Kadınların konumunda dördüncü lige düştük

BİRLEŞMİŞ Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) “2010 İnsani Gelişme Raporu”nu okurken Türkiye açısından en üzücü durumla “Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi”ne ilişkin küresel sıralamada karşılaştım.Türkiye, kadının toplum içindeki yerini gösteren bu endekste, ne yazık ki dünya ortalamasının altına düşüyor, hatta bu endeksin esas aldığı bazı ölçütlerde “düşük düzeyde gelişmiş” ülkeler kategorisine giriyor.

138 ÜLKE ARASINDA 77’NCİ OLDUK
UNDP, 20 yıldır düzenli bir şekilde “İnsani Gelişme Endeksleri”ni açıklarken, bu yıl deneysel olarak geliştirdiği üç yeni endekse ilişkin sonuçları da yayımladı. Bunlardan “Eşitsizliğe Uyarlanmış İnsani Gelişme Endeksi” ve “Çok Yönlü Yoksulluk Endeksi”ni dünkü yazımızda değerlendirmiştik. Bugünkü yazımızda, yeni endekslerin üçüncüsü olan “Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi”ni ele alıyoruz.
Bu endeks, üreme sağlığı, kadının siyasal katılımı, ekonomide oynadığı rol ve eğitim durumu gibi bir dizi ölçüt üzerinden hesaplanıyor. Türkiye, klasik insani gelişme endeksinde 169 ülke arasında 83’üncü geliyor. Cinsiyet eşitsizlik endeksinde ise veri toplama sorunu nedeniyle ancak 138 ülke değerlendirilebilmiş. Türkiye, bu sıralamada 77’nci geliyor. Yani, insani gelişme endeksinde tam ortalardaki yeri, doğrudan kadının konumunu ilgilendiren bu endekste biraz daha aşağı iniyor.
Türkiye’nin bu endekste nerede durduğunu daha çarpıcı bir şekilde gösterebilmek için sıralamadaki yerine önünde ve arkasında bulunan ülkelerle birlikte göz atalım: 70. Cezayir, 71. Gürcistan, 72. Sri Lanka, 73. Beliz, 74. Peru, 75. Namibia, 76. Ürdün, 77. Türkiye, 78. Filipinler, 79. Burundi, 80. Brezilya, 81. Panama, 82. Güney Afrika.
ARAP ÜLKELERİYLE KADER BİRLİĞİ
Türkiye’ye ilişkin veriler analiz edildiğinde, bir dizi düşündürücü sonuçla karşılaşıyoruz. Bir kere, Türkiye’nin 0.621 olan cinsiyet eşitsizliği endeks puanı, insani gelişmede “orta düzeyde gelişmiş ülkeler” kümesi ile “düşük düzeyde gelişme” kümeleri arasında bir yerde duruyor.
Peki Türkiye’nin performansı neden bu kadar kötü? Aslında “doğum esnasında anne ölümleri” ya da “doğurganlık oranı” gibi ölçütlerde göreceli olarak orta karar bir durumda olmasına karşılık, kadının eğitim düzeyi, siyasete katılımı, ekonomide oynadığı rol gibi değişkenler söz konusu olduğunda Türkiye’nin grafiği sert bir düşüş gösteriyor. Örneğin, eğitimde “orta düzey gelişme” grubuna, işgücünde ise en alt lig olan “düşük düzey gelişme” grubuna düşüyor.
İşgücü kriterini ele alalım. Raporda Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 26.9 olarak gösterilmiş. Türkiye, Arap ülkelerinin yüzde 27 olan bu başlıktaki ortalamasını 0.1 puan geride kalarak yakalamış oluyor.
Türkiye “kadınların eğitimi” başlığında yine Arap ülkeleri ve ayrıca Güney Asya ülkelerine yaklaşıyor. Burada ölçü olarak 25 yaşın üstünde olup lise eğitimini tamamlamış kadınların oranı alınıyor. Türkiye’de bu oran yüzde 27.1. Buna en yakın ortalama Güney Asya ülkelerine ait: 27.4. Türkiye, Arap ülkelerinin ortalaması olan yüzde 31.8’in de altında kalıyor. Avrupa ve Orta Asya grubunun ortalaması ise yüzde 78.
Endeksin bir başka değişkeni olan kadınların parlamentoda temsili başlığında durum yine parlak değil. İnsani gelişmeye ilişkin dört ana kümenin hepsinde de kadınların parlamentoda temsili oranında çift haneli bir rakam var. Türkiye ise yüzde 9.1 ile tek haneli bir orana sahip. Türkiye, bu alanda da, yüzde 8.7’lik bir ortalaması olan Arap ülkeleriyle kader birliği içinde görünüyor.
Özetlemek gerekirse, Türkiye cinsiyet eşitsizliği endeksinde sınıfta kalıyor.
KADINLARIN DURUMUNA YENİ BAKIŞ GEREĞİ
Sonuçta üç gündür süren BM’nin insani gelişme endeksine ilişkin yazılarımızı şu gözlemlerle bitirebiliriz. 
- Ekonomik büyümede yüksek rakamlar elde etmeniz tek başına insani gelişme düzeyinizi yükseltebilmeniz için yeterli olmuyor. İnsani gelişmede lig atlayabilmek için Türkiye’nin bir an önce radikal adımlar atarak bütçesinde eğitime ayırdığı kaynakları anlamlı bir şekilde artırması gerekiyor. 
- BM raporu, ekonomik büyümenin yarattığı gelirin Türkiye’de toplumda dengeli bir şekilde dağılmadığını, ayrıca pek çok alanda toplumda ciddi derecede yoksunluk yaşandığını söylüyor. Dengeli bir gelir dağılımını sağlayacak ekonomik ve sosyal politikalar geliştirilmesi gerekiyor. 
- İnsani gelişme ölçütlerinde kadının toplum içindeki yeri açısından Türkiye’nin yüz kızartıcı bir performansı var. Türkiye’de kadınların eğitim, ekonomi ve siyasetteki oynadığı rolün güçlendirilmesi için her zamankinden daha kuvvetli, daha agresif siyasetler üretilmesi gerekiyor.
Türbanla ilgili tartışmanın önemini azımsıyor değilim. Ancak kadınlarla ilgili tartışma konularında türban gündemi neredeyse tek başına işgal ederken, kadına artık BM raporunda dikkat çekilen açılardan bakma zamanı gelmedi mi?
Buzulun suyun altında kalan bölümünü ne zaman göreceğiz?
Yazarın Tüm Yazıları