Süheyl Batum’a neden soğuğum

ŞUNDAN dolayı:

9 sene evveldi.

Haberin Devamı

Zamanın muktedirleri, zamanın mağduru Tayyip Erdoğan’a kan kusturuyorlardı.
“Seçime giremezsin” diyorlardı...
“Girsen de seçilemezsin” diyorlardı...
“Seçilsen de milletvekili olamazsın” diyorlardı...
“Olsan da başbakan olamazsın” diyorlardı...
Hatta “Sen muhtar bile olamazsın” diyorlardı...
Diyorlardı da diyorlardı yani...
İşte o dönemlerde...
Büyük hukukçumuz Süheyl Batum Bey, bulduğu her fırsatta, aktığı her mecrada...
Elindeki “kara kaplı, asık suratlı yasa kitabı”nı hayli neşeli bir edayla sallıyor ve “Olamaz... Olamaz...” diye haykırıyordu.
Gerekçesi ise basitti:
“Kitapta yeri yok.”
Ardından da gayet açıkgöz bir şekilde kendisini temize çıkarıyordu:
“Olsa dükkân Tayyip Bey’in... Ama maalesef kitapta yeri yok... Ha ha ha...”
* * *
Ama... Fakat... Lakin...
Nedense...
Bu “çağdaş”, bu “demokrat”, bu “ilke abidesi” hukuk adamımız...
O günlerde bir kez olsun...
“Yasa demek hukuk demek değildir” diye bir cümle kurmamıştı...
Ya da...
“Tayyip Erdoğan’ın fikirlerine karşıyım ama onun özgürce siyaset yapmasının önü kesilemez... Bu yasalar demokratik değildir...” falan dememişti.
İşi gücü “ön kesme”ye kendilerini adamış muktedirlere, hukuki mesnet üretmekti.
* * *
Ne yalan söyleyeyim:
O gün bugündür kendisine karşı hep bir mesafe koymuşumdur.
Ve yine ne yalan söyleyeyim?
Şu ana kadar kendisinden, koyduğum mesafeyi daraltmamı sağlayacak tarzda bir cümle işitemedim.
Üçüncü kişilere duyurulur.

Haberin Devamı

Tayyip Erdoğan köşe yazarlarına özeniyor

TAYYİP Erdoğan yine köşe yazarlarına patlamış:
“Köşe yazarları her şeyi söyleyecek kadar cesur... Ama bu ülkenin başbakanı, iktidar partisinin genel başkanı bunu seyredecek kadar ‘sünepe’ öyle mi?”
Ardından da “Yok öyle yağma...” manasına gelen cümleler etmiş.
¡¡¡
Artık şundan eminim:
Başbakan Erdoğan, başbakanlık görevini yaparken, bir “köşe yazarı cengâverliği” içinde olmak istiyor.
- Mesela: En son söylenmesi gerekeni en önce söylüyor.
- Mesela: Hamle planı yapmıyor, bodoslama gidiyor.
- Mesela: Lafın gideceği yeri düşünmek yerine, lafı oturtmaya bayılıyor.
- Mesela: Dış politikayı da polemiklerle yürüteceğine inanıyor.
- Mesela: Bazı ülkeleri ayar manyağı yapmaktan hiç çekinmiyor.
Ama yanıldığı bir nokta var:
Eğer başbakanlık yaparken, köşe yazarlığı kurallarını işletirse...
Yani...
“Sırtında dağ gibi yumurta küfesi bulunan” Başbakan, “sırtında bir adet bile yumurta küfesi bulunmayan” köşe yazarları gibi davranırsa...
Allah göstermesin: Badeler dökülür, camlar şikest olur... Sonra da kimse durumu toparlayamaz.

Haberin Devamı

Yoran şeyler

*  Sürekli yanlış anlaşılmaktan korkarak yaşamak...
*  Bütün gazeteleri okumak zorunda olmak...
*  Dadanmacı ve obsesif bir kişiliğe sahip olmak...
*  Her gece “Nereye gitsem” diye plan yapma gereğini hissetmek...
*  Yalnız kalamamak...
*  Karşılarındakinin zekâlarını küçümseyen kişilerle sohbet etmek zorunda kalmak...

Bir Nahide gecesinde anladığım sekiz şey

*  BİR: Seda Sayan’ın gazetelerde haber olmak için esaslı kolpalar çeviren biri olduğunu anladım.
*  İKİ: Onur Şan’ın efendiliğinin, hiç de öyle yapmacık bir efendilik olmadığını anladım...
*  ÜÇ: “Fatih Ürek’in sahnesi iyi” denilirken neyin kastedildiğini anladım.
*  DÖRT: Seda’yı övgü yağmuruna tutmasına bakarak Kibariye’nin kimin gönlünü hoş etmesi gerektiğini bilecek kadar “uyanık” olduğunu anladım.
*  BEŞ: Ercan Saatçi’nin müzik dünyasında hâlâ bir ağırlığı olduğunu anladım.
*  ALTI: Popüler figürlerin, bir mekâna giderken yanlarına mutlaka “ünsüz tipler”den seçilmiş “yancılar” almaları gerektiğini anladım.
*  YEDİ: Aralarında her türlü ihtilafın kol gezdiği magazin şöhretlerinin tek ortak noktasının İzzet Çapa sevgisi olduğunu anladım.
*  SEKİZ: Demet Sağıroğlu’nun şu âlemin görüp göreceği en mütevazı sanatçı olduğunu anladım.

Haberin Devamı

Ne yapsın Köşk’ü

DÜŞÜNÜN:
Bir Abdullah Gül’ün Çankaya’daki unutuluşuna ve dikkatlerden kaçışına bakıyor, bir de kendisinin yeri göğü inletişine...
Hiç böyle bir durumda...
Başbakan Erdoğan, başbakanlıktan vazgeçip Çankaya’ya çıkmaya heveslenir mi?
Yalın gerçek şudur:
Başbakanlık kral iş, Cumhurbaşkanlığı etkisiz iştir.
Erdoğan, “kral iş”i bırakıp, “etkisiz iş”e yönelmez.
Tabii eğer...
Koşullar kendisini Çankaya’ya çıkmaya zorlamazsa...
Yani...
Erdoğan Cumhurbaşkanlığı’na aday olursa...
Bilin ki zorunluluktan aday olacak, bayıldığından değil...

Yazarın Tüm Yazıları