Erdoğan Kürt sorununda ne vaat ediyor?

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın geçenlerde partisinin milletvekili adaylarını tanıttığı toplantıda yaptığı “Bu ülkede Kürt meselesi artık yoktur. Benim Kürt kardeşlerimin meseleleri vardır” şeklindeki sözleri pek çok kişiyi şaşırttı.

Haberin Devamı

Bu sözler, Erdoğan’ın seçimde milliyetçi oyları partisine çekebilmek için başvurduğu geçici taktik bir adım mı?
Yoksa güneydoğuda listelere düşük profilli adaylar yerleştirmesinden yola çıkılarak ortaya atılan Kürt politikasında “ricat ettiği” tezlerini destekleyen bir geri adım mı?
Başbakan cephesinde hangi siyasi hesabın yattığını seçimden sonra daha net görebileceğiz. Ancak şurası kesin. Erdoğan’ın “Kürt meselesi yoktur” şeklindeki sözleri, ne kendisinin kayda geçmiş açıklamalarının oluşturduğu sicille uyuşuyor ne de partisinin 2011 seçim bildirgesinin içeriğiyle...
ONUN İÇİN “KÜRT SORUNU” YOKTU
Önce Erdoğan’ın kendi açıklamalarından yola çıkalım. Aslında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin genel başkanlığını üstlenmesinden sonraki ilk dönemde Kürt sorununa esnek bir şekilde baksa da, kendisinin “Kürt” ve “sorun” sözcüklerini birlikte telaffuz ettiğine uzun bir süre tanık olunmadı.
Hafızalarda yer etmiş bir olay, 24 Aralık 2002 tarihinde Moskova’da karşılaştığı Zülfikar Boran adında Karslı bir Kürt işçinin kendisine “Kürt sorunu” diye konuşması üzerine Erdoğan’ın verdiği tepkidir. Erdoğan, Boran’a şöyle der: “Türkiye’de Kürt sorunu yok. Sorun var diye inanırsan sorun olur. Sorun yok dersen ortadan kalkar. Biz diyoruz ki bizim için böyle bir sorun yok.”
Buradaki kırılma noktası, Erdoğan’ın 12 Ağustos 2005 tarihinde gerçekleştirdiği Diyarbakır gezisidir. Erdoğan, bu gezide yaptığı konuşmada ilk kez sorunun adını koymuş, “Bu soruna illa isim koyalım diyorsanız, Kürt sorunu bu milletin biri parçasının değil, hepsinin, bütün vatandaşların da sorunudur” demiştir. Sonraki dönemde de bu ifadeyi kullanmaktan kaçınmamıştır.
Bu açıdan bakıldığında, Erdoğan’ın “Kürt meselesi artık yoktur” sözü boşlukta kalıyor.
“ÇÖZÜM SİYASİ VE KÜLTÜREL ALANLARDA”
Peki “yoktur” derken, Başbakan bu sözleri sorunun geride kaldığı anlamında mı söylüyor? Hayır. Çünkü bizzat kendisinin açıkladığı seçim beyannamesine baktığımızda “Kürt sorunu”nun var olduğunu görüyoruz. Bu konu beyannamede geniş bir şekilde işlenmiş.
Erdoğan’ın onay verdiği bu metni kaleme alanlar, üstelik “Kürt sorunu” demek konusunda hiç de çekingen davranmamış. Konu defalarca bu ifadeyle tanımlanıyor, hatta bir yerde “yakıcı bir sorun”, bir başka yerde ise “uzun yılların katmerleştirdiği büyük bir sorun” şeklinde niteleniyor.
Bu metnin önemli bir noktası, geçmiş hükümetler “sorunu güvenlik bürokrasisine havale etmekle” suçlanırken, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin “sorunun tüm dinamiklerini hesaba katan bir çözüm perspektifi getirdiğinin” vurgulanmasıdır.
“Sorunun çözümünün sorunun doğduğu siyasal ve kültürel alanda yattığını gördük” deniliyor beyannamede. Burada, açıkça çözümün siyasal ve kültürel alanlarda aranması gerektiği belirtilmiş oluyor.
ERDOĞAN KARTLARINI SAKLI TUTUYOR
Seçim beyannamesi bu teşhisi yaptıktan sonra nasıl bir çözüm çerçevesi getiriyor?
Beyannamede hükümetin 2009 yılında başlatmış olduğu “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” ve “Demokratik Açılım”ın sürdürüleceği taahhütleri ve ayrıca “ileri demokrasi” ve “yeni sivil anayasa” vaatleri var.
Beyannamede şöyle deniliyor: “Uzun yılların katmerleştirdiği bir sorunla karşı karşıyayız. Bu nedenle çözümün bir çırpıda beklenmesi gerçekçi değildir. Sabırlı, azimli, kararlı ve cesur olmak gerekir. Büyük düşünmeye ve büyük adımlar atmaya, kaybedilen zamanı kapatmak için yürümeye değil, koşmaya mecburuz.”
Ancak bu büyük koşu içindeki adımların neler olacağı konusunda beyannamede bir açıklık yok. CHP’nin programında olduğu gibi somut adımlar sıralanmıyor. Ancak geçen 8 yıl içinde Güneydoğu’ya dönük olarak atılmış olan adımların oldukça geniş bir dökümü de verilmiş.
Bir başka anlatımla, iktidar partisi geleceği dönük perspektif verirken, büyük ölçüde geçmiş icraatına dayanıyor.
Aslında 2009’da başlatılan “Kürt açılımı”nın sonradan askıya alınması keyfiyetinin iktidar partisinin seçim beyannamesine de aynen yansıdığını söyleyebiliriz.
Başbakan Erdoğan, seçimden sonra Kürt sorununda nasıl bir yol izleyeceği konusunda kartlarını şimdilik kapalı tutmayı yeğliyor.

Yazarın Tüm Yazıları