Hayaldi gerçek oldu

- MİT Başkanı ile bir İslamcı yazarın ahbap olması... Hayaldi, gerçek oldu.

Haberin Devamı

-  Haftada üç televizyon programına ‘kanaat önderi’ diye çıkıp yüklü maaş almak... Hayaldi, gerçek oldu.
-  Müteahhitlik mesleğinin mütedeyyinler arasında en gözde meslek haline gelmesi... Hayaldi, gerçek oldu.
-  İslamcı aydınların particilere yenik düşmeleri... Hayaldi, gerçek oldu.
-  Fethullah Gülen hakkında kalem oynatanların hafiften tırsmaya başlaması... Hayaldi, gerçek oldu.
-  Dindarların da Emin Çölaşan’lar yetiştirmesi... Hayaldi, gerçek oldu.
-  Merkezkaç gazetecilerinin, Çankaya Köşkü’nde ağırlanmaları... Hayaldi, gerçek oldu.
-  Askere vurmak sonuna kadar serbest, Tayyip Erdoğan’a vurmak büyük risk... Hayaldi, gerçek oldu.
-  Merkez sağı, Milli Görüş’ün içinde eritmek... Hayaldi, gerçek oldu.
-  Her dindar mahalleden bir Erol Yarar çıkması... Hayaldi, gerçek oldu.
-  MÜSİAD’ın TÜSİAD’ı sollaması... Hayaldi, gerçek oldu.
-  Statükonun yıkılıp yeni bir statüko kurulması... Hayaldi, gerçek oldu.
-  Tayyip Erdoğan’ın neredeyse bir ‘ululemir’ haline dönüşmesi... Hayaldi, gerçek oldu.
-  İngilizce bilen türbanlılar... Hayaldi, gerçek oldu.
-  Cipe binen türbanlılar... Hayaldi, gerçek oldu.
-  8 gazete... 12 televizyon kanalı... Hayaldi, gerçek oldu.
-  Tarikatların, grupların, cemaatlerin tevhit içinde olmaları... Hayaldi, gerçek oldu.
-  Liberallerin İslamcılara değil, İslamcıların liberallere egemen olduğu günler... Hayaldi, gerçek oldu.
-  Sürekli TRT ekranlarında boy gösteren İslamcı aydın... Hayaldi, gerçek oldu.

Haberin Devamı

Çok ideal bir toplu okuma kitabı: ÇALIKUŞU

Her ne kadar ‘Guinness Rekorlar Kitabı’ adı verilen kitaba girmek için yapılan maskaralıklara uzak dursam da...
Malatya Valiliği öncülüğünde Malatya İnönü Stadı’nı dolduran 22 bin kişinin hep birlikte kitap okuyarak rekor kırmasını beğendim.
Bir stat dolusu insan aynı anda aynı kitabı okuyor.
Süper bir olay!
Tek sorun şu:
Okunan kitap neden ‘Sefiller’?
Neden bizden bir yazarın kitabı değil?
Neden bir Fransız romanı yerine, üzerinde ulusal mutabakat sağlanmış bir Türk romanı okunmadı?
Mesela Reşat Nuri Güntekin’in ‘Çalıkuşu’ adlı romanı, böylesi bir toplu okuma seansına daha çok yakışmaz mıydı?

Haberin Devamı

Şafak Pavey ve annesi

Ben aslında Şafak’tan çok Şafak’ın annesini iyi tanırım.
Annesinin adı Ayşe’dir, soyadı Önal’dır.
Tanıdığım en delikanlı kadınlardandır Ayşe Önal...
Ayşe Önal’ın tek cümlelik karşılığı şudur:
Haksızlık karşısında susmamış ve dilsiz şeytan olmayı kabul etmemiş bir insan kızı...
*
O Ayşe Önal ki...
Türban düşmanlığının milli
spor haline getirildiği günlerde, türbanı türbanlılardan bile daha hızlı savunmuştur. Türban
hakkında bıdı bıdı yapanlara karşı her daim, o yalın ama öldürücü, “Sana ne kardeşim başkalarının kılığından kıyafetinden?”
karşılığını vermesini bilmiştir.
O Ayşe Önal ki...
Herkeslerin Tayyip Erdoğan’dan köşe bucak kaçtığı günlerde, Tayyip Erdoğan’ın en yakınında durmayı tercih etmiştir. Bugün Erdoğan’ın yanına yaklaşmak için çırpınanlar, o günlerde Tayyip Erdoğan’a yaklaştığı için Ayşe Önal’a öfke kusuyorlardı.
Ayşe Önal solcu mudur? Kürtçü müdür? Liberal midir?
Bunun hiç önemi yok.
Önemli olan şudur:
Ayşe Önal, vicdanının, dünya görüşlerinin gettolarına sığmayacak denli sağlam bir vicdan olduğunu kanıtlamış biridir.
Ve Şafak Pavey de, işte böyle bir annenin kızıdır.
*
Şafak, şimdi CHP’nin
İstanbul adayı...
Herkes onun kampanya döneminde, kaybettiği kolu ve bacağı üzerinden siyasette arz-ı endam edeceğini sanıyordu.
Ama o herkesi yanılttı.
Çıktığı televizyon programlarında...
Neşesiyle, vicdanını konuşturmasıyla, özgürlükçülüğüyle, hakları savunulmayanların haklarını savunmasıyla, ezber bozmasıyla, siyasete insan unsurunu katma becerisiyle, hakkaniyetiyle herkesi ama herkesi etkilemeyi başardı.
Eh, ne de olsa annesinin kızı...

