Başbakan Erdoğan’a cümle cümle itiraz

- Başbakan diyor ki: “Yumurta ve molotof atmakla özgürlük mücadelesi olmaz”.

Haberin Devamı

-  Ben de diyorum ki: Yumurta atmak ile molotof atmak arasında devasa bir fark vardır. Yumurta atmış adama, “otomatik silahla tarama yapmış adam” muamelesi çekilmez.
* * *
-  Başbakan diyor ki:  “İllegal örgütler içerisinde yer alan bu tipler...”
-  Ben de diyorum ki: Başbakan, protesto gösterilerine katılan öğrencilerin, hangi illegal örgütün mensupları olduklarını açıklamalıdır. Bu da yetmez... Mademki “müddei ispatla mükelleftir”, o halde Başbakan da elindeki belgeleri, kanıtları ortaya koymalıdır.
* * *
-  Başbakan diyor ki:  “Tüm gücünü ve motivasyonunu muhalefetin ve bir kısım medyanın kışkırtmasından alan bir yapı var”.
-  Ben de diyorum ki: Ne muhalefet, ne de “bir kısım medya”, bu eylemleri kışkırtmadı. Muhalefetin ve “bir kısım medya”nın konuya ilgi göstermesinin nedeni, göstericilere uygulanan orantısız şiddettir. Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde medya ya da muhalefet, “gözaltına sağlam girip burnu kırılmış olarak çıkan vatandaş”ın durumuna kayıtsız kalamaz.
* * *
-  Başbakan diyor ki:  “Şiddet içeren anlayışlarla hiçbir yere gidilmez”.
-  Ben de diyorum ki: Elbette şiddet içeren anlayışlarla hiçbir yere gidilmez. Özellikle de devlet şiddetiyle... Mesela şiddete başvurmamış göstericilere uygulanan polis şiddetiyle hiçbir yere gidilmez.
* * *
-  Başbakan diyor ki:  “Yaptıkları illegal eylemlerin tam sayfa yayınlandığını, dakikalarca ekranda tutulduğunu, ana muhalefet partisinden tam destek aldığını gören bu gruplar da doğal olarak şiddetin, protestonun dozunu arttırıyor”.
-  Ben de diyorum ki: Protestonun dozunun artmasına medya neden olmuyor. Protestonun dozunu arttıran Başbakan’ın demeçleridir. Eğer Başbakan, göstericilere şiddet uygulayan polisin sırtını sıvazlamak yerine minicik bir eleştiride bulunsaydı, öfkenin de, protestonun da dozu bu denli yükselmeyecekti.

Haberin Devamı

Dört öcüler divanı

-  KOMÜNİZM ÖCÜSÜ: Eskiden her türlü toplumsal muhalefet, “Bunlar komünistlerin oyunu” denilerek bastırıldı. “Komünist” dendi miydi, demokrasi falan bir tarafa bırakılırdı. “Komünist” dendi miydi, polis copunu en sert şekilde indirir, jandarma derhal baskını verir, gözaltı süreleri uzadıkça uzar, işkencede elektrik verildikçe verilirdi. Çok şükür bu “öcü”, epey bir zamandır korkutma istidadını kaybetti.
-  İRTİCA ÖCÜSÜ: İşte memleketimizin en eski ve en kullanışlı öcüsü... Darbeler bu öcü için yapılırdı. Haklar bu öcü için kısıtlanırdı. “İrtica geliyor” diye bir işaret fişeği çakıldı mıydı, bütün siyasi partiler Taksim Meydanı’nda miting yapardı. Adamın adı bir kez “İrticacı” olarak çıktı mı, artık iflah olmazdı. Fakat öyle bir gelişme yaşandı ki, “irtica” öcü olmaktan çıkmakla kalmadı, başka öcülerle memleketi korkutur hale geldi.
-  BÖLÜNME ÖCÜSÜ: Bu öcü nedeniyle Kürtçe türküler dinlenemedi. Bu öcü nedeniyle yerleşim merkezlerinin adları değiştirildi. Bu öcü nedeniyle sansür uygulandı. Bu öcü nedeniyle yasaklamalar aldı başını gitti. Bu öcü nedeniyle halkın bir bölümünün konuştuğu dile “bilinmeyen bir dil” muamelesi yapıldı. Bu öcü nedeniyle “Demokrasiye daha vakit var” denildi. Korkutmanın dozu azaldı ama korkutma dönemlerinden kalma sorunlar hâlâ gündemde.
-  DARBE ÖCÜSÜ: Ve işte öcüsüz yapamayan memleketimizin en yeni öcüsü... Polis gösterici mi tekmeliyor? Gerekçe hemen hazır: Bunlara göz açtırılırsa darbe gelir... İktidar tahammülsüzlük mü gösteriyor? Bahane hemen hazır: Tahammül gösterilirse darbe gelir... Üniversitelerde bir öfke patlaması mı var? Kulp hemen hazır: Darbeciler kışkırtıyor... Asker darbe yapamaz haldeymiş, Silivri Hapishanesi dolup taşıyormuş, Ergenekon adı sindirmenin malzemesi olmuş... Hiçbiri ama hiçbiri önemli değil...

