Adı bilinen son Türk Genelkurmay Başkanı

Askeri vesayet günlerinde... Ordunun ülke yönetiminde söz sahibi olmasını kendilerine mesele edinenler, durumu Avrupa ülkeleriyle mukayese ederler ve şöyle derlerdi:

Haberin Devamı

Herhangi bir Avrupa ülkesinde genelkurmay başkanını kimse tanımaz. Mesela komşumuz Yunanistan’da genelkurmay başkanının adını bilen yoktur

-  Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının gösteri istifaları...
-  Bu istifaların herhangi bir krize yol açmaması...
-  Son YAŞ toplantısındaki yeni ‘masa düzeni’...
-  Genelkurmay Başkanı’nın Milli Savunma Bakanı’na bağlanacağına dair iktidar kanadından gelen açıklamalar...
Bütün bunlar göstermiştir ki:
Epeydir mevzii kaybeden ‘askeri vesayet sistemi’, bu son yumruklarla birlikte nakavt olmuştur.
Tam demokratik ve özgür bir ülke olacak mıyız, olmayacak mıyız bilmiyorum ama şunu gayet net bir şekilde biliyorum:
Necdet Özel, adını bildiğimiz son Genelkurmay Başkanı olarak kayıtlara geçecektir.
Necdet Özel’den sonrakilerin adını bile bilmeyeceğiz.

Haberin Devamı

Ben tatildeyken

-  Kıbrıs’a gittiğim gün Rum yönetimi istifa etti, Türkiye’ye döndüğüm gün komuta kademesi...
-  Hangi tatil beldesine gitsem mutlaka paparazzilere yakalandım. Ben mi biraz acemiyim, yoksa magazin medyası mı iyi çalışıyor, anlayamadım.
-  ‘İskender’i okudum. Hem de bir gecede... Fazla uğraşılmış, fazla oluşturulmuş, fazla tasarlanmış bir kurgusuna rağmen su gibi akıp gitti.
-  Dokuz sinema filmi seyrettim, birini bile beğenmedim.
-  ‘Asmalı’nın masaları’ tartışmasına ağzımın suyu akarak baktım.
-  Bodrum’un yerel kanalı Kent TV’de Faruk Mercan’la birlikte ‘Bodrum’un sorunları’ konulu bir programa katıldım.
-  KKTC’nin saygın gazetelerinden Havadis’e ‘Kıbrıs’ın sorunları’ konulu bir röportaj verdim.
-  YAŞ toplantısını havuzda izledim.
-  Kendimi sonuna kadar Ece Temelkuran’cı hissettim.
-  Denk geldi ve Bülent Ersoy’u canlı olarak iki kez dinledim. Sonuç: Sahne performansına hayran kaldım.
-  Ömrümde ilk kez Kıbrıs’ta bir casino’ya girdim ve kendimi hafiften ‘Casino Royal’ filminde gibi hissettim.
-  Okuduğum kitaplar arasında en çok Emine Uşaklıgil’in ‘Benim Cumhuriyetim’ adlı kitabından etkilendim. En çok da Uşaklıgil’in ailesine karşı sergilediği eleştirel ama şefkatli tutumuna hayran kaldım.

Haberin Devamı

Orucun ayrıcalığı vardır

Bizde adet şöyledir:
Adam haram olan içkiyi içer ama iş haram olan domuz eti yemeye gelince orada durur.
Mutlaka durur.
Durması için iyi Müslüman olmasına, haramlar ve helaller konusunda duyarlı olmasına, İslam’ın kurallarına uymasına falan gerek yoktur.
Domuz yemez. Nokta.
¡
Bizde oruç da biraz böyledir.
Ramazan bir arınma ayı olarak kabul edilir.
Kurallara uysun, uymasın Türkler, oruç tutmaya meraklıdır.
İşte bu nedenle Tarhan Erdem’in yaptığı araştırmada oruç tutanların oranının yüzde 60 çıkmasına hiç şaşırmadım.
Hatta az bile buldum.

Teoman’a övgü

-  Müzik dünyasında sadece stratejilerin, taktiklerin, halkla ilişkiler faaliyetlerinin, reklamların geçerli olduğu bir dönemde...
-  Haber olmak, gündeme gelmek, varlığını sürdürmek için herkesin takla üstüne takla attığı bir dönemde...
-  Kimsenin özeleştiri yapmadığı, asla ve kata tıkanmadığı, açmaza girmediği, bunalıma sürüklenmediği bir dönemde.
Başarılı bir sanatçının “Çekip gidiyorum buralardan” diyebilmesi, başlı başlına övgüye değerdir.

