AB Kıbrıs’ta jest bekliyor

AVRUPA Birliği Komisyonu’nun önümüzdeki hafta açıklayacağı 2010 yılı İlerleme Raporu, Türkiye ile AB arasındaki müzakere sürecinin son derece detaylı bir “hal ve gidiş” karnesini oluşturacak.

Bu yılki raporun zamanlaması, müzakere sürecinin çok ağır bir şekilde ilerlemesi nedeniyle kasvetli bir ruh halinin ilişkilerin üzerini kapladığı bir döneme denk geliyor.
BİR LİMAN VE BİR HAVAALANI
İlerleme Raporu’nda katılım sürecindeki kilitlenmenin aşılabilmesi için öncelikle Kıbrıs konusunda Ankara’dan bir jest beklentisi iletilecek.
Toplam 8 başlık Türkiye’deki limanların ve havaalanlarının Kıbrıs Rum Yönetimi’ne açılmasını öngören ek protokol Ankara tarafından onaylanmadığı için müzakereye kapalı tutuluyor.
AB, bu noktada bütün limanlar ve havaalanlarını dahil eden kapsamlı bir çözüm yerine tek bir havaalanı ve tek bir limanın açılmasını öngören sınırlı bir çözüm paketi üzerinden tıkanıklığın aşılması üzerinde duruyor.
Geliştirilen formül, Türkiye’nin bu adımı karşılığında AB ile KKTC arasında doğrudan uçak seferlerinin başlatılması yolunda bir karşı jestin yapılmasını öngörüyor.
Bu şekilde sağlanacak hareketlilik üzerinden ek protokol nedeniyle askıda tutulan başlıklardan bir bölümünün müzakereye açılması, böylelikle katılım sürecinin de canlandırılması hedefleniyor.
Türk tarafı, AB’ye bu konuda cesaretlendirici bir işaret verdi mi? Dün sohbet ettiğimiz üst düzey bir AB yetkilisi, bir karar olmamakla birlikte “bu konunun düşünüldüğünü ve konuşulduğunu” belirtmekle yetindi.
İRAN KONUSUNDA TUTUMLAR ÇAKIŞMALI
Dış politikanın bu yılki raporda eskiye kıyasla daha çok önem kazanacağı anlaşılıyor. AB Komisyonu, Türkiye’nin 2010 içinde çok aktif bir dış politika izlediği, bölgesel konumunu güçlendirdiği, komşu ülkelerle ekonomik ilişkilerini geliştirdiği görüşünde ve bütün bu gelişmeleri olumlu karşılıyor.
Ancak Komisyon’un kaygı duyduğu iki başlık var. Bunlardan birincisi İran. Komisyon, BM Güvenlik Konseyi’ndeki İran oylamasında Türkiye’nin AB tutumundan ayrılmış olmasını bir “olumsuzluk” olarak görüyor. AB yetkilisi, “Katılım sürecinde olduğumuza göre biz dış politikada da Türkiye’den daha çok uyum bekliyoruz. İran pozisyonlarımızın çakışmasını beklediğimiz bir alan” diye konuştu.
AB, Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerindeki sorunları da düzeltmesi beklentisini de taşıyor. Komisyon, bu konuda “Türkiye-İsrail ilişkilerinin yalnızca bu iki ülke için önemli olmadığı, bütün bölge için de önem taşıdığı” görüşünden hareket ediyor.
AB BASIN KONUSUNDA KAYGILI
Bu yılki İlerleme Raporu’nda en kuvvetli övgüyü alacak başlık, 12 Eylül’deki referandumda kabul edilen son anayasa değişikliği olacak.
Ancak AB Komisyonu, HSYK konusunda son sözü söylemiş değil. Adalet Bakanlığı bürokratlarının HSYK’ya girmesi ve bakanlık listesi tartışmaları AB tarafından da yakından izleniyor. AB yetkilisi, yeni HSYK düzenlemesini teorik düzlemde olumlu bir adım olarak nitelendirmekle birlikte “Seçimlerle ilgili olarak bir hayli spekülasyon çıktı. Bu spekülasyonlar da reformun inandırıcılığını etkiledi. Şimdi uygulamayı görmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.
Bu yılki raporda geçen yıla kıyasla çok daha geniş bir yer tutması kesin gözüken bir bölüm basın özgürlüğü alanındaki sorunlar. AB Komisyonu, bu çerçevede gazeteciler hakkında açılan davaların sayısındaki artış konusundaki kaygılarını açık bir şekilde kayda geçirecek.
Komisyon’un benzer şekilde “medya üzerinde uygun olmayan, aşırı baskılar” konusunda da kaygı belirtmesi bekleniyor. Bu bağlamda geçen yılki raporda Doğan Grubu’na kesilen vergi cezalarıyla ilgili ifade edilen eleştirel çizgi bu yılki raporda da tekrarlanacak.
Benzer şekilde geçen yılki raporda yer alan “yolsuzluklar Türkiye’de ciddi bir sorun olmaya devam ediyor” ifadesinin bu yılki raporda da aynen tekrarlanması şaşırtıcı olmamalı.
Yarınki yazımızda AB Komisyonu’nun Kemal Kılıçdaroğlu’na bakışı ve Türk siyasal kültüründe uzlaşı ve diyalog ihtiyacı konusundaki görüşlerini değerlendirelim.
Yazarın Tüm Yazıları