Kemal Kurdaş

BİR zamanlar TRT’de “Cumhuriyete Kol Kanat Gerenler” diye bir dizi vardı. Üç gün önce 91 yaşında aramızdan ayrılan Kemal Kurdaş, o dizide yer alan ve genellikle 1900 doğumlulardan oluşan birinci nesilden değildi.

Ama o kuşağın ruh ve akıl yapısına sahipti. Kemal Kurdaş da “cumhuriyete kol kanat geren” mücahitlerden biriydi. Ülküsü, en geniş kapsamıyla Türk milletini “namerde muhtaç olmadan” yaşatacak iktisadi yapının kurulmasıydı. Devrimci, atılımcı, inatçı, yapıcı, çalışkan, özgüveni yüksek, ulusal bağımsızlık sevdalısı ve en önemlisi tam anlamıyla lâik bir insandı.
* * *
Kemal Kurdaş denince akla Orta Doğu Teknik Üniversitesi gelir. Kurdaş’ın üstlendiği başka önemli görevler de vardır. Mesela Kemal Kurdaş, 2001’de Kemal Derviş ne ise, 1961’de odur. 1980’den sonra özel sektörün önde gelen kuruluşlarına akıl hocalığı yapmıştır. Kemal Kurdaş tam bir çevrecidir. İbadet eder gibi, durmadan ağaç dikerdi. Ülkemizin arkeolojik zenginliklerin gün ışığına çıkarılması, onun bir başka ceht alanıydı.
* * *
Kemal Kurdaş’ın adı, bir akademisyen olmadığı halde, 8 yıl rektörlüğünü yaptığı Orta Doğu Teknik Üniversitesi ile birlikte anılır. Ancak kendisi ODTÜ’nün kurucusu veya kurucu rektörü değildir. 1956’da “Türkiye’nin iktisadi kalkınması için gerekli elemanları yetiştirmek” amacıyla temeli atılan ODTÜ’nün kurucusu, devrin Karayolları Genel Müdürü Vecdi Diker’dir. Kurucu rektörü ise, o zamanki unvanıyla “Geçici Direktör”ü, Pennsylvania Üniversitesi’nden mimarlık profesörü ve ODTÜ’nün mimarlık fakültesi kurucu dekanı Thomas B. A. Godfrey’dir. Godfrey’den sonra “Danışman Rektör” sıfatıyla Teksas Üniversitesi makine mühendisliği profesörlerinden W. R. Woolrich görev yapmıştır. Üniversite’nin ilk rektörü ise New York’un Cooper Union üniversitesi profesörlerinden Edwin S. Burdell’dir. 27 Mayıs 1960’taki askeri darbeden sonra Burdell’in işine son verilmiş, yerine profesör Turhan Feyzioğlu atanmıştır. Feyzioğlu’nu, profesör Seha Meray izlemiştir. Kemal Kurdaş onlardan sonra göreve gelmiştir.
* * *
Ben Kemal Kurdaş’la 1980’de tanıştım. Anadolu Grubu’nda ve STFA’ da birlikte çalıştık. Kurdaş, “Banka ve Ekonomik Yorumlar Dergisi”nin yayın kurulu başkanıydı. Yaklaşık 20 kişilik bir “iktisatçılar” grubu, Kurdaş’ın riyasetinde Pera Palas Oteli’nin giriş katındaki salonda ayda bir kez toplanırdık. O zamanlar henüz solculuk ölmemiş, ama rengi solmuştu. Aramızdaki sosyalist (light komünist) arkadaşlar hafiften kapitalizme doğru dümen kırmaya başlamışlardı. Amerika’da Reagan, İngiltere’de Thatcher ve Türkiye’de Özal, Chicago Okulu’nun ünlü iktisatçısı Friedman’ın açtığı “parasalcı” yoldan ilerlemeye başlamıştı. Kapitalist sistemle işleyen bir ulusal ekonomide kriz çıkarsa, devlet, piyasalara müdahale etmelidir diyen Keynes öldü biliniyordu. İşte bu “transformasyon” (değişim) ortamında Kemal Kurdaş’ın orkestra şefliğinde bizler de “hakikatin peşinde koşuyor” ama bir türlü onu yakalayamıyorduk. Şimdi Kurdaş yok. Ama koşu devam ediyor.
Son Söz: Hak tektir; ama onu sadece Hakk bilir.
Yazarın Tüm Yazıları