Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

AKP'li Zeynep Tekin'in görevi!

PARTİ içi demokrasiyi gerekçe göstererek CHP'den istifa eden iki milletvekilinin AKP'ye katılacağı belirtiliyor.

İstifacıların parti içi demokrasi gerekçesi hiç de inandırıcı değil.

Çünkü; bu konuda, Türkiye'de siyasi partilerin birbirinden farkı yok.

AKP'de de durum böyle.

Bunun onlarca örneği verilebilir, biz sadece birini aktaralım:

Kamu İhale Yasası'nda değişiklik sağlayan tasarının Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu'ndaki görüşmelerinde yaşanan bir örnek bu.

Sözleşmelerde noter onayı zorunluluğunu kaldırma yetkisini idareye veren düzenleme, Bakan Ali Babacan'la komisyon başkanının bulunmadığı bir sırada, AKP ve CHP'li tüm üyelerin oybirliği ile reddedildi.

Bunun üzerine Babacan ve komisyon başkanı yerlerine döndüler.

Babacan itirazlarını yaptı; ama üyeler, ‘‘Tartıştık ve oyladık’’ diye direttiler.

Devreye AKP Grup Başkanvekilleri de girdi; komisyonda bulunmayan AKP'li üyeler apar topar çağrıldı.

Girişim etkisini gösterdi ve maddeyle ilgili tekriri müzakere açıldı.

AKP'DE GÖZ HAPSİ VAR

Bu kez iş o kadar sıkı tutuldu ki, apar topar çağrılanlardan Adana Milletvekili Zeynep Tekin, işe aleyhte oy kullanan arkadaşları ile tartışmayla başladı.

Oylamaya geçildiğinde ise bu arkadaşlarını göz hapsine aldı.

Bir üye bu baskıya dayanamadı, ‘‘Ne öyle bakıyorsun?’’ diye sordu.

Zeynep Tekin, etraftaki herkesin duyacağı şekilde yanıt verdi:

‘‘Ben bakarım, hafıza kaydı yaparım; sonra ilgili yerlere aktarırım. Beni görevimdir bu.’’

Sonucu yazmaya bile gerek yok.

AKP'de de tablo bu olduğuna göre, CHP'yi parti içi demokrasinin eksikliği nedeniyle terk edenlerin gerekçeleri haklı olabilir mi?

Bu iş demokrasi sözcüğü ardına gizlenerek yapılsa da rahatsız edici fısıltıları hep olacak.

Demokrasinin bugünkü ihtiyacı güçlü iktidar değil, güçlü bir muhalefet.

Bu nedenle de, ‘‘demokrasi’’ bu transferlerde inandırıcı gerekçe olamaz.

PAZAR HEP BÖYLE AÇILIYOR

Transfer pazarında adı geçen milletvekilleri (bağımsızlar dahil) konusunda bir başka düşündürücü boyut da seçildikleri illerle ilgili.

Türkiye'de bu pazar, ne yazık ki çoğunlukla Doğu ve Güneydoğulu milletvekilleriyle açılıyor.

Tablo yine aynı ve bu tabloyu yaratanların kendilerine oy veren seçmeni üzmediğini söylemek mümkün mü?

Siyasete yenilik getirme iddiasındaki AKP'nin ise bu transferlerle, eski hastalıkları tazelemeye ne kadar meraklı olduğu ortaya çıktı.

Anayasa'yı değiştirme çoğunluğu elde etmek, Meclis içi muhalefeti daha güçsüz kılmak için transferlere başvuran AKP'nin, ‘‘Anayasa değişikliklerinde muhalefetle uzlaşma arayacağız’’ sözünden caydığını da ortaya koyuyor.

Veya, ‘‘O sözler o günü kurtarmak için söylendi’’ demek de mümkün.

Ciddi bir gereksinim olmadığı halde, yüzde 34 oyla Meclis'in üçte iki çoğunluğunu ele geçirmeye hazırlanan AKP, transfer rüzgárı yarın tersten eserse kendi ektiğini biçmiş olacak.

Bu konuda CHP'ye yöneltilecek tabii ki pek çok eleştiri var; ama sorun 365 milletvekillik devasa bir güce sahip olan AKP'nin bunu da yeterli bulmaması.
Yazarın Tüm Yazıları