Madımak Oteli’nin ne olacağı sorusu ortada

BUNDAN tam 17 yıl önce bugün, tekbir sesleri eşliğinde 35 insanın bir güruh tarafından diri diri yakılarak öldürüldüğü Madımak katliamı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük utanç sayfalarından biridir.

Bir bu kadar utanç verici olan, bu katliamdan sonra insanların yakıldığı bu binanın yeniden otel olarak düzenlenip faaliyetine devam etmesidir. Geçen yıl Kültür Bakanlığı’nın müdahalesine dek, giriş katında da bir kebapçı dükkânı servis vermekteydi bu otelde.
O binada yakılan insanların hatıralarına yapılagelen bu saygısızlık 1993’ten bu yana işbaşına gelmiş bütün hükümetlerin ortak ayıbıdır.
KAMULAŞTIRMA İŞLEMİ BAŞLADI
İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti, Türkiye’yi bu ayıptan kurtarmak üzere önemli bir ardım atarak geçen ay Madımak Oteli’nin kamulaştırma sürecini hukuken başlatmıştır.
Maliye Bakanlığı’nın İçişleri Bakanlığı bütçesine 4.5 milyon lira tutarındaki kamulaştırma ödeneğini transfer etmesiyle ilk aşama geride kalmıştır. Mülk sahibinin kamulaştırma bedeline itirazının yargıda yol açacağı hukuki süreçler binanın Sivas İl Özel İdaresi’ne devrinde kısa bir gecikmeye yol açabilir. Mahkeme itirazı ekim ayında görüşecek.
Kamulaştırmanın geride kalmasıyla birlikte şimdi daha büyük bir soru karşımıza çıkıyor. Bina devletin eline geçtiğine göre yeni dönemde nasıl düzenlenecek? Sivas katliamında ölenlerin anısını yaşatmak üzere Alevi kuruluşların ve ailelerin taleplerine uygun bir şekilde müze ya da anıt yapılması yoluna mı gidilecek? Yoksa başka bir düzenleme mi geçerli olacak?
İşte bu soru yöneltildiğinde işler biraz çatallaşıyor.
BAKAN ÇELİK: KÜTÜPHANE OLACAK
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, “Adına ister vicdan müzesi deyin, ister anısal düzenleme, mutlaka bu tür olayların bir kez daha yaşanmaması konusunda bir amaca yönelen bir düzenleme yapılacak. İyi bir yoldayız” diyor.
Hükümetin Alevi Çalıştayları sürecini koordine eden Devlet Bakanı Faruk Çelik ise biraz daha farklı bir ton yansıtıyor. Çelik, geçenlerde Vatan’dan Deniz Güçer’e verdiği mülakatta, “Binanın il halk kütüphanesi olması ama birinci katta bir anı evi yapılması kararlaştırıldı. Hayatını kaybedenlerin isimleri, resimleriyle Hacı Bektaş Veli’lerin ifadeleriyle donatılması kabul edildi” diye konuşuyor.
İlk tuhaflık burada başlıyor. Bakan “Kabul edildi” diyor ama bu kabulün dayandığı mutabakatın içinde katliamda ölenlerin aileleri ve Türkiye’nin önde gelen Alevi kuruluşları yok.
Çelik’in Sivas’ta 27 Şubat tarihinde kentteki sivil toplum kuruluşlarıyla Madımak konusunda yaptığı toplantıda “Kütüphane olsun” tezini kabul edenler, Sivas’ın Alevi kesim dışında kalan sivil toplum kuruluşlarıydı. Toplantıda hazır bulunan Sivas’taki Alevi kuruluşları, Madımak alanının müze ya da anıt olması formülünde ısrar etmişlerdi.
Bakan Çelik, “ailelerin genelinin binanın müze olmasını istediklerini” inkâr etmiyor ama bunun neden olamayacağını da şöyle anlatıyor: “Bir anı bölümü olacak fakat bu acı olayın toplumsal gerilime dönüştürülmesine hizmet eder şekilde ele alınması doğru değil.”
