İstanbul’da 12 Haziran’da CHP’ye ne oldu?

İSTANBUL’da hedeflerinin altında kalması, CHP’nin Türkiye genelinde elde ettiği sonuca da olumsuz bir etki yaptı.

CHP açısından İstanbul’da nelerin ters gittiğini değerlendirebilmek için önce sonuçları önceki seçimlerle karşılaştırmalı olarak büyüteç altına yatırmak gerekiyor. Bunu yaparken 2007 ile 2011 seçimleri arasında İstanbul’daki toplam seçmen artışının yaklaşık 2 milyon olduğunu not edelim.
2009’DAKİ RÜZGAR KAYBOLDU
CHP, 2007 genel seçiminde İstanbul’da 1 milyon 556 bin oy (yüzde 26.9) elde ederken, 2009 yerel seçiminde il genel meclisi için bu sayıyı 2 milyon 359 bine (yüzde 33.49) çıkartmış, 2011’de ise büyük bir başarı göstererek 2 milyon 482 bin oy almıştır (yüzde 31.39).
CHP, 2009’da 2007’ye kıyasla 930 binlik artış sağlarken, 2011’de bunun üzerine ancak 123 bin yeni seçmen koyabilmiştir.
Aynı dönemde AK Parti 2007’de 2 milyon 604 bin (yüzde 45.16) olan oyunu, 2009’da 2 milyon 817 bine (yüzde 39.99) ve 12 Haziran’da ise 3 milyon 912 bine (yüzde 49.46) yükseltmiştir. AK Parti, 2009 il genel meclisi seçimine kıyasla 1 milyon 95 bin yeni oy alırken, CHP’nin bu dönemdeki artışı 123 binle sınırlı kalmıştır.
Kendine özgü dinamikleri olan yerel seçimleri genel seçimlerle kıyaslamak her zaman isabetli sonuçlar vermeyebilir. Ancak il genel meclisi sonuçlarının parti eğilimlerini okumak bakımından değeri yadsınamaz.
CHP’nin İstanbul’da 2009’da yakaladığı büyük ivmeyi 12 Haziran’da daha yukarı çekemediği, bununla birlikte daha önce hiç varlık gösteremediği ilçelerde 2009’da elde ettiği kazanımları büyük ölçüde koruduğunu söyleyebiliriz. Yine de Kemal Kılıçdaroğlu, 2009’de Belediye Başkan adayı olarak İstanbul’da estirdiği kuvvetli rüzgarı partinin genel başkanı olarak yeniden yaratamamıştır.
CHP 39 İLÇEDEN 7’SİNE SIKIŞTI
Gelinen noktada CHP, İstanbul’da AK Parti’ye karşı üstünlük alanı olarak Adalar, Bakırköy, Beşiktaş, Çatalca, Kadıköy, Sarıyer ve Şişli olmak üzere toplam 7 ilçeye çekilmiş durumdadır. Bu sayı 2007 seçiminde Sarıyer’deki AK Parti üstünlüğü nedeniyle 6’ydı. Bugün İstanbul’da toplam 39 ilçeden 32’sinde AK Parti öndedir.
CHP, bu kalelerinde hem 2007, hem 2009’a kıyasla değişen oranlarda anlamlı artışlar da sağlamıştır. Örneğin Bakırköy’de 2007’de 63 bin 168 oy alırken, 12 Haziran seçiminde 84 bin 264 oya çıkmıştır. CHP, Beşiktaş’ta aynı dönemde 62 bin 842’den 80 bin 147’ye yükselmiştir.
Bu ilçelerde CHP ve AK Parti’nin oy oranları yüzde olarak kıyaslandığında şu tablo çıkıyor: Bakırköy: 59.08/ 26.89, Beşiktaş: 64.16/20.32, Çatalca: 41.56/ 38.23, Kadıköy: 58.58/24. 47, Sarıyer: 41.90/40.32, Şişli: 46.67/35.77.
AVCILAR, BEYLİKDÜZÜ, MALTEPE’DE KIRAN KIRANA REKABET
CHP’nin üstün olduğu ilçeler çoğunlukla seçmen sayısının artış göstermediği ilçelerdir. Örneğin Beşiktaş’taki seçmen sayısı son 3 seçimde neredeyse aynıdır. Buna karşılık AK Parti’nin CHP’ye büyük fark attığı, oy patlamaları yaptığı ilçeler çoğunlukla göç alan ilçelerdir. AK Parti’nin İstanbul’da yelkenlerini dolduran en önemli rüzgarın göç olgusu çok aşikar.
