Sezonu geç açtık

BU yıl Bodrum sezonunu biraz geç açtık.

Ama biraz önce açtık.

Haberin Devamı

Hoş bulduk, Yeşilyurtlular Sitesi.
Çocuk cenneti.
Alya çooooktan kendini sahile attı bile.
Geçen yılki ev.
Ne kadar özlemişim.
Her zamanki gibi, başkalarının evini kendi evim haline çevirdim. Örtülerimi serdim, yastıklarımı yaydım, resimlerimi astım, çarşaflarımı taktım, hızımı alamadım, temiz evi bir daha viledaladım.
Ben röportaj için acele etmek zorunda olduğumdan uçakla geldim, tavşan Hımm Bey, kamlumbağa Lilo ve Alya’ın ablası Maribel arabayla birazdan teşrif edecekler.
Hımm’ı kimseye bırakamıyoruz, onu da getirdik mecburen.
Hasretlik çekip depresyona girmesin diye.
Her yeni bir yere götürdüğümüzde küsüyor.
Ama bir süre.
Allah’tan kolay alışıyor.
Sabah arabaya koyarken, kutusunun her tarafını yastıklarla destekledik ki, sarsılmasın, savrulmasın, orasını burasını çarpmasın.
Bir okurum da kamplumbağalar hakkında müthiş faydalı bilgiler vermiş -bir gün size de anlatacağım- o sayede Lilo’nun altına sünger döşedik ki, tırnaklarını takabilsin, araba yolculuğu esnasında sabit durumda kalabilsin.
Ne yazık ki, daha önce de size anlattığım gibi, uçaklar ne Lilo’yu ne Hımm’ı alıyor. Bir heves Pegasus’u aradım, onlar da “Hayır” dedi, o yüzden mecburen arabayla geliyorlar.
Aslında yazın Bodrum gidiş gelişlerinde tuhaf bir çelişki var benim aleyhime. Biliyorsunuz ben yazmadan duramıyorum, ikide bir yaşadıklarımı yazdığım için, sitede de kiralar yükseliyor ve ben her sene daha fazla kira ödemek zorunda kalıyorum.
Ama gördüğünüz gibi ne yazmaktan ne gelmekten vazgeçebiliyorum!
Neyse, Bodrum röportaj sezonunu açmış bulunuyorum.
Görüşmek üzere...

Haberin Devamı

XX Hırsızlık fobisi

İTALYA ’nin Como şehrinde ormanın içinde bir evde, eşimle birlikte yaşıyorum. 2 hafta önce, biz uyurken eve hırsız girdi. Polisin dediğine göre, gündüz bahçe kapısından girip bodrumda saklanmış. Gece, biz uyuyunca, ortaya çıkmış. Çünkü gece yatarken kapıları kilitlemiştim ve hiçbir kapıda darbe yoktu.
Siz, o şekilde, en savunmasız halinizdeyken, yani uyurken, birinin size bu kadar yaklaşmış olduğunu bilmek, çıldırtıcı bir şeymiş. Ben daha önce yaşamamıştım. Böyle bir korkum, fobim filan da yoktu.
Artık var!
Bir de polisin söylediğine göre, bunlar, yazın göç eden Çingenelermiş. Uygun evlere “tekrar gelmek” üzere veya diğer arkadaşları için “işaret” bırakıyorlarmış. İşareti bulduk. İki adet “x.” Duble “x” de “girilmeye uygun ev” ve “daha alınacak şey var” anlamına geliyormuş.
Alın size durup dururken fobi!
Son birkaç yıldır başka klostrofobik endişeler de geliştirdim. Asansörlere binerken huzursuzum. Çok insan binerse, hemen iniveriyorum. Nefes alamıyorum, oksijen bitiyor gibi geliyor. Eskiden gece 1’de İstanbul sokaklarında eğlenceden tek başına dönen ve yalnız yaşayıp zerre kadar korkmayan ben, yeni yeni korkularla tanışıyorum her geçen gün. Ve bunu da yaş almama veriyorum. Şu anda 40 yaşındayım. Yaşlanmak ne fena! Sana fobisiz günler diliyorum. (Banu)

