı.

BAYKAL'IN YOLUNU KESEN GENÇ KIZ

Bir saat sonra CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'la aynı noktadan geçtik.

Yanımıza, gözlerinden umut fırlayan, pırıl pırıl bir genç kız yanaştı.

Onun talebi de aynıydı. Ama o kendisi için iş istiyordu. Bunu Baykal'ın gerçekleştirebileceğine de çok inanıyordu.

Baykal'ın, ‘‘Bu konuda pek başarılı biri değilim’’ yanıtı genç kızın umutlarını kırmadı, talebinin gerekçelerini sıralamayı sürdürdü.

Ancak Baykal, üzüntüsünü yenileyince genç kızın gözlerindeki umudun nasıl bir çaresizliğe dönüştüğünü orada olup görmek gerekirdi.

İlginç bir tezat ki, aynı kulisin bir başka köşesinde ise Adalet Bakanı Cemil Çiçek'le AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, hararetli bir şekilde, hortumcuların götürdüğü milyarlarca doların nasıl tahsil edileceğini tartışıyorlardı.

Tahsilatın hızlandırılması için Meclis'e bir tasarı gönderen Çiçek'in uzaktan duyulan sesi ve hareketleri, kızgın olduğunu gösteriyordu.

Çiçek, diğer bakanların ve bazı AKP yöneticilerinin tasarıya yaklaşımından yakınıp, bunun kendi şahsi işi olmadığına işaret ediyor.

BU TAHSİLAT YAPILACAK

Çiçek, kendisine bu sohbeti sorduğumda, ‘‘Bu kanun çıkacak, o para da tahsil edilecek’’ diye kestirip attı.

AKP içinde uzlaşma sağlamakla görevli Fırat ise önce, ‘‘Bir sorun yok’’ dedi; sonra da tasarıda 15 değişiklik yapmayı düşündüklerini açıkladı.

Bu sözler tasarının önemli ölçüde tırpanlanacağını gösteriyordu.

Tasarıyla ilgili önemli diğer bir isim olan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a da yine Meclis'te aynı konuyu sorduğumuzda şunları söyledi:

‘‘Ortada bir sorun yok. Fakat tahsilat Maliye Bakanlığı değil, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu eliyle yapılmalı. Bağımsız kurulların görev alanlarını daraltmamak gerekir.’’

Tasarı bugün Adalet Komisyonu'nda ele alınacak; ama görüldüğü kadarıyla AKP ve hükümette tahsilat için kafalar hálá karışık.

Oysa hortumlanan katrilyonlar tahsil edilmedikçe, üç beş kuruşun peşinde koşan anneler Başbakan'ın yolunu daha çok kesecek gibi görünüyor.