Bir gizli Tayyipçi olarak Abdurrahman Bey

TAM da hep beraber “Eskiden mağdurdular/Şimdi muktedir oldular” demeye alışmışken...

Haberin Devamı

Tam da her ortamda “Tayyip Erdoğan amma da muktedir oldu be birader” saptamasını duymaya başlamışken...
Eğer Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, “Siz öyle sanın ağalar... O kadar da muktedir olamadılar” dercesine kafayı çıkarıyorsa...
Bize de...
“Yargıtay Başsavcısı gizli Tayyip Erdoğan sempatizanıdır” demek düşer.
* * *
Yandaşlık uğruna “aka kara/karaya ak” demeye yeminli olanları bir tarafa bırakırsak...
Tam da aklı başında herkesin, “İktidar kendisine yandaş yargı mı oluşturuyor?” sorusu üzerinde kafa patlattığı bir günde...
Eğer Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, bir tür “Kemalist yargı şahlanışı” yapıyorsa...
Bize de...
En azından “Yargıtay Başsavcısı gizli AK Partili mi?” sorusunu sormak düşer.
* * *
Tam da hep beraber “Oh be! Sonunda mağduriyet kozunu kaybettiler” diye sevinirken...
Tam da bir beslenme yöntemi olarak “mağduriyetten beslenme” olayı rafa kalkmışken...
Eğer Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, yaptığı türban uyarısıyla “mağduriyetten beslenme” işine yeniden geçerlilik kazandırıyorsa...
Bize de...
En azından “Yargıtay Başsavcısı AK Parti’nin oylarına tavan yaptırmaya yemin etti galiba” diye düşünmek düşer.

Haberin Devamı

Az kalsın canlı yayında stüdyoyu terk edecektim

CNN Türk’te Tarafsız Bölge’de tartışmanın tam ortasında...
Bağırıp duruyorum:
“Canan Hanım... Canan Hanım...”
Seslenişim asla yankı bulmuyor.
Bu arada Bedri Bey ile Fikri Bey devreye giriyorlar.
Bu kez ben yine bağırıyorum:
“Fikri Bey... Bedri Bey... Fikri Bey... Bedri Bey...”
Eyvah! Şimdi de Fatma Hanım sesini yükseltiyor.
Ve bu kez de bana “Fatma Hanım... Fatma Hanım...” diye bağırmak düşüyor.
Son durum şudur:
“Moderatörlük” denilen kurum, tarihinin en büyük yenilgisini almak üzeredir.
* * *
Program sırasında bir an kendimi öyle aciz, öyle işlevsiz, öyle söz geçiremez, öyle dağıtmış hissettim ki...
Tıpkı kafası bozulan bir konuğun canlı yayında stüdyoyu terk etmesi gibi...
Az kalsın canlı yayında istifayı basarak çekip gidecek ve “hafif çapta bir skandal”a sebebiyet verecektim.
Ama ne kadar hava basarsam basayım, galiba o kadar da cesur biri değilim.

Haberin Devamı

Günlerin tortusu

- Galiba bütün iyi filmler çekildi... Baksanıza: Aylardır Okyanus Ötesi’nden bir tane bile seyre değer film gelmiyor.
- Muharrem İnce, “Kamyoncu Şeref’in oğlu” değil, “Kamyoncu Şerif’in oğlu” imiş... Düzeltir, hem Muharrem Bey’den, hem de Şerif Bey’den özür dilerim.
- Bu işten anlayan biri kulağıma fısıldadı: Yerli dizilerde artık “zenginlerin hayatı” değil, “dar gelirlilerin hayatı” daha fazla dikkate değer bulunuyormuş.
- Bütün türbanlılar tornadan çıkmış gibi değildir... Bütün türbanlılar aynı tarz konuşmaz... Bütün türbanlılar aynı tarz giyinmez... Bakınız: Esra Elönü... Kendisini sevgiyle selamlıyorum.
- Hülya Avşar ile Gülben Ergen gerginliği, tıpkı türban gerginliği gibi... Her dem taze, her dem heyecan verici, her dem elektrikli...
- Her şeyin fazlası zarar ya, Türkan Şoray’ın da fazlası zarar... Sanırım biz Türkan Şoray yorgunu bir ulusun çocuklarıyız.
- İbrahim Tatlıses, “Hepimiz kardeşiz bu kavga ne diye” benzeri “aşırı mesaj kaygılı” yeni şarkısını Başbakan’a dinletmiş, Başbakan da şarkıyı çok tutmuş... Bakalım Başbakan beğenince biz de beğenmiş sayılacak mıyız?
- Zindana düşmüş mağdurun sesini duyurmak için bulduğu yeni yöntem: Köşe yazarına mektup göndermek.

