Gazetecilik, insanlık

Başbakan Erdoğan beni arayacak, İstanbul’la ilgili herkesi şaşırtacak, günlerce konuşulup tartışılacak müthiş projesini anlatacak ben de bunu yazmayacağım...

Haberin Devamı

Vallahi aklım almıyor.
Bunu ‘off the record’, yazılmamak kaydıyla anlatırsa tamam...
Ama ortada böyle bir uyarı yokken, Başbakan İstanbul’la ilgili açıklama yapmak için özel olarak aramışken, “Bu konuşma aramızda kalsın” dememişken, ben bu haberi yazmayacağım ha...
Aklım almıyor.
Mesleğime ihanet etmiş hissederim kendimi.
Hıncal Uluç ise “Önce insanım sonra gazeteci” diyerek tam tersini düşünüyor, Başbakan’ın İstanbul’la ilgili anlattığı projeyi köşesine taşımadı.
Haberi hem gazetesinden, hem okurlarından sakladı.
Hıncal Uluç diyor ki; “Hayat boyu kimsenin güvenini sarsmadım. Başbakan da bana güvendi, bu yüzden yazamam”...
İyi de Hıncal Abi kendin söylüyorsun; Başbakan “bunu yazma” dememiş ki...
Ayrıca 8 yıldır Başbakanlık koltuğunda oturan Erdoğan, telefonla aradığı gazeteciye neyin söylenip neyin söylenmeyeceğini bilmez mi?..
Yazılmasını istemediği bir şeyi söyler mi?..
Hadi söyledi, “Yazılmamak kaydıyla” diye uyarmaz mı?..
Bunların hiçbirini yapmayıp İstanbul projesini açıkça anlatıyorsa, bir gün sonra gazetede çıktı diye Başbakan’ın neden güveni sarsılsın?..
“Kamuoyuna açıklamak Başbakan’ın hakkı, rol çalmam” diyor Hıncal Uluç.
TV’ye mi çıkıp söyleyeceğini, basın toplantısı mı düzenleyeceğini, nasıl açıklayacağını Başbakan bilmez mi?..
Elbette bilir ama o İstanbul üzerine kafa yoran bir yazara, Hıncal Uluç’a açıklamayı uygun görmüş.
Belki de Erdoğan, bunun önce bir gazetede yazılmasını istedi.
Belki de doğrudan kendi ağzından duyulmasını istemedi.
Belki bir yazar üzerinden konuyu kamuoyunda tartışmayı düşündü önce.
Ama Hıncal Abi, “Ben gazeteciden önce insanım” diyerek konuyu yazmadı.
Şaşırdım...
Fazlasıyla abartılı bir hassasiyet çünkü olayın ne insanlıkla ne de gazetecilik ilkelerini ihlalle ilgisi var.

Topuklu ayakkabı

Haberin Devamı

Kadında topuklu ayakkabı efsanesinin sona erdiği haberleri vardı dünkü gazetelerde.
Yapılan bir araştırmada erkeklerin topuklu ayakkabı giyen kadınla düz ayakkabı giyeni ayırt edemediği ortaya çıkmış.
Buradan hareketle de topuklu ayakkabı efsanesinin sona yaklaştığını söylüyor uzmanlar.
Aklınıza şaşayım.
Topuklu ayakkabı giyen kadının kendine güveni geldiğini, topuklu ayakkabı giyenle giymeyen arasındaki farkın 50 metreden fark edileceğini, topuklu ayakkabı üzerine koca bir moda sektörünün döndüğünü bilmiyorlar anlaşılan...
Denek olarak kullanılanlar kim peki?
İngiliz erkekleri!
Hah şimdi oldu! Ancak onlar aradaki farkı anlamazdı zaten. Şimdi şahtılar şahbaz oldular.

Borsa’ya ne oldu

Haberin Devamı

Bir restoran aynı gece gelen tüm müşterilerine aynı kalitede hizmet veriyorsa iyi restorandır.
Ancak ne yazık ki işadamına, futbolcuya, ünlüye, gazeteciye iyi hizmet veren, gerisini boşveren anlayışına sahip pek çok ünlü restoran var.
Kandilli Adile Sultan’daki Borsa’yı da bu listeye ekledim.
Serin havada gece boyunca bir şal bulamadık mesela, ısıtıcı yemeğin
 sonunda geldi.
Sipariş alırken de, servis yaparken de elemanlarda bir lakayıtlık...
Bir umursamaz hava...
Tüm bunların üzerine yemekleri de beğenmedik.
Üstelik burası en iyi Borsa, belki de o yüzden böyle işi sallar oldular.
Gazeteci olduğum için tanıyıp bana iyi servis yapan yerleri değil...
Sıradan müşteri olarak gidip kaliteli hizmet aldığım yerleri seviyorum.

Yazarın Tüm Yazıları