Haberin Devamı

Yok aslında farkları

-  “Onbaşı” gazeteci gitti, “komiser” gazeteci geldi.
-  “Asker tabii ki müdahale eder” gazetecisi gitti, “Polis tabii ki dayak atar” gazetecisi geldi.
-  “Garnizon” gazetecisi gitti, “karakol” gazetecisi geldi.
-  “Anıtkabir’i vuracaklardı” gazetecisi gitti, “Başbakanlık Ofisi’ni basacaklardı” gazetecisi geldi.
-  “Başörtülüysen ne işin var eylemde?” gazetecisi gitti, “Hamileysen ne işin var eylemde?” gazetecisi geldi.
-  “Arkalarında radikal İslamcı örgütler var” gazetecisi gitti, “Arkalarında Ergenekon var” gazetecisi geldi.
-  “İkna odası” gazetecisi gitti, “patolojik vaka” gazetecisi geldi.
-  “Paşalar haklı beyler” gazetecisi gitti, “Başbakan haklı beyler” gazetecisi geldi.
-  “Provokatör işbaşında” gazetecisi gitti, “Her eylemde aynı kişiler” gazetecisi geldi.

Haberin Devamı

Ne Ergenekon’muş ama

ŞAİR Orhan Veli, “Cevap-Ciğercinin Kedisinden Sokak Kedisine” adlı şiirinde şöyle der:
“Açlıktan bahsediyorsun / Demek ki sen komünistsin / Demek bütün binaları yakan sensin / İstanbul’dakileri sen / Ankara’dakileri sen / Sen ne domuzsun, sen!”
* * *
Madem yumurtalı eyleme maruz kalan AK Partili Burhan Kuzu, “Olayın arkasında Ergenekon var” demiş.
O zaman ben de Orhan Veli’ye nazire yaparak Burhan Kuzu’nun dilinden bir şiir döktüreyim:
“Yumurtadan bahsediyorsun / Demek ki sen Ergenekoncusun / Demek bütün yumurtaları atan sensin / İstanbul’dakileri sen / Ankara’dakileri sen / Sen ne domuzsun, sen!”

Yeni Kemalist’e övgü

ESKİDEN Kemalistler, devlet diliyle konuşurlardı.
Üst perdeden, hizaya sokmaya çalışarak, muhalif tezlere aman vermeyerek, devletin sahibi gibi...
İktidarda olmasalar da iktidar dilini kullanırlardı.
Öyle oldu, böyle oldu...
Ve konjonktür, yeni bir Kemalist tipini ortaya çıkardı.
* * *
Ben bu yeni Kemalistlere, “Arkalarında zerre kadar devlet desteği bulunmayan Kemalist muhalifler” diyorum.
Özellikleri şunlar:
Devlet diliyle konuşmuyorlar.
Özgürlük talep ediyorlar ama sadece kendileri için özgürlük talep etmiyorlar. Bir adanmışlık ve göze almışlık içindeler.
Gülümsüyorlar, dalga geçiyorlar, kaşlarını çatmıyorlar.
Muhalefetin güzelleştiren taraflarını keşfetmiş durumdalar.
Örnek mi?
Alın size örnek:
İstanbul Barosu’nun yeni Başkanı Ümit Kocasakal...
Hem Kemalist...
Hem de özgürlükçü, insan haklarına saygılı, muzip, matrak, hizaya sokmaya değil ikna etmeye düşkün, sırtını herhangi bir güce dayamayan, göze almış, adanmış bir isim...
Yeni Kemalist muhaliflerin en önemli temsilcisi...
Ümit Kocasakal’ı dikkatle izlemenizi öneririm.

Yazarın Tüm Yazıları