İdil Biret’le bir gün

“AÇIK ŞEHİR” programının çekiminde İdil Biret’le birlikteydim. Kısa da olsa müziğe, yaşama dair konuşmalarından yararlandık.

Eşi Şefik Büyükyüksel’den İdil Biret ve Chopin’le ilgili CD’ler ve kitaplar getirmesini rica etmiştim, getirdiği malzemelerle programımız zenginleşti, görsel bir şölene döndü.
Önce İdil Biret’e sonra da sevgili dostum Şefik Büyükyüksel’e teşekkür ediyorum, ediyoruz.
* * *
BENİM en hoşuma giden, Polonya’nın en ciddi gazetesi Rzeczpospolita’nın Chopin Yılı nedeniyle çıkardığı 15 ciltlik kitaptı, kitapta yer aldığı CD’lerdeki icraların tümü de İdil Biret’e ait olmasıydı. Ayrıca İngiltere’de, Amerika’da çıkan Chopin’le ilgili başka kayıtların da içindeki CD’ler gene İdil Biret’indi.
Bu albüm/kitaptan yola çıkarak, bazı sorular geldi aklıma:
Polonya bir bestecisi için neler yapıyor? Ona nasıl önem veriyor?
Sadece kendi yurdunda değil, bütün dünyada onun çalınması, anılması için çaba harcıyor.
İstanbul’daki Polonya Başkonsolosu’nun Chopin Yılı için nasıl çalıştığının tanığıyım.
CD’ler getirdi, kitaplar getirdi.
Buradaki konserlere yüksek katılımı sağlayabilmek için, davetiyelerden biletlere kadar, kutlamanın her aşamasıyla ilgilendi.
İnanıyorum ki Polonya’nın yurtdışındaki diğer temsilcileri de böyle çalışmışlardır.
Çünkü bestecileriyle övünüyorlar.
Bizim herhangi bir besteci için böylesine bir estetik kampanya düzenledik mi?
* * *
GENÇ kuşaktan birkaç arkadaşıma bu saptamaları ilettiğimde benim sorumun yanıtını genişleten, başka boyutlara taşıyan karşılık verdiler.
Bizim böyle bir tanıtım yapabileceğimiz besteciler, Türk Beşleri başlığı altında toplanan besteciler.
Bazıları diyor ki, bize bunları tanıtmadılar, yetişme çağımızda bunları dinletmediler. Türkiye’nin yarısı Türk Beşleri’ni bilmez, bilenlerin yarısı da Türk Beşleri’ni sayamaz dediler.
Bugün bize onları sayın deseniz, beşini birden söyleyemeyiz, ki söyleyemediler.
Gerçekten de Cumhuriyet rejimi, çok sesli müzik seçimini kitlelere yaymak için daha derin, daha etkili bir çalışma yapmalıydı. En azından ilk yıllarda atılan adımlar ilerletilmeliydi.
Dünya ölçeğinde tanınmaya gelince...
Bizim bestecilerimizi tanıtmak için önce devlet orkestralarına, sonra da icracılarımıza çok iş düşüyor.
Bu çalışma sonunda, dünya onları tanır mı, benimser mi? Bu, besteciler kadar müzikçilerin gücüne bağlı.
Chopin çalışması gibi, bir çalışma yapmak istense, yapılabilir mi? Ne yazık ki hayır.
Bizim başta yazarlarımız olmak üzere, birçok sanatçımızın hayatlarının çeşitli dönemlerini yansıtan bir arşivimiz yok.
Son yıllarda sürekli gündemde tuttuğumuz Ahmet Hamdi Tanpınar’ın nerelerde konakladığını bilmiyoruz. Belgemiz yok.
* * *
BELGE ve arşiv yokluğu, bu tür çalışmaların yapılmasını engelliyor.
Yazarın Tüm Yazıları