Sıra sıra arabalar neden yolları tıkarlar

EKONOMİ, yatırımla büyür. Enerji ile çalışır. Verimliliği ise iki at çeker. Bu atlardan biri “ulaşım” diğeri “iletişim”dir.

Teknolojik gelişmeler sayesinde tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de hem ulaşımda hem de iletişimde adeta bir patlama yaşandı. Bana sorsanız, ülkemizde adam başına değil, kulak başına bir cep telefonu düşüyor derim. İnternetin sağladığı imkân ve kabiliyetler ise hemen herkese, hem yarar hem de mutluluk sağlıyor. İnternet, ekonominin tümünde ama özellikle hizmet sektöründe devrim yarattı. Buna devlet hizmetleri de dâhildir. Ulaşımda ise en büyük gelişme havada oldu. Yeni hava limanları ve modern terminaller inşa edildi. Çok sayıda uçak hizmete kondu. Uçak mazotunun litresi 1.43 TL otobüs mazotunun litresi 3,03 TL olunca, uzun mesafede otobüs, uçakla rekabet edemez hale geldi. Uçağa binmek de “orta sınıf”ın tüketim kalıbı içine girdi.
* * *
Buraya kadar çok güzel şeylerden söz ettik. Hani “denizi geçip, derede boğulmak” diye bir tabir vardır. Bizim trafik işlerimiz bu deyime tam uyuyor. Bunlardan biri de havalimanlarına karadan ulaşım sorunudur. Dikkatinizi çekmiştir. Havalimanları yaklaşım yolların sağ şeritleri yolcu bekleyen arabaların bekleme yeri oldu. Araçlar “durulmaz” levhalarının tam altında park ediyor. Şoförlerle itişmekten yılmış trafik polisleri, nadiren park cezası uyguluyor. Çoğu kez, bu ihlâlleri görmezden geliyor. Polisler, muhtemelen “adamlar haklı, yarım saat için neden o kadar otopark ücreti ödesin; ayrıca otoparka girmek çıkmak da bir dert; benim de karşılayacak yolcum olsa, ben de yol kenarında bekleme yapardım” diye düşünüyordur.
İşte size tipik bir “sub-optimization” vakası. Türkçesi “küçük hesap”. Yani birey, kurallara uymak yerine, kendisi için en iktisadi çözümü seçiyor. Ne var ki; birey için iktisadi olan bu çözüm, bireylerin toplamından oluşan, ama ondan ibaret olmayan “toplum” için gayri iktisadi oluyor. Bu gayri iktisadilikten bireyler tüm cingözlüklerine rağmen nette zararlı çıkıyor. Terminallerin önü de kargaşa meydanı olmaktan kurtulamıyor. Çözüm:
1. Havaalanı kapalı ve açık otoparkları garaj değildir. Buralarda yatılmaz.
2. Havaalanı otopark tarifesi, az kalana ucuz, çok kalana çok pahalı hale getirilmelidir. Cari tarifeler bunun tersi mantıkla saptanmıştır. Kısa kalışlar caydırılmakta, uzun kalışlar teşvik edilmektedir.
3. Bir örnek vereyim. Bugünkü tarifeye göre 1 saat kalış 7.5 liradır. Bu bedel 2.5 lira olmalıdır. Buna karşılık, 24 saate kadar fiyat 24 liradır. Saati 1 liraya gelir. 12 saatlik tarife 18 liradan 30 liraya, 24 saat de 60 liraya çıkarılmalıdır. 24 saat ve daha uzun süreli kalışlar için terminal binası uzağına, düşük fiyatlı açık otopark yapılabilir. Bu otoparkla terminal arasında ücretsiz ulaşım sağlanmalıdır.
4. Özel araçlar sadece otoparklar içinde yolcu indirip, yolcu almalıdır. Özel araçların terminal binası önüne girişleri yasaklanmalıdır.
5. Vale servisleri ve kredi kartına tenzilat uygulamaları kaldırılmalıdır.
6. Koyu sarıya boyanmış imtiyazlı havaalanı taksisi garabeti kaldırılmalıdır. Her sarı taksi havaalanından yolcu almalıdır. 
7. Terminal önünden her istikamete, daha sık otobüs kalkmalıdır.
Son Söz: Otoparkın kârını bırak, havalimanının verimliliğine bak.
Yazarın Tüm Yazıları