TCK DEĞİŞİKLİĞİ (2) Basını rahatlatacak maddelerde belirsizlik var

HÜKÜMETİN Türk Ceza Kanunu’ndaki (TCK) değişikliklere ilişkin olarak hazırladığı tasarının en önemli bölümlerinden biri, gazetecilerin şüpheli konumunda olduğu 4 binin üzerindeki soruşturma ve davayı konu alıyor.

Burada gazetecileri mağdur eden başlıca iki madde var. TCK’nın 285’inci maddesi “soruşturmaların gizliliği ilkesinin ihlali”, 285’inci maddesi ise “adil yargılanmayı etkilemeye teşebbüs” suçunu yaptırıma bağlıyor.
Bu maddeler üzerinden açılan soruşturmalar ve başlayan davalar, bir bölümü kesinleşmiş mahkumiyetlerle birlikte çok sayıda meslektaşımızın üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanıyor.
Bu soruşturmaların büyük bölümü daha çok Ergenekon soruşturmasını konu alan haberlerden kaynaklanıyor. Bununla birlikte çok sayıda rüşvet, yolsuzluk haberi nedeniyle açılan ve mahkumiyetle sonuçlanan davalar da var.
BİR HABERE 3 YIL HAPİS
Hükümetin tasarısını bu spesifik sorun açısından incelediğimizde karşımıza şu tablo çıkıyor:
Tasarıdaki en kritik düzenleme, gazetecilerin korkulu rüyası haline gelen TCK 285’inci maddeye ilişkindir. Çünkü soruşturmaların yaklaşık yüzde 90’ı bu maddeden açılıyor. Yürürlükteki madde, “Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmünü taşıyor.
TCK 285, gazetecilerle ilgili en acımasız yasa maddelerinden biridir. Savcının başlattığı bir soruşturmayla ilgili bir belgeyi yayımlamanın cezası 3 yıla kadar çıkabilecek hapis cezasıdır.
Hükümet tasarısının getirdiği önemli bir değişiklik, ihlali yapan kişinin “1 yıldan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır” diyerek, hafifletici bir ek yaptırım olarak olarak para cezasını da yasaya sokmasıdır.
GRİ ALAN BELİRSİZLİĞİ
Bu maddede getirilen bir iyileştirme, maddenin en son fıkrasında yer verilen “Soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin, haber verme sınırları aşılmaksızın haber konusu yapılması suç oluşturmaz” ifadesidir.
Gelgelelim bu esnekliğe karşılık, soruşturmada gizliliğinin hangi hallerde ihlal edilmiş sayılacağı da ayrıntılı bir şekilde tanımlanarak geniş bir sınırlayıcı alan yaratılmaktadır.
Aslında bu maddenin yeni hali de büyük bir gri alan oluşturuyor. Neyin haber verme sınırlarının içinde kaldığı, neyin dışına çıktığının saptanması her zaman tartışmaya açık bir konudur. Hakimlerin katı bir içtihada yönelmesi halinde gazetecilerin mağduriyetinin devam etmesi kaçınılmaz olacaktır.
Dolayısıyla TBMM’de yapılacak görüşmeler sırasında, bu maddenin mağduriyetleri önleyerek basın özgürlüğünü güvence altına alacak bir şekilde yeniden yazılmasına kuvvetle ihtiyaç vardır.
YARGI ELEŞTİRİSİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜDÜR
İkinci grupta yargılamanın etkilenmesine dönük suçlar yer alıyor. Tasarıda öncelikle mevcut TCK 277’inci madde yeniden düzenleniyor. “Yargı Görevi Yapanı Etkileme” başlığını taşıyan yürürlükteki bu madde, hakim ve savcılara emir veren, baskı yapan, onları etkilemeye çalışan gerçek kişilerle ilgili suç tanımını yeniden yazıyor.
Doğrudan “gerçek kişiler”le ilgili olarak düzenlenmiş olan bu maddenin yeniden tanımlanarak basınla ilgili bir değişiklik paketinin içine dahil edilmesinin nedenini anlayabilmiş değiliz. Uygulamada basın aleyhine bir durum yaratmamasını temenni ederiz.
Tasarıda bu fasılda basını ilgilendiren kritik düzenleme “Adli Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs” başlıklı TCK 288’inci maddesiyle ilgilidir. Buradaki belirgin iyileşme, mevcut yasada bu maddenin ihlali halinde 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülürken, yeni tasarıda “50 günden az olmamak üzere adli para cezası” yaptırımının getirilmesidir.
Yani gazeteciler bu maddeden mahkum oldukları takdirde hapis yerine para cezası ile kurtulmuş olacaktır.
Bu madde, daha çok savcıların yargıya dönük eleştiri olarak gördükleri haber ve yorumlarda devreye sokulmaktaydı.
Altını çizmemiz gereken bir nokta, tasarının genel gerekçesinde “İfade özgürlüğü, yargı görevi yapanlara yönelik olarak getirilen eleştirileri de içermektedir” ifadesiyle, ilke bazında yargıya dönük eleştiri hakkına genel bir korumanın getirilmiş olmasıdır. Kuşkusuz, bu ifadeyi basın özgürlüğü açısından olumlu karşılamak durumundayız.
Tasarıyı değerlendirmeye yarın da devam edeceğiz.
Yazarın Tüm Yazıları