Hatalar dizisi

HAYATIN, tabii ki futbolun genel kuralı vardır; ‘‘Kendini korumak.’’ Neden, tehlikelerden. Futbolda tehlike ne, gol. Bildiğimiz gol...

Vücudun yapısına bakın, ön tarafınız kafa ve bacaklar dahil hep korumalıdır. Kemiklerle iç organlarınız korunur. Arka taraf öyle değildir. Arkadan darbe yerseniz, hayati tehlike vardır. Futbolda önce gol yemeyeceksin. Bir yersen, iki atman lazım. İki yersen, üç.

İstediğin kadar gol pozisyonuna gir, önce yemeceksin. Kalecin, defansın, ortada oynayan adamların, birbirlerini ve özellikle vücut dillerini çok iyi anlamaları gerekir. Fenerbahçe bir defans kuruyor. Kaleci Alman, önde oynayanın birisi Brezilyalı, birisi Türk. Nitekim ilk yarı yediği iki golde üçünün uyumsuzluğu gözüküyor.

Top Fenerbahçe'de iken ve hücum edilirken, rakibin en ileri uçtaki adamını kim alacak? Ümit mi, Luciano mu? Kim ona yakın oynayacak? İstanbulspor'un 17 numarası Balili cin gibi. İkisine de aynı uzaklıkta duruyor. Ve kendisine top gelince ikisini de oyundan düşürüyor.

Dört atsa, beş yer

Tabii sizler görmüyorsunuz, 45 dakika bitmiş, uzatmanın ikinci dakikası oynanıyor. Fenerbahçe hücumda, İstanbulspor ceza alanına doğru gidiyor. Balili santra yuvarlağının kendi sahası tarafında. Luciano ile Ümit nerede biliyor musunuz? En az 15 metre İstanbulspor sahasına gitmişler. Yani uzun atılacak bir top, üçüncü golü getirecek. Bu, şu demektir. Fener dört tane atsa, beş tane yer. Asıl sorun burada.

Erhan, Fenerbahçe’de oynuyorsun. İlk yarının uzatma dakikalarında yardımcı hakemin doğru kaldırdığı bir bayrağa, gidip efelik yapıyorsun. Muhittin Boşat da haklı olarak sana sarıyı yapıştırıyor. Ardından, ikinci yarıda ikinci sarıdan atılıyorsun. Yani mecazi anlamda satıyorsun. Sonra da çıkacaksın, ‘‘Ben profesyonel futbolcuyum’’ diyeceksin.

Sarı lacivertliler ilk yarı özellikle Kemal tarafından çok yan orta yaptılar, ama nereden? Aut çizgisine inmeden. Yani tarihi Uche ile Saffet, her karşıdan gelen topu rahatlıkla karşılıyorlar. Ve bu atılan yan toplarda da İstanbulspor defansından dönen topları karşılayıp, şut atacak ve hücumu devam ettirecek bir Fenerbahçeli yok. Her çıkan topla İstanbulsporlular hücuma kalkıyor. Tabii, futbolda şu da var. İstanbulspor iki defa geldi, iki gol attı. Fenerbahçe altı defa gitti ne oldu, atamadı. Futbolun güzelliği de burada.

Tuncay’ı da verin!

İkinci yarı değişen ne var, Fenerbahçe 10 kişi kalıyor, İstanbulspor rahatlıyor. Bu maçtaki en önemli olay ve bundan sonra Daum'un da herhalde çözebileceği olay şu, bu tarz oynatırsa Tuncay'ın hareket alanı daralıyor. Serhat ve Hooijdonk, onun koşu yollarını kesiyor. Halbuki Tuncay, rakip yarı alanda istediği yerlere gezerek defansları çökerten bir adam. Eğer böyle kullanacaksanız, Tuncay'ı da verin gitsin. Sarı lacivertliler, rakip aut çizgisine inmedikleri müddetçe dünkü filmleri sık sık görecekler. Orta alanda Selçuk, Fenerbahçe'ye gelince kendini Figo zannetti herhalde. O bile bu kadar riskli oynamıyor. Fransa'da milli maçta yaptığı hatadan ders almamış. Rahmetli İsmet İnönü'ye zamanında sormuşlardı, ‘‘Niye çok başarılısınız?’’ diye. Verdiği cevap benim hep kulağımdadır... ‘‘Çok basit. Hayatımda aynı hatayı iki defa yapmadım’’ demişti. Bakalım Daum ve Selçuk hatalarına aynen devam edecekler mi?
Yazarın Tüm Yazıları