Haberin Devamı

GENÇ ÜLKÜCÜLERİN ACILARI

-  Hep ‘bizim oğlan’ muamelesi görüp bir türlü adam yerine konmadıklarını söylüyorlar.
-   Sadece kendi aralarında sosyalleşebildiklerini, toplumun değişik kesimleriyle kaynaşmakta zorluk çektiklerini söylüyorlar.
-   Kendilerinden sadece ‘kitlesel güç’ olarak yararlanıldığını düşünüyorlar.
-   Partinin ağa babalarının kendilerine geçit vermedikleri kanaatindeler.
-   Ocakta ve partide kıskançlığın, çekememezliğin ve çelme takmanın egemen olduğunu düşünüyorlar.

Neden ha bire çakıyor

Eski siyaset teorilerine sıkı sıkıya bağlı olanlar, Başbakan Erdoğan’ın meydanlarda rakiplerine öfkeli bir ses tonuyla ha bire laf çakmasını anlamıyorlar.
“Neden?” diye soruyorlar.
Elimden geldiğince cevap vereyim:
-  Bu, ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden beri Tayyip Erdoğan’ın stilidir.
-  Erdoğan, ancak kaybedecek şeyleri olduğunu düşündüğü zaman öfkesini kontrol eder, bunun dışında öfkeli konuşmanın iyi iş yaptığını düşünür.
-  Tayyip Erdoğan için “Helal olsun sana... Hadlerini bildirdin” şeklindeki ahali övgüsü, çok mühimdir. Bu tür övgülerin daim olmasını sağlamaya çalışır.
-  Bu tür çıkışlarla var olmuş, bu tür çıkışlarla yükselmiş, bu tür çıkışlarla ülkeye egemen olmuş bir liderin, bu tür çıkışlarla egemenliğini sürdürme gayreti içinde olmasında yadırganacak bir durum yoktur.
-  Tayyip Erdoğan, siyasete yeni bir tarz getirmiştir. İsteyen ‘ağzına ne gelirse söyleme tarzı’ desin, isteyen ‘hakiki bir adamın tarzı’ desin, fark etmez... Bu tarz, test edilip onaylanmış bir tarzdır.
-  Siyaset teorisyenleri Erdoğan’ın tarzını değiştirmek yerine teorilerini gözden geçirseler daha iyi olur.

Haberin Devamı

Nefretlik karakter tarifleri

-  Benim duvarlarım vardır.
-  Normalde sakin bir insanımdır ama patladığım anda yanımda durma.
-  Çok inançlı bir insanım. Yatmadan önce Allah’a dua ederim.
-  Öyle huzurlu bir insanım ki kafamı yastığa koymadan uyuyorum.
-  Tek kusurum “Hayır” dememeyi bilmemek.

E-posta ile kumpas kurmak

Birileri, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın adını kullanarak e-posta yoluyla kumpas kurmuşlar.
Demek ki neymiş?
-  Gördüğün her e-posta’ya kesin kanıt muamelesi çekmeyecekmişsin.
-  Hayati Yazıcı olayında gösterdiğin özeni, Ergenekon davasında da gösterecekmişsin.
-  E-posta aracılığıyla her türlü numara çekilebilirmiş.

Restoran falsoları

-  Torpilli müşteriler için ön taraflardaki en az üç masanın üzerine ‘rezerve’ yazılması.
-  İçerisi kalabalıklaştığında garsonların yetersiz kalması...
-  Müziğin sesine abanılması...
-  Garsonların ilgide ya da ilgisizlikte aşırıya kaçması...
-  Yemeklerde standart tutturamama sorunsalı...

Yazarın Tüm Yazıları