Kılıçdaroğlu türban ve inandırıcılık sorunu

RADİKAL’in geçenlerde attığı “CHP lideri Kılıçdaroğlu açıkladı: Kızlar üniversiteye türbanla gidecek” manşeti büyük bir gürültü kopardı.

Kılıçdaroğlu, ertesi günü “Ben böyle bir ifade kullanmadım” açıklamasını yapınca, “Dedi-Hayır demedi” tartışması ve bu arada Kılıçdaroğlu’nun sözünün arkasında durmadığı eleştirileri ortalığı kapladı.
Peki gerçekte ne demişti Kılıçdaroğlu?
ENDİŞELENMEYİN, HERKES OKUYABİLECEK
En iyisi Radikal’de çıkan mülakatın soru ve yanıtlarına göz gezdirmek.
Soruyor Radikal muhabiri: “İktidar olursanız, başörtülü kızların üniversiteye gidebilmesi için bir şey yapacak mısınız?”
Yanıtlıyor Kılıçdaroğlu: “O sorunu biz çözeriz ve çözmeye kararlıyız.”
“Nasıl çözeceksiniz?” diye soruyor muhabir. CHP lideri yanıtlıyor: “Onu bize bıraksınlar. Terörü de çözeceğiz, türban sorununu da çözeceğiz.”
Radikal temsilcisi iyice sıkıştırıyor: “Türbanlı kızlar üniversiteye gidebilecekler mi?” Kılıçdaroğlu’nun yanıtı: “Toplumsal desteği sağlayacağız. Herkesin okumasına olanak sağlayacağız. Kimsenin endişesi olmasın. Biz bu sorunu çözeceğiz.”
ASLINDA AYNI ANLAM ÇIKIYOR
Metne baktığınızda, doğru, gerçekten de Kılıçdaroğlu’nun ağzından “Kızlar üniversiteye türbanla gidecek” diye bir ifade çıkmamış. Bu, gazetenin yorumu.
Buna karşılık soru-yanıtları okuyan bir kişinin buradan çıkaracağı mantıksal sonuç gazetenin manşetinden çok da farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun çözümü kızların başlarını açmasında görmediği aşikâr.
Kılıçdaroğlu’nun sözlerinden şunu anlıyoruz: Kendisi, A) Türbanlı kızların durumunu bir sorun olarak kabul ediyor, B) Bu sorunun bugünkü gibi devamını arzulamıyor ve C) Sorunun çözümü için kuvvetli bir taahhütte bulunuyor.
CHP liderinin açıklamasındaki önemli bir eksiklik, çözümün esas alacağı somut mekanizmayı anlatmaması, “Toplumsal desteği sağlayacağız” diyerek, sorunu türban konusundaki bölünmeyi aşarak mutabakat yoluyla çözeceğini belirtmesidir.
Kılıçdaroğlu’nun yaptığı ikinci açıklamada “Danıştay’ın, AİHM’nin ve Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda yerleşmiş kararları bulunduğuna” atıf yapması da önemli. Bu hatırlatmayla, söz konusu yargı kararları yürürlükte kaldığı sürece çözüm bulunmasının zaten imkânsız olduğunu hissettiriyor CHP lideri.
Kılıçdaroğlu, ikinci açıklamasında “türbanın siyasi malzeme yapılmamasını” istiyor, “sorunu tüm siyasi partilerle toplumsal uzlaşmanın sağlanması halinde çözebileceğini” belirtiyor.
CHP’NİN ÇIKARMASI GEREKEN DERS
Kılıçdaroğlu’nun ağzından tam öyle çıkmamış bir sözden dolayı eleştiri yöneltmek haksızlık olarak görülebilir. Ancak bu olay yine de CHP açısından yeni dönem için bugünden önlemi alınması gereken önemli bir potansiyel soruna işaret ediyor.
Yaşadığı türban kazası, Kılıçdaroğlu’na, liderliğinin başlangıç döneminde kritik meselelerde kendini daha iyi ifade etmesi, toplumun karşısına koordinatları daha iyi belirlenmiş net açıklamalarla çıkmasının isabetli olacağını göstermiş olmalıdır.
Son tahlilde toplum bir lider hakkında kanaatini oluştururken, öncelikle o liderin tutumunda berraklık arıyor. Bir liderin en önemli sermayesi inandırıcılığı. Yalpaladığı gibi algılamaların ortaya çıkması, liderin inandırıcılığını gölgeleyerek ona tahmin etmediği ölçülerde zarar verebiliyor.
Kılıçdaroğlu ile ilgili benzer bir tartışma CHP’li Onur Öymen’in Dersim’le ilgili sözlerinden sonra da yaşanmıştı. Öymen’in Dersim olaylarıyla PKK terörü arasında paralellik kuran açıklamasına Kılıçdaroğlu “Dersim’de yaşanan insanlık dramıdır. Öymen bu tepkilerin gereğini yerine getirmelidir” diye tepki göstermiş, ardından bu sözlerinden geri adım atmıştı.
Bu arada CHP’nin tutucu kesimlerden gelen ve türban konusunun parti meclisinde tartışılmadığı yolundaki eleştirilerin de Kılıçdaroğlu’nun manevra sahasını daraltmayı amaçladığı anlaşılıyor. Ancak bu çıkışı yapan milletvekillerinin önceki dönemde hangi konuların parti meclisine getirilmesini talep ettikleri de ayrı bir yazı konusudur.
Ne kadar dirençle karşılaşacak olursa olsun, Kılıçdaroğlu’ndan beklenen, yalpalamayan, net tutumlar geliştirmesi ve sözlerinin arkasında durmasıdır.
Yazarın Tüm Yazıları