Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Üç beş kararlı adam yetiyor bile

TÜRKİYE'nin Avrupa Birliği serüveninin kritik dönemeçlerinin sonuncusu 7'inci Uyum Paketi olacak.

Her biri gerçek birer reform niteliği taşıyan önceki 6 paketi yasalaştıran TBMM'nin, son paketi de bu hafta kabul etmesi kesin gibi.

Yapılan düzenlemelerle Türkiye'nin hukuki altyapısı güçlendirildi, hayatın her alanını kapsayan standartlar getirildi.

AB üyeliği kadar önemli olan bu standartların ülkeye kazandırılmasında siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin ve bireysel çabaların katkısı unutulmaz; ama asıl rolün çok değil, üç beş kişiye ait olduğunu belirtmeli ve onların isimlerini yukarıya yazmalı.

REFORMCU HARİCİYE

Süreçte ana gücü, Dışişleri mensupları oluşturdu.

Onlar, bir ülkeyi çağdaşlaştırmada, demokratikleştirmede diplomatların ne kadar önemli rol oynadığını bir kez daha gösterdiler.

Bu çerçevede, AB Genel Sekreterliği'nin kurulmasından sonra bu kurumun başına getirilen iki deneyimli büyükelçi Volkan Bozkır ve Murat Sungar'la yardımcıları Volkan Bozkır ve Ahmet Acet'i; bu çalışmanın Dışişleri Bakanlığı'ndaki en büyük kolu Büyükelçi Daryal Batırbay'ı öne çıkarmak gerekiyor.

AB Genel Sekreterliği'nin her birinin ayrı pırıltısı bulunan genç yetenekleri ve onların yöneticileri de unutulmamalı.

Sürecin, siyasi kanatta öne çıkardığı isimlerin başında ise geçen dönemin Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz ile AKP döneminin Başbakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek geliyor.

Yılmaz'ın, MHP'li bir koalisyonda ne büyük mücadele verdiği daha hafızalardan silinmedi.

Bu dönemde de bürokratlara, ‘‘En kritik gördüğünüz konuları bile getirmekte çekinmeyin. Savunması bana’’ diyerek büyük cesaret veren Gül de, süreci sona uluştıran siyasetçi unvanını kazanacak.

TUTUCU YARGI

Cemil Çiçek'
in bu dönem Adalet Bakanlığı koltuğunda oturması ise bu kadrolar için bir şans oldu.

Çünkü, bu sürece Adalet Bakanlığı bürokrasisinin katkısı sınırlı kaldı.

Bu kadroların tutuculuğunun yarattığı tıkanıklıklar; ancak Çiçek'in katkıları ile aşılabildi.

Türkiye'nde en az eleştirilen, eleştirildiğinde ise hemen mahkeme duvarına çarpılan yargı, demokrasi ve insan haklarında ileri adımlar getiren bu düzenlemelerde İçişleri bürokrasisinden de geride kaldı.

Bunu yaparken de asker çekincesini, hatta korkusunu öne çıkardılar.

Tutuculuklarına askerleri gerekçe gösterdiler demek bile mümkün.

Pek çok düzenlemede, ‘‘Bu işe asker karşı çıkar; bizi karıştırmasınız olmaz mı?’’ yaklaşımını sergilediler.

Bu nedenle, düzenlemelerin hukuki gerekçelerinin askerlere anlatılması da Dışişleri bürokrasisine kaldı.

Onlar da çekinmediler; zaman zaman zorlansalar da güçlü bir savunma halinde sorunların ne kadar kolay aşıldığını kanıtladılar.

Adalet Bakanlığı bürokrasisine bir iğne daha batıralım.

Yasa taslaklarına son şeklini veren kadrolar onlardı; çünkü yasa yapma tekniğini bilenler onlar.

Ama gelin görün ki, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in bu taslaklar üzerinde yaptığı bazı teknik ve dil düzeltmeleri çok da düşündürücüydü.
Yazarın Tüm Yazıları