Bu noktaya nasıl gelindiğini anlamak için biraz gerilere gidelim. Faruk Çelik’in koordine ettiği ve toplam 7 etap yapılan Alevi Çalıştayları dizisinin en önemli gündem maddelerinden biri “Madımak Oteli’nin Düzenlenmesi” başlığıydı. 3-4 Haziran 2009 tarihinde yapılan birinci çalıştaya katılan Alevi kuruluşlarının büyük bir bölümü, ortak görüş olarak burada müze yapılması talebini iletmişti.
CEM VAKFI: ANIT OLSUN DİYE MUTABAKATA VARMIŞTIK
Çalıştay sürecin finali olan 7’nci etaba gelindiğinde, Alevi kuruluşlarının önemli bir bölümü başta Alevi Bektaşi Federasyonu olmak üzere sürecin şekline ve içeriğine ilişkin itirazlarını belirterek, 27-30 Ocak tarihlerindeki Kızılcahamam toplantısına katılmadı. Buna karşılık Cem Vakfı 7’nci etapta da hazır bulundu.
Cem Vakfı’nın Başkanı Prof. İzzettin Doğan’ın anlattığına göre, Kızılcahamam’da yapılan son çalıştayda Madımak konusunda “ittifakla” bir karar alındı. Prof. Doğan bu kararı şöyle anlatıyor:
“Bu karara göre otel yıkılıp, burada düzenlenecek bahçe içinde kin ve nefreti değil Alevi inancına uygun bir şekilde sevgi, barış ve affetmeyi temsil eden bir anıt yükselecekti. Sayın Bakan da dahil olmak üzere çalıştayda bulunan herkes buna mutabakatını bildirdi. Ama hükümet sonradan ‘Sivas halkına da soralım’ gibi bir yaklaşıma girdi ve konu çözümsüzlüğe itildi.”
Prof. Doğan, ayrıca çalıştay sürecinin sonunda yayımlanan ön çalışma raporunda Madımak konusunda yer verilen ifadelerin Kızılcahamam toplantısında alınan kararın dışına çıktığını belirterek, “Bu metin bizim mutabakatımıza uygun değil. Tek taraflı bir şekilde yazmışlar, zabıtlara sadık kalmamışlar. Madem böyle yapacaklardı bizi orada üç gün niye tuttular? Ya yaklaşan seçimler nedeniyle böyle davranıyorlar ya da cesaretleri yok, tabanlarından gelecek tepkilerden çekiniyorlar. Ben artık olayın ciddiyetine inanmıyorum” dedi.
ALEVİ BEKTAŞİ FEDERASYONU: MÜZE OLMALI
Son aşamasına kadar çalıştay sürecinin içinde yer alan Cem Vakfı, hükümetin açıkladığı formüle tepki gösterirken; ilk çalıştaya katılıp sonradan protesto edip süreçten çekilen Alevi Bektaşi Federasyonu’nun Başkanı Ali Balkız da hükümetin “ipe un serdiğini” belirtiyor.
Balkız’ın temsil ettiği Alevi kesiminin beklentisi de Madımak otelinin bir “utanç müzesi” olarak düzenlenmesi:
“İnsanlığa karşı yapılmış bu katliamı unutmamak, unutturmamak gerekir. Madımak Oteli bu amaçla bir ibret müzesi olarak düzenlenmelidir. Ama hükümetin açıklamalarından, bizim anladığımız anlamda bir müze olmayacağı anlaşılıyor. Oranın nasıl donatılacağına saldırıda mensupları hedef alınan federasyonumuz bünyesindeki Pir Sultan Abdal Derneği ve katledilen vatandaşlarımızın görüşleri alınarak karar verilmelidir. Ortaya çıkan sonuç, çalıştayın ilk toplantısında iletilmiş olan Alevi taleplerini karşılamaktan çok uzaktır. Ailelerin ve derneğin istediği gibi düzenlenmediği takdirde, biz o kütüphaneye girmeyiz, kaybettiğimiz insanlarımızın eşyalarını ve fotoğraflarını da vermeyiz.”
Görüleceği gibi, Kürt açılımından sonra bu kez de Alevi açılımı, Aleviler için muazzam hassasiyet taşıyan bir meselede ciddi bir şekilde kilitlenmiş gözüküyor.
Bakan Çelik’in temsil ettiği hükümet tutumuyla Türkiye’deki Alevi vatandaşlarımızın beklentileri arasında büyük bir uçurum var.
Yazarın Tüm Yazıları