TCK DEĞİŞİKLİĞİ (1) Vatandaş telekulakta korumasız bırakılıyor

HÜKÜMETİN seçime gitmeden önce TBMM’den çıkarmak istediği Türk Ceza Kanunu’ndaki değişikliklere ilişkin tasarı iki sorunlu alanı düzenliyor.

Birinci grupta telefon ve ortam dinlemeye ilişkin suçlar, ikincisinde gazeteciler hakkında binlerce dava açılmasına neden olan soruşturmaların gizliliği ve yargıyı etkileme suçlarına ilişkin düzenlemeler yer alıyor.
Bugünkü yazımızda dinleme suçlarını ele alalım. Bu alandaki ihtiyaç, tasarının gerekçesinde “özel hayatın gizliliğinin bilimsel ve teknik gelişmelere karşı korunması gereği” olarak açıklanıyor.
Gerekçede “özel hayat” ile “sosyal hayat” ayrımına gidilmesi ilginç bir yaklaşımı yansıtıyor. Özel hayat konusundaki koruyucu yaklaşım, sosyal hayat söz konusu olduğunda gerekçede yerini daha esnek bir bakışa bırakıyor.
Burada önemli olan nokta, gerekçede mevcut yasada “özel hayatın gizliliğinin ve haberleşme hürriyetinin korunmasına yönelik hükümlerin bulunmasına karşılık”, “uygulama sonuçlarında”, “cezaların bu hakların korunması bakımından yeterli olmadığının tespit edildiğinin” belirtilmesidir.
Burada hükümetin doğru bir saptamadan yola çıktığı söylenebilir. Şimdi tasarının gerçekten bu amaca hizmet edip etmediğine bakalım.
CEZALAR ARTIYOR ANCAK...
Yeni tasarı, “Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal edenler ve bunu ifşa edenler” (TCK 132), “Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları bir aletle dinleyip veya ses alma cihazıyla kaydedenler” (TCK 133) ve “Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal edenler” (TCK 134) hakkında verilen para cezalarını değişen oranlarda artırıyor.
Ayrıca, mevcut yasada bu tür suçların takibi şikâyete tabi. Mağdur edilen kişi bizzat başvurmadıkça savcılar kendiliğinden soruşturma açamıyor. Yeni düzenlemede ise savcı mağdura şikâyet hakkını kullanıp kullanmayacağını soracak ve ancak olumlu yanıt alırsa soruşturma başlatacaktır. Tasarı, savcıları görevlendiriyor, ancak yine de son söz hakkını mağdura bırakıyor.
Yaptırımların artırılması ve savcılara yetki verilmesi hükümetin kamuoyuna yaptığı taahhüde uygundur.
Gelgelelim, buradaki olumlu gelişmeler tasarının sonraki bazı hükümlerinde olumsuza dönüyor; iki nedenle...
Birincisi, mevcut yasanın “Kişiler arasındaki haberleşmelerin
içeriğinin basın ve yayın yoluyla yayınlanması halinde, ceza yarı oranında artırılır” şeklindeki 133’üncü maddesinin dördüncü fıkrasının olduğu gibi metinden çıkarılmasıdır.
Bu hüküm nedeniyle mevcut uygulamada yalnızca dinleyenlere değil, dinleme kayıtlarını yayımlayanlara da ceza gelmekteydi.
Yeni tasarı bu maddeyi olduğu gibi çıkararak, yasadışı yollardan edinilmiş olan kayıtların yayımlanması önündeki en önemli hukuki engellerden birini kaldırmış oluyor.
Tasarıda getirilen bu serbestiyi destekleyen ikinci bir madde daha var. Metinde TCK’nın 139’uncu maddesine şu paragraf ekleniyor:
“132, 133 ve 134’üncü maddelerde düzenlenen suçlara konu olan bilgilerin, ifşa edildikten sonra, haber verme sınırları aşılmaksızın haber yapılması suç oluşturmaz. Ancak bunun için, söz konusu suçların işlenişine iştirak edilmemiş olması gerekir.”
SİSTEMATİK İHLALE YOL AÇABİLİR
Bunun anlamı yeteri kadar açık. Yasa, suçu yalnızca yasadışı telefon dinleme ya da ortam dinlemesini yapan şahıslar ve bunu ilk olarak ifşa eden yayın organıyla sınırlıyor ama sonraki aşamada alıntı yapılmasını serbest bırakıyor.
Son yıllarda sıkça karşılaştığımız sistematik örnekler çerçevesinde bu düzenlemelerin uygulamada şu sonuçlara yol açacağını tahmin edebiliriz:
Telefonu gizlice dinlenen ya da evindeki konuşması kayda alınan bir kişinin kaydı önceden çok az kişinin varlığından haberdar olduğu yurtdışındaki bir internet sitesinden yayına konacaktır. Bu fiiller yasaya göre suç olacaktır. Bu sitenin kaynağı ve dinleyenler muhtemelen bulanamayacak, ancak bu kaydın yüz binlerce tirajı olan gazetelerde, milyonlarca izleyiciye hitap eden TV kanallarında yayımlanması serbest olacaktır.
Yasa tasarısı, bu haliyle vatandaşın en temel haklarından biri olan özel hayatın gizliliğini ve haberleşme özgürlüğünü her türlü ihlale açık hale getirmektedir. Sonuçta vatandaşları bu alanda korumasız bırakan bir düzenleme söz konusudur.
Yazarın Tüm Yazıları