İstanbul’da AK Parti ile CHP arasında makasın en çok açık olduğu ilçe Sultanbeyli’dir. Burada AK Parti’nin oranı 68.95, CHP’nin oranı ise 8.65’tir.
Makasın çok daralmış olduğu ve iki parti arasında kıran kırana bir rekabetin yaşandığı yerler, Avcılar, Beylikdüzü, Maltepe ve Silivri gibi ilçelerdir. Örneğin, belediyenin CHP’de olduğu Avcılar’da makas yüzde 2’ye iniyor. CHP, özellikle 2009’da Maltepe’de belediye seçiminde sağladığı başarıdan sonra 12 Haziran’da bu ilçede AK Parti’nin yaklaşık bin oy gerisinde kalmıştır. CHP’nin Silivri’de 2007 ve 2009’daki üstünlüğü bu kez çok küçük bir farkla son bulmuştur. CHP bu ilçede 34 bin 553, AK Parti ise 35 bin 632 oy almıştır. 2009’da belediye başkanlığını CHP’nin kazandığı Ataşehir’de üstünlük bu kez yaklaşık 19 bin farkla AK Parti’ye geçmiştir.
Önümüzdeki yerel seçimin bu ilçelerde kıran kırana geçeceği tahmin edilebilir.
YÖNETİMDE KARGAŞA
CHP’nin İstanbul’da uğradığı hayal kırıklığını hangi faktörler hazırladı?
Bu soruya yanıt ararken, önce örgütle ilgili sorunlarla başlamak gerekiyor. Burada karşımıza çıkan temel bir sorun, seçim öncesinde İstanbul il örgüt yönetiminde yaşanan kargaşadır. 10 Ocak tarihinde il başkanlığına Nebil İlseven getirilmiş, genel merkezle yaşanan sorunlar üzerine İlseven 7 Mart’ta istifa etmiştir. Bahri Şahin’in başkanlığındaki yeni yönetim ise 18 Mart’ta görevlendirilmiş ve kendisini birden seçim kampanyasının içinde bulmuştur.
Sorumluluğu seçime üç aydan da kısa bir zaman kala iş başı yapan bir yönetime atfetmek kuşkusuz haksızlık olur. Ancak AK parti çok önceden disiplinli bir şekilde yola koyulmuşken, CHP’nin örgüt sorunlarıyla zaman kaybetmesi ve bir türlü toparlanamaması önemli bir etken olmuştur.
ÖRGÜT YOK SAYILINCA
Önemli bir başka faktör, milletvekili listeleridir. CHP, İstanbul’da önseçim yapmamış, adaylar genel merkez tarafından tespit edilmiştir. Alınan sonuç, bu listelerin çok isabetli bir şekilde oluşturulmadığını gösteriyor.
Ayrıca listelerde çok dikkat çeken problemli bir durum var. Listelerde örgütten gelen isimlere çok az yer verilmiş, bu adaylar da çoğunluk arka sıralara yerleştirilmiştir. Yıllarını partiye vermiş emektarlar bu şekilde dışlanırken, seçilebilecek yerlere çoğunluk dışarıdan gelen isimler yerleştirilmiştir. İstanbul’da CHP’den seçilen 29 milletvekili (toplam 85) içinde örgütten gelen tek bir milletvekili var: birinci bölgede 11’inci sırada ve en son seçilen eski Kadıköy İlçe Başkanı Kadir Gökmen Öğüt.
Bu durum, listeleri hazırlayanlar için iftihar edilecek bir tablo değil. Bu şekilde dışlanmasının örgütün seçim kampanyası sırasındaki motivasyonunu etkilememesi mümkün değildir. Ayrıca, insanları siyasete, parti faaliyetine çekebilmenin bir yolu da örgütte yükselmenin yollarını açık tutmaktır. Ancak CHP seçim döneminde İstanbul’da bu kanalların tümünü kapatmıştır.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’da yaşanan bu acı tecrübeden sonra gelecekte benzer hataların tekrarını önleyecek yapısal değişiklikleri hayata geçirmek gibi bir yükümlülüğü vardır.
Yazarın Tüm Yazıları