Bu Fener iş yapar

Kadıköy'deki maçlar çok keyifli geçecek... Çünkü Fener defansı takımın yumuşak karnı... Teknik Direktör Daum da bunu bildiği için deplasmanda fazla açık oynatmıyor.

Eğer Fenerbahçe'nin şansı yaver gider, 2-3 maçı daha hasarsız veya az hasarlı atlatırsa, lig şampiyonluğunu sonuna kadar kovalar...

Olur veya olamaz...

Ama şu bir gerçek ki, bu Fenerbahçe'nin Kadıköy'deki maçları çok keyifli geçer... Çünkü Fener defansı takımın yumuşak karnı... Daum da bunu bildiği için deplasmanda fazla açık oynatmıyor... Aynen Lucescu'nun kafasında...

Rakibin üstüne gidiyor

Kadıköy'de de rakibin üstüne gidiyor... Elinde Fatih Akyel gibi bir silah var... Belki de Avrupa'nın en çabuk ve süratli adamı... Ama bu Fatih, yine de Avrupa'nın en çabuk ve süratli kırmızı kart görebilecek adamı...

İyi kullanılırsa, büyük silah...

Tabi kendi de, sorumluluğunu artık anlayıp, ‘‘Ben biraz sporcu olayım’’ derse...

Bence ikinci adam da Yusuf... Daum'un ona da çok ihtiyacı var... Ama maalesef O da aynen Fatih gibi... Kendiyle sorunlu... Daha hala kıymetini bilmiyor... Nasıl bir futbolcu olduğunun farkında değil... İyi bir Yusuf ligde en az 7-8 maçın yönünü değiştirir...

Fatih Terim'in işi çok zor...

Eskiler ile yeniler arasındaki balansı nasıl ayarlayacak, bu belli değil... Galatasaray'da serbest atışları, nerelerden kimler kullanacak... Bir serbest atış öncesi topun başına 5 kişi birden geliyor... Sanki o anda ‘‘Ben atacağım’’ diyen vuruşu yapıyor, gibi geldi bana...

Luca zorda...

Lucescu
bakalım bu geniş kadroyu nasıl idare edecek... Kulübenin zengin olması, ne kadar avantaj ise, o kadar da dezavantaja dönüşebilir... Yani, sinirlenen bir futbolcu bir gün eşofmanın üstünü teknik adamın kafasına yerleştirebilir...

Mesela son maçta Ahmet Dursun, Ahmed Hassan, Tümer ve Sergen arasında sahanın içinde ve seyircinin önünde enteresan tartışmalar oldu. Zaten tehlike aniden gelmez, ‘‘Geliyorum’’ der...

Rüzgargülü gibisiniz!

SAYIN beyler... Daha doğrusu siz ikiniz, Uluç ve Altaylı... Sizler kibar, kültürlü insanlar, araştırmacı gazetecilersiniz...

Biriniz dağlara taşlara yapıyorsunuz, cevap veremiyorsunuz, bu sefer öteki cevap veriyor, ama eksik ve yanlış...

Genç olanı, ‘‘Forma çıkarmaya sarı kart uygulaması kuralı kalkalı bir yıl oldu’’ diyor...

Hayır iki yıl oldu...Peki, çıkaran futbolcuya kart gösterilecek mi?

Buna neden cevap veremiyor...

Ama sizler için bunlar normal... Spor konusunda sizden zaten çok da fazla bir şey beklemiyorum...

Geçtiğimiz iki yıl zarfında Süreyya Ayhan ve antrenörü Yücel Kop hakkında yazdıklarınızdan ben sporcu olarak utandım... Sizin namınıza yüzüm kızardı... Şimdi rüzgargülü gibi döndünüz... Yaşlı olanınız, Fransa'ya bile gitti...

Pes vallahi...

Semazenler bile sizin gibi dönemiyor...

Kimin köpeği!..

GEÇEN gün Bodrum'da yürüyorum... Yaşlıca bir adam gülerek yaklaştı...

‘‘Erman hocam benim bahçedeki köpek karşı tarafa havlarsa, o köpek benim köpeğimdir... Karşı bahçedeki köpek bana havlarsa, o da karşı tarafın köpeğidir... Ama Erman hocam, köpek her zaman köpektir’’ dedi ve iyi akşamlar diye elimi hararetle sıkıp, yürüdü gitti.

Olaylar çıkacak

MAÇLAR ilerlesin, biraz daha kızışsın, İnönü Stadı'nın basın tribününde olaylar çıkacak... Daha şimdi bile, seyirci bazı şahıslara sarmaya başlamış...

Mesela Digitürk yorumcusu Rıdvan Dilmen'e dolaylı gönderme yapmışlar...

‘‘Haşmet, Rıdvan'ı hallet‘‘ diye... Bu arada Haşmet'ten de fazla bir tepki gelmemiş...

Niye basın tribünü oraya alındı, anlamak mümkün değil...

Eskisi gibi Şeref Tribünü'nün yanında kalsaydı, çok daha güzel olurdu...

Belki de Serdar Bilgili, ‘‘Aman basın benden uzağa gitsin mi’’ dedi acaba...

Ayrıca bir grup Beşiktaşlı seyircinin localar konusunda Serdar Bilgili'ye, tavır koyup aleyhte tezahürat yapması son derece yanlış...

Bilgili, bu localar sayesinde Beşiktaş Kulübü'ne yılda 7 milyon dolar kazandırdı. Eğer candan taraftar isen, ‘‘Helal olsun’’ diye bağırman lazım...

Ey Bülent Yavuz

DAKİKA 14... Zago rakibine önce dalıyor, sonra da tekmeyi yapıştırıyor... Bizim Mustafa Çulcu, geliyor lütfen bir sarı kart gösteriyor... Bunun üzerine de Zago (her halde memnun olmuş ki) kendisini alkışlıyor...

Hem de burnunun dibinde... Alkışı görmesen sesini duymaman mümkün değil... Sanatçıyı böyle alkışlasan, sana dönüp ‘‘aslanım’’ diye bağırır...

Bülent Yavuz'un sezon başı dediklerine göre, bu alkış kırmızıya dönmeli... Ama Çulcu atamaz.

DAKİKA 23... Aynı Çulcu bu kez bir penaltı düdüğü çaldı ki, muazzam... Bırak pozisyona 5 metre mesafede bulunan Çulcu'yu, stattaki bütün Beşiktaşlılar kahkaha ile gülüp ‘‘Böyle rezalet olmaz’’ diye isyan etti.

DAKİKA 40... Aynı Çulcu, Ramadan kendisine tavır koydu diye, bir anda cesaretlenip sarıdan kırmızıyı yapıştırıverdi...

Ey Bülent Yavuz... Sen istediğin kadar bağır çağır, senin hakeminin kapasitesi bu... Ama sen de haklısın, Mustafa Çulcu da haklı... İki gündür basına bakın, birer satır okursunuz, o da mercekle...

Aynı pozisyonlar Beşiktaş'ın aleyhine olsaydı, Mustafa Çulcu, bırakın spordaki ana sayfayı, ön sayfalara bile taşınırdı. İşte bu yüzden bu hakemler Avrupa'da bir yerlere gelemiyorlar.
Yazarın Tüm Yazıları