Haberin Devamı

Devrimci maymun

Püfür püfür esen Boğaz kıyısında, yani Kuruçeşme Arena’nın Turkcell işbirliğiyle sunduğu açıkhava sineması olanağından yararlandım geçen akşam.
Filmin başlamasını beklerken ‘Turkcell tanıtımı’ adı altında yapılan fırsatçılığı saymazsak her şey mükemmeldi.
Gelelim filme...
Yani ‘Maymunlar Cehennemi - Başlangıç’a...
İnsanlar tarafından ezilen maymunların ilk bilinçlenmeleri...
İmkânsızı istemeleri...
Che benzeri devrimci bir maymun tarafından örgütlenmeleri...
Dağlara çıkmaları...
Devrimin ilk ateşini yakmaları falan...
Kısacası...
Bir tek “Gün doğdu hep uyandık / siperlere yaslandık” marşı eksikti.
Ben bu filmi biraz bu gözle izledim, siz de bu gözle izlemeyi bir deneyin isterseniz.

Haberin Devamı

Kemal Burkay’a dair

-  İyi ki ‘Gülümse’ adlı şiiri Sezen Aksu tarafından bestelenmiş, yoksa Türk medyası “İklim değişti, Burkay geldi” dışında atacak başlık bulamayacaktı.
-  Oysa Kemal Burkay’ın ‘Sonbahardan Çizgiler’ adlı Selim Atakan tarafından bestelenen ve Yeni Türkü tarafından seslendirilen bir şiiri daha var. O şiirinde de “Ne güzeldir yollarda olmak şimdi” der. Bu niye hiç başlık yapılmadı acaba?
-  Kemal Burkay’a yapılacak en büyük kötülük, onu ‘Cici Kürt’ diye lanse etmektir. Devletin vali yardımcısı tarafından karşılanmış, devletin bakanları tarafından ağırlanmış, hükümet yanlıları tarafından “İşte ideal Kürt büyüğü” diye selamlanmış bir Kemal Burkay Diyarbakır’da bir anlam ifade etmez, sadece Ankara’da iş yapar.
-  Hem sorarlar adama, “Madem Kemal Burkay bu kadar ‘cici’ idi, adamcağızı 31 yıl neden sürgünde tuttunuz” diye... Ne de olsa devlette devamlılık esastır.
-  Kemal Burkay övgülerinde aşırı gidenlere sesleniyorum: Kemal Burkay, sizin çizdiğiniz çerçeveye razı olacak bir aydın değildir. Öyle olsaydı ömrünü hapislerde ve sürgünlerde çürütmezdi. Yarın öbür gün ‘biricik’ hükümetinizin hoşuna gitmeyen laflar etmeye başladığında “Bu da çürük çıktı” der ve üzülürsünüz.

Haberin Devamı

Oteller yazısı

-  CRATOS
Yer: Hem yetim, hem öksüz Kuzey Kıbrıs’ın yegâne tesellisi... Özellikleri: Janjanlı... Oyuncaklı... İhtişamıyla ezmiyor. Görkemi kasma yaratmıyor. Büyüklüğü şirinliğine engel olmuyor. Odalar: Konforlu ama renkler biraz uyumsuz. Servis: Atmosferinin ferahlığına inat acayip yavaş... Eğlence: Serdar Ortaç tarzını kendine yakıştırmasını bilmiş. Farkı: Türkiye’nin en önemli sanatçılarına, Türkiye’de bile bulunmayan muhteşem bir konser alanında konser verdirmesi... Fiyatı: En azından el yakmıyor.
-  POİNT
Yer: İstanbul’da Barbaros’un kibirsiz oteli... Özellikleri: Çantasıyla birkaç günlüğüne İstanbul’a gelen işadamları için bulunmaz nimet... Sakin, detaycı, ağırbaşlı ve yavaşlatıcı... Servis: Kesinlikle ciddi ve kesinlikle güler yüzlü... Odalar: Rahat bir uyku için ne gerekiyorsa elden gelen yapılmış. Modern ama cafcafsız... Farkı: Kitabın ve kitapçının dostu... Eğlence: Bir oyun katı var ki en asık suratlı bürokratların bile içindeki çocuğu ortaya çıkarır. Bilgisayar oyunlarında nerelere gelindiğini anlamak için buranın mutlaka ziyaret edilmesinde fayda var. Fiyatı: Türdeşlerine göre daha ucuz.
-  ALAÇATI PORT
Yer: Alaçatı’nın deniz gören tarafları... Özellikleri: Beyazla mavinin muhteşem uyumu... Bütün seslere kapalı, sadece dalga seslerine açık... Eğlence: Odaların önüne yerleştirilmiş ve altından sadece deniz akan hamaklarda yatma olanağı... Daha ne olsun! Servis: Mesafesiz ve samimi... Hiçbir talep şaşkınlıkla karşılanmıyor. Odalar: Her oda, bir Türk ressamının resimleriyle süslü... Abartısız ve denize yakışır bir konfor... Farkı: Alaçatı’nın hengâmesinden kaçma fırsatı sunuyor. İyi ki de sunuyor. Fiyatı: Makul... Kime göre makul? Şöyle söyleyeyim: Ortalamaya göre.

Yazarın Tüm Yazıları