Bir ‘hayırcı’dan ‘evetçi’ye 9 öğüt

- BİR: Bu ne telaş, bu ne agresiflik, bu ne öfke, bu ne çalım? Sakin ol, hele bir soluklan yiğidim.

Haberin Devamı

-  İKİ: “Memlekete demokrasi geliyor” diye etekleri zil çalan bir adamın, aykırı görüş ileri sürenlere bu denli çemkirmesi acayip yaman bir çelişkidir... Birazcık bağışlayıcı ol evlat...
-  ÜÇ: Unutma: 12 Eylül Anayasası ilk defa değiştirilmiyor. Bu zamana kadar sayısız kez değiştirildi. İlk defa değiştiriliyormuş gibi yapma... Ayıp etmiş olursun.
-  DÖRT: Yamalı bohçaya dönmüş, eskisiyle ilgisi kalmamış bir hilkat garibesini, yeni küçük değişimlerle daha da garip ve tuhaf bir hale getirmeye neden razı oluyorsun? Köklü bir değişim iste...
-  BEŞ: “Evet” diyen demokrat oldu da “hayır” diyen darbeci mi oldu? İnsafsızlık yapma.
-  ALTI: 12 Eylülcüler yargılanmayacak... Bunu sen de biliyorsun... O yüzden boşa kostaklanma.
-  YEDİ: Elinde sopayla insanları zorla “demokrat” yapmaya çalışacağına, iki dakika “farklı fikirlere saygı” üzerine düşünsen, kendine çok daha fazla iyilik etmiş olursun.
-  SEKİZ: Sen böyle kaba, böyle hırçın, böyle nadan, böyle hoyrat davrandıkça... “Hayır” oylarının sayısını arttırıyorsun. Aman “Tayyip Abin” duymasın.
-  DOKUZ: Bazen bir “hayırcı”, bin “evetçi”den daha özgürlükçü olabilir... Her gördüğün “Hayırcı”yı, YARSAV’cı falan sanma...

Haberin Devamı

İtiraflarım

-  “Ahtapot esprilerinden fena halde gına” geldi diye yazdım. Fakat şampiyonluk maçını İspanya’nın kazanmasının ardından en az 23 ahtapot esprisi yaptım.
-  Her ne kadar başka bazı havalarda olsam da “yol üstü gözlemecileri”ne bayılıyorum.
-  Hayatta “Hayır” demeyi pek beceremeyen ben, biraz da bunun intikamını almak için referandumda “Hayır” diyeceğim.
-  Köşe yazarlığımda Bridget Jones’un Günlüğü’nden yararlanmışlığım söz konusudur.
-  Galiba ben bir hedonistim.
-  Bazen benim de içimden “Ver kurtul” demek geçiyor.

Bir teşhir aracı olarak röportaj

Anlattıranlara sözüm yok...
Ben daha çok “anlatanlar” ile ilgileniyorum.
Mesela biri “Karım beni aldatıyor” diye anlattı da anlattı.
Bir başkası “Çocuğumun babası çocuk gibidir” diye hâlâ anlatıyor.
Bir diğeri çocuklarının kilo ve psikolojik sorunlarını ballandırıyor.
“Teşhir” dendiğinde...
Hemen aklımıza gazetelerin magazin sayfalarında “Bodrum/Çeşme hattı” başlığıyla yayınlanan fotoğraflar gelmesin.
Bence “sözel teşhir”e dikkat kesilelim.
Çünkü bu, hem yeni bir şey, hem de tehlikeli.

Haberin Devamı

Numan Kurtulmuş artık tam bir liderdir

Liderdir çünkü...
Liderliğin gerektirdiği riski almasını başarmıştır. Üstelik nezaketini ve saygısını hiç bozmadan...
Liderdir çünkü...
İnisiyatifsizliğe kurban gitmeye razı olmamış, kişilik sahibi olduğunu ortaya koyabilmesini başarmıştır.
Liderdir çünkü...
Bir dava adamının peşinden koşmak ile bir davanın peşinden koşmak arasındaki farkı ortaya koyup tercihini yapmıştır.
Liderdir çünkü...
Muhtemel “İşte sen de Hoca’ya ihanet ettin” türünde suçlamalara göğsünü siper etmiş, korkakça, pısırıkça ve ürkekçe bir “hatır işi” yapmamıştır.
Liderdir çünkü...
Sahip olduğu davaya, “Veliahtlık” falan türünden cahiliye âdetlerinin yerleştirilmesine ve kök salmasına karşı durmuştur.
Liderdir çünkü...
“Bizim kız”, “bizim damat”, “bizim damadın amcası”, “bizim oğlan” dayatmalarına zerre kadar prim vermemiştir.
Liderdir çünkü...
Yetkisiz bir kukla olmayı içine sindirememiş, başına gelebilecek her türlü belayı göze almıştır.
* * *
İster Saadet Partisi bölünsün...
İster büyük patırtı kopsun...
İster Erbakan yeni bir parti kurdursun...
İster yeni bir kongreyle parti Kurtulmuş’un elinden alınsın...
Hiç ama hiç fark etmez.
Dünkü Saadet Partisi Kongresi’nden sonra...
Türk siyasetinde artık Numan Kurtulmuş adlı ciddi bir seçenek oluşmuştur.
Dostları sevinebilir, düşmanları ürkebilir.

Haberin Devamı

Aforizma

EĞER bir memlekette zekâya zerre kadar hitap etmeyen ve iğrençliklere prim veren bir mizah anlayışı...
En görkemlisinden yatlarla falan ödüllendiriliyorsa...
O memleketin en azından bir düzey sorunu vardır.

Yazarın Tüm Yazıları