Siz kimi kandırıyorsunuz

REFERANDUMDA “Evet” diyecekmişiz...

Ve böylece 12 Eylül darbecilerinden biraz gecikmiş de olsa şöyle okkalı bir intikam alacakmışız.

Haberin Devamı

Çünkü...
Anayasa değişikliğine “Evet” dersek...
12 Eylül’ü yapanlara yargı yolu açılacakmış.
Bunu söyleyenlere sadece şunu demek isterim:
Siz kimi kandırıyorsunuz?
* * *
Ne yani?
“Evet” dersek...
Marmaris’te mukim Kenan Evren’i Silivri zindanına mı tıkacaksınız?
Yaşı küçülterek idam edilen çocuğun hesabını mı soracaksınız?
Mamak zindanlarında işkence yapanların yakasına mı yapışacaksınız?
Diyarbakır Cezaevi’ni zulmün odağı haline getirenlere “şimdi hesap vakti” mi diyeceksiniz?
Onca sürgünün, onca idamın, onca zulmün sorumlularının peşine mi düşeceksiniz?
Hayır... Hayır...
Bunların hiçbirini yapmayacaksınız.
Çünkü...
“Müruru zaman” devreye girecek...
Yani zamanaşımı...
12 Eylül’ü yapanları köşklerinde ağırlayanların, işin bu “zamanaşımı”na zerre kadar dikkat kesilmediklerini sanacak kadar enayi miyiz biz?
* * *
İşin uzmanına sorulacak:
“Ey uzman! 12 Eylül’le ilgili dokunulmazlığı kaldırırsak Kenan Evren’e dokunulmasına imkan tanımış olur muyuz?”
Uzman yanıtlayacak:
“Hayır, efendim. Dokunulmaz... Müruru zaman söz konusu.”
Ve bu cevap alındıktan sonra da karar verilecek:
“O zaman çıkaralım Anayasa’dan o maddeyi... Hadi hayırlı olsun.”
Bu mudur yani cesur adım?
Bununla mı avlayacaksınız bizi?
* * *
Eğer, “Biz ne yapalım dostum... Zaman aşmış... Bunda bizim ne kabahatimiz var” diyorsanız...
O zaman size “zamanı aşmamış” bir hedeften bahsedeyim:
Eğer darbecilerle hesaplaşmakta samimi iseniz... Hükümetinize “e-muhtıra” veren ve ardından Dolmabahçe’de iki buçuk saat baş başa görüşerek sakinleştirdiğiniz emekli paşa işte orada duruyor...
Üstelik “Muhtıra metnini ben yazdım, var mı diyeceğiniz” diyerek meydan okumalı bir itirafta da bulunmuş durumda...
Buyurun, hadi yapışın yakasına!

Haberin Devamı

Köşe yazarlarına birkaç küçük uyarı

-  BİR: “Kahin Ahtapot Paul” konulu espriler artık baymaya başlamıştır. Lütfen zorlamayalım.
-  İKİ: Anayasa değişikliğinin demokratik bir adım olduğu konusunda ümmetin ittifakı oluşmamıştır. Lütfen oluşmuş gibi yapmayalım.
-  ÜÇ: Köşe yazısında dikkat çekmek için yapılması gereken her şey son 5 yıl içinde yapıldı. Lütfen yaratıcı tekrarlara geçelim.
-  DÖRT: Köşe yazısında hayali kahraman kullanmak 4 yıldır feci demode... Lütfen dikkate alalım.
-  BEŞ: Transfer dedikodusu yayarak maaşa zam kapma taktiğini yiyen kalmadı. Lütfen boşuna denemeyelim.
-  ALTI: Bir köşe yazarının her gün binlerce e-mail alması teknik olarak imkansızdır. Lütfen kasıntılı palavralara tenezzül etmeyelim.
-  YEDİ: Bugüne kadar hiçbir köşe yazısı, dünyayı kurtarmaya neden olmamıştır. Lütfen burnumuzdan kıl aldıralım.

Haberin Devamı

Tatilde ne yapacaklarını bilmeyenler için kılavuz

-  Diyelim ki Kenan / Serdar / Yalın üçlüsüne meftunsunuz ve yine diyelim ki herkesin olduğu yerlerde olduğunuzda kendinizi daha iyi hissediyorsunuz. O halde istikamet: Bodrum ya da Çeşme.
-  Diyelim ki hafif entel magazin yazarlarıyla aynı havayı solumak bünyenize iyi geliyor. Tamam, o zaman sizi Alaçatı’ya alalım.
-  Tatili kendiniz için bir tür irade ve sabır savaşına mı dönüştürmek istiyorsunuz? Çin sınırındaki metafizik boyutu olan, gösterişsiz, konfordan uzak yerleşim merkezleri sizi bekliyor.
-  Şehrin kirinden, pasından, gürültüsünden, maddiyatçılığından falan arınmak... Hedefiniz bu. Aşırı laikseniz bir “Hint babası”nın dizinin dibine oturmak üzere Hindistan’a, aşırı dinci iseniz hikmet sohbetleri için İsfahan’a gitmelisiniz.
-  Felsefeye yatkın olduğunuz için mavracı arkadaşlarınız size sık sık “Felsefe yapma birader” diye takılıyor mu? O zaman Kuzey Ege ve özellikle de Assos sizin için biçilmiş kaftan.
-  “Homeros’un hastası, mitolojinin pastasıyım” mı diyorsunuz? Bozcaada sizi bekler.
-  Tatil sloganınız “Hem yakın olsun, hem de gözden ırak” mı? Yunan Adaları ne güne duruyor? Girit, Rodos ve diğerleri...
-  Kiralık arabayla bağların içinden geçeyim, gotik köyler çıksın karşıma havasındaysanız... Bir zahmet Toscana Vadisi’ne...
-  Balayı ya da balayı benzeri durumlar mı söz konusu? Şeysel Adaları... Ama durmaksızın yağan yağmuru hesaba katmalısınız.
-  Kürt sorunu üzerine kafa yoran aşırı politik bir şahsiyetseniz... Bu yaz şöyle dört dörtlük bir Diyarbakır, Mardin turu sizi bekliyor.
-  Paranız az ama arabayla o şehirden bu şehre gitmeye de hevesliniz. Uzun bir Karadeniz gezisine ne dersiniz?
-  “Eksantrik yerler görmek istiyorum ama yurtdışına çıkmaya da üşeniyorum” diyenlerdenseniz: Kapadokya...
-  Kolonyal heveslerinizi tatmin edecek bir gezi mi istiyorsunuz? Şam’a gidin... Fazlasıyla mutmain olarak dönersiniz.
-  Londra, Paris, Amsterdam’dan bıktınız... Değişiklik yapıp Doğu’ya gitmek istiyorsunuz ama eğlenceden de geri kalmak istemiyorsunuz... O zaman sizi Beyrut’a alalım.
-  Rumların propagandalarının etkisi altında kalarak KKTC’ye gitmekten vazgeçen Jennifer Lopez’e fena halde öfkelendiniz mi? O halde tatilinizi hem “anti-Jennifer” bir tutuma, hem de ulusalcı bir başkaldırıya dönüştürmek sizin elinizde... Girne ve Lefkoşa boynu bükük bekliyor.

Yazarın Tüm Yazıları