Güneş devrimi

Dünya Kupası döneminde gerekli tavrı sergileyememişti. Ama şimdi kendini buldu. Futbolcuya dayalı düzeni değiştirdi. Artık dün yok, yarın var. Şenol Güneş doğru yolda.

BU tip organizasyonlara katılmak çok iyi. Belki bazı futbolcular için angarya gelebilir. Ama özellikle bizim Milli Takım için çok yararlı oldu. Öncelikle şu gerçeği kabul edelim. Milli takım futbolcusu illa genç olacak diye bir şey yok. Gerekirse 40 yaşında olur, ihtiyacın vardır, adam profesyoneldir, oynatırsın. Ama bu futbolculardan başka oyuncu bulmakta zorlanıyorum dersen, ve özellikle teknik adam olarak bazı şeylere mahkum olursan, o zaman işin zor.

Bakın, Dünya Kupası öncesinde ve hemen sonrasında Şenol hoca neler yaptı. Bir Hakan konusu çıktı... Çok kötü olmasına rağmen oynatmakta ısrar etti. Bu ısrar Hakan'ı antipatik hale soktu. Bırakın Türkiye'de, dünyadaki görüntüsü de bozuldu. Hakan, Okan, Emre hepsi iyi oyuncular. Bir de Arif vardı. Bu üçlü Arif'in hem oynamasını hem de kadroda olmasını çok istiyordu. İyi arkadaş olabilirler ama bu tarz olaylar takıma olumsuz yansır.

VOLKAN'IN RESTİ

Şenol,
o sıralar gerekli tavrını koyamadı. Bakın, şu turnuvayla beraber o da kendini bulmaya başladı. Özellikle milli takımlarda futbolcuya dayalı düzen olmaz. Mesela Volkan, Kamerun maçında daha onuncu dakikada çok kötü işler yapmaya başladı. Kötü işler yaptıkça kasıldı ve sinirlendi. Ve bu durum daha kötü oynamasına neden oldu. Artık öyle bir hale geldi ki, bu sefer seyirci başladı üstüne oynamaya. Ve Şenol, treni ve oyunu kaçırdıktan sonra Volkan'ı sahadan aldı. Ve aynı Volkan, Can Çobanoğlu'nu da eliyle restleyerek yedek kulübesine bile oturmadan soyunma odasına gitti. Bahanesi de hazırdı. ‘‘İdeal yerimde oynamadım’’ diyordu.

Brezilya maçında ideal yerinde oynadı da ne oldu? Bu sefer Şenol doğru bir tercih yaparak onu 35. dakikada oyundan aldı. Ergün gibi adamın bu kadar top kaybıyla oynamaya hakkı yok. Şenol onu da oyundan alarak Brezilya maçını döndürdü.

SEYİRCİ İYİ AMA

İşte bir teknik adam nasıl maç kaybeder, nasıl maç kazanır, iki canlı örnek Kamerun ve Brezilya maçında görüldü.

Avrupa'daki seyircimiz, Milli Takımı candan destekliyor. Hem de Türkiye'deki gibi saçma sapan bağırıp tezahürat yaparak değil. Hakeme de yüklenecekse, rakibe de yüklenecekse zamanlamasını çok güzel ayarlıyor. Ama öyle ters iki şey yapıyorlar ki, bütün güzellikleri berbat ediyorlar. Sahaya ellerine ne gelirse atıyorlar. St. Etienne Mahkemesi ABD maçında sahaya yabancı madde atan bir Türk seyirci için 3 yıl müsabakadan men ve 1000 Euro para cezası verdi.

Brezilya maçında ikinci golü attıktan sonra sahaya giren seyirciler yüzünden maç 4 dakika durdu. Biz Brezilya'dan ikinci golü o 4 dakikalık ilavenin bitimine 20 saniye kala yedik. Yani kendi kendimize gol attık. Burada seyirci çok şeyi bilinçli yapıyor. Polis sahaya atlayanı alıp götürürken, kalabalık seyircimiz polisin elinden arkadaşlarını kurtardı. Ama merkeze gitseydiler, en az 3 yıl ceza alacaklardı.

SEN İŞİNE BAK

Futbolda dün yoktur, yarın vardır. Şenol Güneş'in şu anda gittiği yol doğru. İnşallah devam eder. Zor da olsa bu yolu yakaladı. Tamam, A Milli Takım’a herkesi bir anda alıp oynatamazsın. Mesela bir Fatih Akyel ne zamandır bozuk, düzelmeye de pek niyeti yok gibi. Fatih Sonkaya oynadı, o da yeterli değil. Sağ taraf aksıyor. Alpay'ın artık bir kulüp takımında maç eksiğini giderdikten sonra oynaması gerekiyor. Çünkü bu eksiklik onda çok sırıtıyor. Ne de olsa fiziğe dayalı top oynayan bir futbolcu.

Ne kadar iyi veya çok antrenman yaparsan yap, maçın verdiğini vermez. Şenol Güneş bir de şunu unutmasın, hala Hasan bunu dedi, Hüseyin böyle yaptı, Veli şunu diyor peşinde. Sen kendi işine bak kardeşim. Hata yaptığın zaman nasıl eleştiriliyorsan, iyi olduğun zaman da senin yanında olacaklar. Yeter ki şartlı olmasınlar.
Yazarın Tüm Yazıları