Haberin Devamı

Doyulur mu doyulur mu?

MEMLEKETİMİZİN “türban karşıtları” son günlerde şu türden bir türkü tutturdular:
- Bıktık artık şu türbandan...
- Memleketin başka derdi kalmadı mı?
- Türban neyi örtüyor?
- Türban iktidarın rant kapısıdır...
Böyle dediklerine bakıp da...
Sanmayın ki gerçekten de türbandan bıkmışlardır.
Sanmayın ki gerçekten de türbana doymuşlardır.
Sanmayın ki gerçekten de türban lafını işitmek bile istemiyorlar.
* * *
İşin aslı şudur:
- Bir yandan “Bıktık artık şu türbandan” diyorlar, bir yandan da en dinamik, en enerjik, en heyecanlı türban tartışmasını yapmaya devam ediyorlar.
- Bir yandan “Memleketin başka derdi kalmadı mı” diyorlar, bir yandan da en çok onlar haykırıyor, en fazla argümanı onlar üretiyor, en geçit vermez tutumu onlar alıyorlar.
- Bir yandan “Türban neyi örtüyor” diye soruyorlar, bir yandan da türbanın gündemde kalması için her türlü numarayı çekiyorlar.
- Bir yandan “Türban iktidarın rant kapısıdır” diyorlar, bir yandan da sorunu çözüp rant kapısını bir daha açılmamak üzere kapatmaya asla yanaşmıyorlar.

Haberin Devamı

Feminist türbanlıdan Başbakan’a ders

HİDAYET Şefkatli Tuksal türbanlıdır ama aynı zamanda feministtir de...
Hepsinden önemlisi “erkek” ve “yandaş” olanlardan çok daha yüreklidir.
Star Gazetesi’nde dün yazdığı yazıda korkmadan, çekinmeden, kelimelerin hakkını vererek, itirazını yumuşatma gereği falan hissetmeden Başbakan Tayyip Erdoğan’a bir “kadın/erkek eşitliği” dersi vermiştir.
Başbakan Erdoğan’ın “Kadınla erkek eşit olamaz, yaratılışları farklı” görüşüne karşı çıkan Tuksal, Başbakan’ın popülizm yaptığını söylüyor...
Nasıl bir popülizm mi?
Tuksal’ın yazısına göz atalım:
“Bu ülkede erkek adam olarak anılmanın yolu, biraz da böyle kadınlara üstten üstten cevaplar, had bildirmeler, edebe ve hizaya davet etmelerden geçer. Bunu ben biliyorum da, o (Başbakan) bilmiyor mu?”
Ben bu kadarını alıntıladım, daha fazlası için yazının tamamını bulup okuyun derim.

Haberin Devamı

Fenalık geçirten tipler

- BİR: Sandıkta yenemedikleri partinin, savcı eliyle dövülmesinden gizli/açık zevk alan tipler...
- İKİ: Laf çakmak için kendilerini kasan tipler...
- ÜÇ: Politikacıların yanlarına konuşlanan yalaka tipler.
- DÖRT: Konuşmanın en sıcak anında bile çalan telefona cevap vermek için çırpınan tipler.
- BEŞ: En sevdiği şarkıcı Serdar Ortaç olan tipler...
- ALTI: Filmlerde romantik komedi tarzının dışına çıkmamaya özen gösteren tipler...
- YEDİ: Her konuda anlatacak bir fıkrası olan tipler...
- SEKİZ: Her taşın arkasında “cemaat” ya da “mason” arayan tipler...

Yazarın Tüm Yazıları