Süleymaniye-Bağdat veya Ankara-Diyarbakır

Süleymaniye'de "Nedi Komala"da oturuyoruz. Koca salon tıklım dolu, masaların üzerindeki yiyecek ve içecekler gibi. Sağıma eğilip davet sahibine bulunduğumuz mekanın özelliğini soruyorum. "Nasıl anlatayım" diyor, kısa bir tereddüt anından sonra "Marksist dille açıklamak gerekirse, Süyeymaniye aristokrasisinin mekanı burası" karşılığını veriyor.

Haberin Devamı

Solumda Irak Kürdistanı'nın ünü Irak'ın ötesine geçmiş büyük şairi Şerko Bekes oturuyor. Karşımda adaşı, Süleymaniye Edebiyatçılar Birliği Başkanı Dr. Şerko ve Aziz Nesin çevirmeni, tanınmış aydın Baqir. Edebiyat ve kültür sohbeti için biraradayız. Orhan Pamuk'tan Milan Kundera'ya, Albert Camus'dan Nabokov'a, Sartre'dan Borges'e, Adonis'ten Nizar Kabbani'ye daldan dala konuşuyoruz.
Orhan Pamuk'un "Benim Adım Kırmızı"sı ile "Kar" Sorani Kürtçesine çevrilmiş, çevirmenlerinin biri, Çamçamal'lı, diğeri Kerkük'lü imiş. Bir ara Baqir, "Orhan Pamuk'un Nobel'i hak etmediği, Almanların etkisiyle Nobel aldığı söyleniyor, öyle mi? Ne dersiniz?" diye soracak oluyor. "Öyle değil" diye lafa giriyorum. Belli ki, komplo teorileri Kürdistan'da da eksik değil. Hem de edebiyat konularında bile.

Haberin Devamı

Bir merkez: Süleymaniye

Süleymaniye, birkaç yüzyıldır Kürt kültürel kimliğinin tartışmasız merkezi ve Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin siyasi tabanı, üssü.
Edebiyat konuşurken, akıllar Bağdat'ta hükümet kurma çalışmalarında. Talabani, bir başka deyimle Kürtler, Irak cumhurbaşkanlığı postunu koruyabilecekler mi acaba? Salı günü Erbil'den Bağdat'a taşınan hükümet pazarlıklarında ilk gün İyad Allavi ve Tarık Haşimi, yani "Sünni bloku" toplantıya katılmamışlardı. Talabani'nin koltuğu tehlikeye mi girmişti?
Dr. Şerko, ikide bir telefona sarılıp, "güvenilir kaynaklar"ından haber yetiştiriyor. "Amerika ve Suudiler, cumhurbaşkanlığı makamının Sünnilere verilmesi için Kürtleri baskı altına almışlar" diyor. "Kürtler bu tavizi verir mi?" diye soracak oluyorum, yaşlı şair Şerko Berkes, gergin yüz hatlarıyla, Arapça "Rubbama" (belki) diye cevaplıyor.
Az sonra Dr. Şerkes müjdeyi iletiyor, "el Irakiyye'nin üst düzey bir yetkilisi açıklama yapmış, Meclis Başkanlığı ve Siyasi Konsey başkanlığına razı olmuşlar."
Masamızda herkes, Kürtçe "Zor baş" (çok iyi) diye tepki veriyor. Cumhurbaşkanlığı Celal Talabani yani Kürtlerde kalmış oldu!
Talabani'nin yakın geçmişe dek genel sekreterliğini yapmış olan Kamran Karadaghi'nin gönderdiği mesaja bakıyorum; "Amerika ve diğer dış güçlerin yanlış müdahalelerine bel bağlayan Sünniler, şimdi alabileceklerinin daha azıyla iktifa etmek zorunda kalacaklar."
Bu dış güçlere Davutoğlu'nun temsil ettiği Türkiye de dahil mi?
Bilmiyorum. "Rubama..."

Haberin Devamı

Ankara’nın Kürtlere bakışı kökten değişmeli

Bildiğim, daha doğrusu buralara gelince öğrendiğim birşey var; Neçirvan Barzani ve birkaç gün önce Mesut Barzani'nin Başkanlık Divanı sorumlusu Fuad Hüseyin'in Türkiye ziyaretleri Talabani'nin isteği üzerine gerçekleşmiş. Talabani, Ankara'ya Kürtlerin arkasında sımsıkı durduğu mesajının bizzat Barzani tarafından iletilmesini istemiş.
Ahmet Davutoğlu bu mesajı Erbil'de Mesut Barzani'den de işitmiş olmalı.
Türkiye'nin Irak'ta "İran nüfuzu"nu dengelemek üzere "Sünni kartı" ile, Amerikan-Suudi-Ürdün, hatta Suriye hattı üzerinden oyun kurmak istemesi anlaşılır bir şey olabilir ama bunu Kürtlerin sırtından yapmaması isabet olurdu.
Ankara'nın dışarıdaki ve daha da önemlisi içerdeki Kürtlere bakış açısına rötuş yapmak yerine temelden değiştirmesinin zamanı geldi.
Irak'a, Irak Kürdistanı'na ve en önemlisi Diyarbakır'a bakış, birbiriyle çok ilintili.
Hükümetin ne demek istediğimizi anlayacak zekaya sahip olduğunu umalım...

Yazarın Tüm Yazıları