İyi yazar geleceği görendir

HALDUN TANER’in Devekuşuna Mektuplar* başlığı altında toplanan köşe yazılarını okuyorum.

Haberin Devamı

Dün o kitaplardan, bugün için hayati önem taşıyan alıntıları köşeme koydum.
1960-1970 tarihini taşıyan bu yazılar neden eskimemişti?
Neden bugünkü yazılardan daha etkili, daha ciddi, daha derinlikli, daha bilgili duruyordu?
Çünkü kendine özgü, edebi bir üslubu var. Gerçeği, düşüncesini, bağırmadan, çağırmadan, çığırtkanlık yapmadan, eleştiri ile hakareti karıştırmadan yazdığı için.
Saptamaları, gerçekleri kaleme getirişi bugün de geçerliliğini, tazeliğini koruyor.
Devekuşuna Mektuplar’ın Önsöz’ünde unutulmaması gereken, vasiyet değerinde bir görüşünü aktarıyor:
“Bu satırların yazarı, Türkiye’de her devirde, her iktidara karşı tarafsız bir aydınlar denetlemesinden yana oldu.
Uzun yüzyıllar kültür, düşünce özgürlüğü, eleştiri ve demokrasi geleneğinden yoksun kalmış geri toplumlarda, başıboş bırakılmış iktidar hevesinin ve dar parti tekelciliğinin insanları ne zorbalıklara, ulusu ne çıkmazlara götürebileceğini tarih bize bir kereden fazla gösterdi.”
Ben bu yazıya bir cümle ekleyeceğim, “Dilerim tarih bir daha böyle durumları göstermesin.”
* * *
GAZETELERDE bazı köşe yazarlarını, onların yazılarını görünce, edebiyatın herkese lazım olduğu görüşünde ısrar ediyorum.
Şinâsi’nin bir edebiyat tanımı vardır. Edebiyatın edep kökünden geldiğini anlatır o tanımda.
Acaba edebiyatın bu yanı unutuluyor mu?
Birçok gazete yazısındaki hakaret dozunun ölçüsüzlüğünü görünce, yazarlarımızda bir zaaf-ı telife tanık oluyorum.
Hakaret ile eleştiriyi birbirine karıştırmak bence yazma yeteneğindeki bozukluktan ileri geliyor.
Ayrıca birçoğumuz, bir sözün ayrı metinlerde ayrı anlamlar taşıdığını, sözlüğe bakma alışkanlığımız olmadığından fark etmiyoruz.
Kaba bir üslupla, okuru daha çok etkileyeceğimizi sanıyoruz.
Ben, hakaret dolu yazıları asla okuyamıyorum.
Çünkü her yazıda edebi bir lezzet arıyorum.
Her yazının, eleştirinin bazı muhatapları vardır.
Edebiyat dünyasında birçok polemik yapılmıştır. Bu polemiklerden bugüne ne kaldı sorusunu sorsanız, hiç yanıtını vereceğim.
Bana sadece bir bilgi kırıntısı kalmamıştır bu tartışmalardan. Çünkü polemik, üste çıkma savaşıdır, bilgi yarışması değil.
Gazete, bir günlük ömrü olan bir yayındır, sözünü ben doğru bulmuyorum. Yarına belge aktaran bir yanı vardır, yıllar sonra, yalınkat polemiklerden, küfürnamelerden ne kalacaktır?
Yarının okuru ne düşünecektir? Bunlar birbirlerini kötülemekle zamanlarını harcamışlar, bizi öğrenme, bilgilenme hakkından yoksun bırakmışlar, yargısına varacaklar.
Sadece bugünü değil, yarını düşünerek yazmak gerekir, belgesel yanı unutmamak gerekir.
* * *
BÜTÜN köşe yazarlarına Haldun Taner’in köşe yazılarından oluşan kitapları salık veriyorum.
Onları okuyanların üsluplarının değişeceğinden kuşkum yok.

Haberin Devamı

(*) Önce İnsan, Devekuşuna Mektuplar - 1, Haldun Taner, Bilgi Yayınevi
Yaz Boz Tahtası, Devekuşuna Mektuplar - 2, Haldun Taner, Bilgi Yayınevi.

Yazarın Tüm Yazıları