Küçülten ve büyüten

Partilerden ilki, genel başkanının girdiği çadırdan, kimseye danışmadan, aldığı erken seçim kararı sonucu Meclis dışında kalmış MHP'ydi.

Diğeri ise, konjonktürün büyük katkısı nedeniyle, bir ölçüde, kendi iradesi dışında iktidara gelmiş AKP'ydi.

Ortada iki kongre olmasına rağmen gözler AKP kongresi üzerindeydi.

Oysa; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, çadırda inzivaya çekilmemiş olsaydı tersine bir tablo yaşanacağı kesindi.

BAHÇELİ'NİN ROLÜ

Sonuçta dün, Bahçeli, ‘‘Kendi düşen ağlamaz’’ rolünü üstlenirken, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, birinci kongresini yapmadan iktidarda 10 ayını tamamlayan bir partinin lideri olmanın mutluluğunu tadıyordu.

Bahçeli, partisinin kötü kaderinin sorumlusu olmanın hesabını verirken, Erdoğan, partisine ve Türkiye'ye nasıl bir mutluluk yaşattığını anlatıyor; hatta yeterince takdir edilmemekten yakınıyordu.

DSP'YE BENZEDİ

Bahçeli, kendisine karşı yükselen isyanı bastırmaya çalışırken Erdoğan, hem AKP üzerindeki üstün hákimiyetini hem de AKP'yi giderek nasıl bir lider partisi haline getirdiğini bütün dünyaya gösteriyordu.

Bu açıdan da dünkü kongrenin, Milli Görüş kongreleri ile neredeyse hiçbir benzerliği yoktu.

Kongrenin daha çok DSP kongrelerine benzediğini söylemek bile mümkün.

Ne harem selamlık görüntüsü, ne alınlarında kırmızı bantla tekbir getiren kadınlarla çocuklar; ne liderinin her sözü karşısında ayağa fırlayan partililer, ne de din ağırlıklı söylemi öne çıkaran bir lider vardı dünkü AKP Kongresi'nde.

MİLLİ GÖRÜŞ DEĞİL

Sakal ve çarşafın da hemen hemen hiç fark edilmediği kongrede, türbanın üstünlüğü vardı; ama başı açık kadınların sayısı da az değildi.

Pankart ve slogan yarışının da görülmediği kongrede, DSP'deki gibi güçlü bir disiplinin varlığı dikkat çekti.

Bu tabloyu, hassas bir dönemde iktidara gelmenin sorumluluğu olarak da, liderin gücünü kanıtlamasının işareti olarak da yorumlamak mümkün.

Ama, liderin söylemi ile kongrenin havası yeterli görülecekse, ortada, AKP'nin Milli Görüş gömleğini çıkardığını netleştiren bir fotoğraf vardı.

Çünkü, dünkü kongre, ‘‘Bu bir Milli Görüş kongresi değil’’ diyordu.