Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Erdoğan ‘Derin Deniz’i AKP'ye de anlatamaz

ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım'ın oğlunun, ‘Derin Deniz’ adını verdiği geminin etrafında gelişen ticari işleri babasının siyasi hayatını derinden etkiliyor.

Bakan Yıldırım, mahkemeye intikal ettirdikleri gerekçesiyle, konuyla ilgili görüşlerini, bugüne kadar yaptığı açıklamalarla sınırlı tutmayı yeğliyor.

Biz de kendisiyle yaptığımız sohbette aynı havayı hissettik.

Bakan, bu olayda, hukuka ve etik kurallara aykırı bir işlem görmüyor.

Ancak, sokaktaki vatandaşın kendisi gibi düşünmemesine de saygılı.

Eminiz ki bugün geriye dönülebilse; bakan da, oğlu da böylesi bir işe girişmezlerdi.

Bakan, siyasete girerken, işlerini oğluna devrettiğinde Ulaştırma Bakanı olacağını tabii ki bilmiyordu.

Ama en azından böyle bir olasılığın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde üstlendiği görev gereği çok uzak bir ihtimal olmadığını da düşünmesi gerekirdi.

GERİ ÇEKME, GERİ ADIM

Bu geride kalmış olsa bile, bakanlık üstlenildikten sonra Yıldırım'ın oğlunu bakanlığının ilgi alanının dışında bir işe kaydırması daha etik olmaz mıydı?

Bugün Yıldırım, ‘‘Oğluma kayırma anlamına gelecek bir tek imza atmadım’’ diyebilir; ama bu vatandaşın bakışını değiştirmeye yeterli olamaz.

Çünkü; bakan da, oğlu da çok iyi bilir ki, babanın konumu, pek çok olanağı kendiliğinden oğlunun önüne getirmektedir.

Kaç bürokrat, bağlı olduğu bakanın oğlunun şirketi veya rakipleri ile ilgili işlemlerde psikolojik etkilenme içinde kalmaz?

Bakan oğluyla ilgili hiçbir işleme katkı sağlamadığını da kamuoyuna defalarca açıkladı; ama bu bilgilendirmelerde bu ticari ilişkide adı geçen bütün firmalarla bağları konusunda ise yeterince açık davranmadı.

Gelinen noktada ise bazı konularda inandırıcı olmak çok zor.

Öte yandan bırakın istifayı ‘‘Bu işten çekilelim’’ kararı bile medyaya yeni bir koz olarak görülüyor.

Bu değerlendirme eski siyasi kadrolarda da hiç eksik olmadı.

Sonuç ise ortada.

Ve de AKP, ‘‘Bizi eskilerle karıştırmayın, dediklerimize inanın. Biz dürüstüz. Eleştiriler hortumların kesilmesinden’’ diyen bir parti.

Bu iddia tek bir olayla da çürümez; ama birikintiler tuzu bile çürütür.

EN İYİSİ SİYASİ ETİK YASASI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da bu olayda, en azından bir araştırma yaptırmaktansa, bakanına sahip çıkarak rahatsız olmadığını gösterdi.

Erdoğan, bu fırsattan yararlanarak, siyasetçiyi yıpranmaktan kurtaracak Siyasi Etik Yasası oluşturmayı da gündeme getirebilirdi.

Bunu da yapmadı.

Belki de çocuklarının eğitim giderleri bir işadamı arkadaşı tarafından karşılandığı için çok eleştirilen bir baba olarak anlayışlı davrandı.

Oysa tarafsız bir araştırma, bakanın kendisini aklaması için de fırsat olabilirdi.

Bunu yapmayan Erdoğan, sokaktaki vatandaş bir yana, öncelikle AKP grubunu ikna etmekte zorluk çekecek gibi.

Çünkü, ‘‘Hortumu kestiniz; ama nereye akıtıyorsunuz?’’ sorusu en çok milletvekillerine sorulacak.
Yazarın Tüm Yazıları