Meslektaş aday adayları

FİKRİ AKYÜZ: O bir gariban “yandaş”...

Haberin Devamı

Yandaşlığı nedeniyle iktidar karşıtlarının nefret objesi haline gelmesine karşın iktidar yanlısı onca medya organında yer bulamaması, garibanlığının en bariz kanıtı... Seçilirse Meclis’e renk getireceği kesin. Meclis kürsüsünden yapacağı hafiften mugalataya kaçacak konuşmalarını şimdiden iple çekiyorum.

MEHMET METİNER: İktidarın politikalarını canla başla savunan bir gazeteci olarak bazen televizyon tartışmalarında “Sen gazeteci misin, partici mi?” sorusuyla terletiliyordu. Eğer aday gösterilip seçilirse artık kendisi açısından böyle bir sorun kalmayacak. Rahatlayacak yani...
ENVER AYSEVER: “Yeni CHP” deyince benim aklıma o geliyor. Kemal Kılıçdaroğlu ekolünün en sadık, en mümtaz ve en dobra temsilcisi... Sosyal bir insan... Ayrıca alttan almayı da iyi biliyor. Sol popüler kültüre de vâkıf... Eğer seçilirse en fazla “Yeni CHP” anlayışından şikâyetçi olan “Ortodoks” CHP’lilerden çekecek.

Haberin Devamı

SERRA KARAÇAM: TRT’de yaptığı “Medya Müfettişi” programıyla tanındı. Sonra evlendi. Sonra TRT’yi bıraktı. Sonra aday oldu... Ama şunu söylemek gerekir: TRT’de yaptığı programları, AK Parti’den milletvekili olmak için yatırıma dönüştürebilirdi, bunu yapmadı. Bu açıdan takdire şayan...

İDRİS AKYÜZ: Bizim meslekte “herkesin sevdiği tipler” vardır. İdris Akyüz onların başında gelir. Herkes sever onu... Merttir, dürüsttür, açık kalplidir, naziktir, içtendir. Dostu çok, düşmanı yoktur. Bizim meslekte ender bulunan bir haslete sahiptir: Arkadan vurmaz. Eğer Meclis’e girerse oraya insani bir şeyler katacağından adım gibi eminim.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER: “Beynelmilel” filmiyle girdi dünyamıza... Sonra hep beraber tanıştık kendisiyle... Ve yine hep beraber “Yahu bu adamın sohbeti ne tatlı” dedik. En sonunda Radikal’de yazdığı o tadından yenmez yazılarla dünyamızın temel taşlarından biri oldu. Şimdi bağımsız aday... Adı geçtiğinde nasıl kendimizi iyi hissediyorsak, adaylığını da öyle karşılıyoruz.

ÜMİT ÖZDAĞ: Onun da belli dönemleri var: Sert bir çıraklık dönemi, meselelere hâkimiyetiyle göz dolduran bir kalfalık dönemi ve bağlı bulunduğu ideolojik perspektife yeni şeyler kazandıran ustalık dönemi... Ustalık döneminde aday oldu. Umarız Meclis’e girer. Meclis’e girmek kendisine ne kazandırır bilmem ama MHP’ye çok şey kazandıracağından eminim.

Haberin Devamı

MUSTAFA BALBAY: Onun için hiç kimse “Bir Ergenekoncu daha yırtmak için kendisini Meclis’e atmaya kalkıştı” demedi, demiyor. Sanırım bunda Balbay’ın halim selim kişiliğinin etkisi büyük. Tabii bir de “gadre uğradığı” yönünde oluşan kanaat... İkisinin birleşmesi onun adaylığını meşru kıldı. Seçilirse zindandan çıkacak. Buna tanık olmak bile heyecan verici...

ŞAMİL TAYYAR: Yıllar önce MHP’den Meclis’e girmeyi denedi, olmadı... 28 Şubat’ta DSP’den Meclis’e girmeyi denedi, olmadı... Ve en sonunda AK Parti’den muradına eriyor galiba... “Ergenekon avcılığı” sayesinde bu kez turnayı gözünden vuracak gibi... Sevinçli telaşına bakınca avcılığının, parlamenterlik yatırımı olduğuna dair şüpheler beliriyor bende... Ama yine de iyi niyetimi korumak istiyorum.

Haberin Devamı

YİĞİT BULUT: Herkes açıkça “aday adayıyım” falan diye ortaya çıkarken... Hatta bazı isimler önseçime girip yarışırken... Bizimki “Adaylığının Başbakan tarafından topluma bir müjde olarak açıklanmasını” bekliyormuş. Yakışır... “Emperyal Türkiye” diye inleyen ve Başbakan’ın gözlerinde önümüzdeki yüzyılın Türkiye’sini gören biri, hiç sıradan aday adayı gibi davranır mı? Bu millet onun jölesine kurban olsun.