Haberin Devamı

-  Banu, seni çok iyi anlıyorum. Yaşadığın şey de gerçekten felaketmiş. Bu “xx” meselesi de çok acayip. Sen huzursuz olmayacaksın da kim olacak? Bunu yazarak, Türk hırsızlarına yol mu göstermiş olduk, bilemiyorum. Benim de fobilerim arttı. Özellikle de Alya’yı doğurduktan ve babamı kaybettikten sonra. Manyak pimpirikli bir tip oldum ama çaktırmamaya çalışıyorum. Sevgilim anlıyor, gülüyor. Asansör fobisi tanıdık geldi mesela. Kopacak gibi geliyor asansörler. Düşerse, “Havaya zıplarım” diyorum, neye yarayacaksa. Uçaklar düşecek, depremler olacak, sevdiklerim her an gidecekler. Amaaaaa böyle de yaşanmıyor. “Boş ver” diyorum, boş veeeeeeer. Beni rahatlatan yalnız olmadığımızı bilmek. Bir sürü insan, bir sürü kadın var bu durumda. Bu duygu bana iyi geliyor. Öpüyorum seni.

Haberin Devamı

O oda kimin odası?

Bildim! Orası, Doğan Hızlan’ın odası. Ben sanatçıyım, halden anlarım. Orası bir sanatçı odası. Doğan Hızlan gibi bir duayen sanatçının odası. Orada gizleniyor, dünyadan kopuyor, kitaptan kalesi içinde. (Derya S.)
-  Başka kim karmaşanın düzenini yakalayabilir. Kesin Ertuğrul Özkök’ün odası. Odası da ruhu gibi karışık. Ama onu öyle seviyoruz. (Serap)
-  Yılmaz Özdil’in odası olmalı. Bayılıyorum ona. (Burcu)
-  Doğan Hızlan olabilir mi? (Şimal)
-  Sorunuza cevap veriyorum: Yılmaz Özdil. Benim hayalimdeki Özdil’in odası öyle. Mutlaka onundur, kalıbımı basarım. (Selen D.)
-  Fotoğrafı görür görmez, bana bir fenalık geldi. Bütün o kitapları atıp, o odayı ferahlatmak istedim. Adamakıllı, temizlenmeye ihtiyacı var oranın. Kimin olduğunu bilmiyorum ama umarım Yılmaz Özdil’in değildir. Her kimse, denk geldiğinde sorar mısın, aradığı şeyi bulabiliyor muymuş? Hepsi lazım oluyor muymuş? (Burcu)
-  Doğan Hızlan’ın odasına benziyor. (Oğuz E.)
-  Bence Ertuğrul Özkök’ün odası. Ona yakışır. (Nermin)
-  O oda, Doğan Hızlan’ın mı? (Ayşen C.)
-  Cevap: Doğan Hızlan. (Melek)
-  Ben oyumu Yılmaz Özdil’den yana kullanıyorum. (Can T.)
-  Ayşe’ciğim, bu oda, üstadımız sayın Doğan Hızlan’dan başkasının odası olamaz. Üstadımızla gurur duyuyoruz. (Muarrem A.)
-  Aklıma tek isim geldi: Yılmaz Özdil. Zaten köşe yazarı deyince aklıma tek o geliyor. (Yeşim S.)
-  Doğan Hızlan olabilir mi? Onundur, aradığı her şeyi de buluyordur. (Özlem A.)
-  Yılmaz Özdil o yazıları nasıl yazıyor zannediyorsunuz? Araştırmacı adamın odası öyle olur. (Tuna)
-  Tabii ki sevgili Doğan Hızlan’a ait. Ondan başka kimin bu kadar çok kitabı olabilir? Sen şimdi söyle bakalım, bilmecenin cevabını bilenlere ne ödül vereceksin? (İlke)

Haberin Devamı

TOPLU YANIT

Öpücük vereceğim!
Bu minik oyuna katıldığınız için hepinize teşekkür ederim. (Yer yoktu, bütün mail’leri yayınlayamadım kusura bakmayın.) Gelen mail’ler arasında Doğan Hızlan ile Yılmaz Özdil başa baş gidiyordu, Ertuğrul Özkök de biraz geriden takip ediyordu.
Doğru yanıt ise Doğan Hızlan olacak.
Merak edenler için not, Doğan Bey’in, o odada, aradığı her şeyi bulduğuna eminim. Zaten biliyorsunuz bir normal evi var, yani kendi oturduğu, bir de kitaplarının oturduğu ev var. Kütüphane ev, ya da ev-kütüphane. Dünyanın en kimselere benzemeyen adamı o. Yıllar geçiyor, onun kitap aşkı hiç bitmiyor. Ne güzel.

Yazarın Tüm Yazıları