Bazı yalanlar

BİR: Genel başkanı tarafından bir daha aday yapılmayacağını sezen parlamenterin, “Çok yoruldum, biraz da kendime vakit ayırmak istiyorum” şeklinde bir açıklamayla siyasete veda etmesi.

İKİ: Çalıştığı işyerinden “şık bir şekilde” kovulan şef aşçının, bu durumu “Karşılıklı mutabakata vardık ve işten ayrılmamın daha doğru olacağına karar verdik” diye yorumlaması.

Haberin Devamı

ÜÇ: Çektiği sinema filmi gişede resmen çöken bir yönetmenin, “Piyasa kurallarına göre film çeksem zafer benimdi ama ben gişelik bir film yapmadım” diyerek çöküşü hezimet olmaktan çıkarmaya çalışması.

DÖRT: Yeteneksizliği, tembelliği ve istikrarsızlığı nedeniyle hiçbir işte dikiş tutturamayan birinin, bu durumu ilkeli oluşuna ya da önünün kesilmesi için gösterilen çabalara bağlaması.

BEŞ: Kimsenin okumadığı bir yazarın, “Çok satan kitaplar yazmak için bir formül var, o formülü uygulasam Elif Şafak olurdum ama ben onun gibi olmayı tercih etmiyorum” demesi...

ALTI: Ergenekon tutuklularının tutukluluk halinin sona ermemesi için kelle koltukta savaşanların, “Tutukluluğun cezaya dönüştürülmesini biz de istemiyoruz” diye açıklamalar yapmaları...

Haberin Devamı

Koca bir hayal kırıklığı: Mehmet Aydın Hoca

Siyasete atılmadan önce: Filozof gibi konuşurdu. Birikiminden yararlanılırdı. Sesine kulak verilirdi.
Siyasete gireceğini öğrenince: Çok sevindik. “Siyaset Mehmet Aydın’a değil, Mehmet Aydın siyasete çok şey kazandırır” dedik.
Siyaseti bırakacağını öğrenince: Burukluk yaşıyoruz. Siyasetin Mehmet Aydın’a ne kazandırdığını bilemiyoruz ama Mehmet Aydın’ın siyasete pek bir şey kazandırmadığından adımız gibi eminiz.

Sanırım artık Mehmet Aydın Hoca’yı bir “örnek olay” olarak kabul etmeliyiz.
Mevcut pozisyonlarında gayet faydalı olan kişiler, siyasete girdiklerinde suspus olacaklarsa...
Hiç girmesinler daha iyi...

Her şeyi darmadağın eden bilirkişi raporu

SONER Yalçın ve arkadaşlarının...
Nedim Şener’in...
Ahmet Şık’ın...
Tutuklu olarak yargılanmalarına neden olan tek belge, ODATV’de ortaya çıktığı öne sürülen “Ulusal Medya 2010” belgesiydi.
Bütün bu isimlerin Ergenekonculuğu, işte bu belgeye dayandırılıyordu.
Soner Yalçın’ın avukatı Feza Yalçın’ın başvurusu üzerine, bu belgeyle ilgili olarak Boğaziçi Üniversitesi bir bilirkişi raporu hazırladı.
Raporda şöyle deniliyor:
“Bilgisayar dosyalarının ve belgelerinin hemen aynı anda yaratılmış ve silinmiş olması normal bir durum değildir. Normal olarak bir dosya yaratıldıktan sonra, üzerinde belli işlemler yapılıp ya başkasına gönderilecek veya silinecek bu işlemler arasında dakikalar geçecektir. Dosyaların bir dakika içinde yaratılıp silinmesi normal bir bilgisayar kullanımına işaret etmemektedir. Böyle bir durumda dosyaların virüs ile yaratılıp silinmiş olması ihtimali büyüktür”.
ODATV’de ortaya çıkan belgelere “sağlam kanıt” muamelesi çekenler, bakalım bu rapor hakkında ne diyecekler.

Taraf ah Taraf

ÖNCE “Şifre palavra, ÖSYM haklı” diye başlık atarak kesin hüküm verdiler.
Ardından şifre iddiasını sürdürenlerle kafa bulan “Bu şifre uymadı yenisini verelim” başlığını attılar.
Sonra ikna olmayanlara “Bir türlü tatmin olamıyorlar” diye yine manşetten laf soktular.
Ama sonunda geldikleri nokta şu oldu:
“Ünlü matematikçi Ali Nesin açıkladı: Şifre var. ÖSYM Başkanı istifa etmeli”.
Böylece...
Taraf Gazetesi, “hemencecik tatmin olanlar” kervanından, “bir türlü tatmin olamayanlar” kervanına geçmiş oldu.
Demek ki neymiş?
Şüphede aşırıya gitmek ne kadar zararlı ise şüphe duymamak da en az onun kadar zararlıymış.

Yazarın Tüm Yazıları