Askerden taktik baskın

Hükümet, paketle ilgili bir başka hayal kırıklığını da bürokratların tutumu üzerine yaşadı.

Çarşamba günü yapılan MGK toplantısında paketin asker üyeler tarafından gündem dışı olarak masaya getirildiği biliniyor.

Askerin bu taktiğe başvurabileceği ne hükümet ne de bürokratlar tarafından öngörüldüğü anlaşılıyor.

Onlar, resmi gündemle sınırlı kalınacağını sanıyorlardı.

Katılım Ortaklığı Belgesi gündeme geldiğinde de yanıldıklarını gördüler.

Üstelik, her zamanki gibi, paketle ilgili olarak da son derece donanımlı bir askeri kanat vardı toplantıda.

Paketin birinci derece sahibi olan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül toplantıda bulunmadığı için savunma, ağırlıklı olarak, Adalet Bakanı Cemil Çiçek üzerinde kaldı.

Çiçek, hem bir hukukçu, hem de bir siyasi olarak görüşlerini aktardı.

BÜROKRATLARDAN GÜÇSÜZ ÇIKIŞ

Ama gelen bazı teknik sorular vardı ki, bunların da bürokratlar tarafından yanıtlanması gerekiyordu.

Oysa bürokratlar, anadilde yayın konusunda AB ülkelerindeki uygulamalarla ilgili soru başta olmak üzere teknik içerikli soruları yanıtlarken pek de güçlü bir performans sergilemediler.

Kullandıkları dil, fazlaca diplomatik ve güçsüz bulundu.

Oysa hükümet kanadı, bürokratların net ve inandırıcı bir tutum almasını bekliyordu.

Bürokratların cılız savunması Çiçek'in dikkatini çekti. ‘‘Paketi hazırlayan arkadaşlar burada değil’’ diyerek geçiştirme yoluna gitti.

Çiçek, paketin AB Genel Sekreterliği ve Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi tarafından hazırlandığını ima ediyordu. Oysa toplantıda, üst düzey Dışişleri bürokratları hazırdı ve söz de onlara düşüyordu.

Hükümet çevrelerinde bürokratların bu tutumu kafa karıştırıyor. Abdullah Gül'ün toplantıya katılamaması bürokratların tavrı için bir etken sayılıyor; ancak ‘‘cesaretsizlik’’ ve ‘‘korku’’ sözcükleri de kendilerine yakıştırılmıyor değil.

TUTUMLAR NETLEŞİYOR

Toplantıda olan biten Abdullah Gül'ün de kafası karıştırmış olmalı.

Çünkü Gül, bürokratlara bu paketle ilgili her riski almaya hazır olduğunu söylemişti. MGK sonrasında yaptığı açıklamalarda da paketin Türkiye için prestij haline geldiğini belirterek tutumunu teyit etmişti.

Paketle ilgili olarak hemen hemen her kesim de tutumunu netleştirmişti.

Asker, Türkiye'nin AB'ye kendi kuralları ve kendi hassasiyetleri ile girmesinden yana olduğundan pakete itirazlarda bulunuyor.

Hükümet ise konuyu Meclis'e getirmek istiyor. Ama bir gecikmenin olduğu ve her geçen günün iktidara güç kaybettirdiği gözden kaçmıyor.

CHP, apartmanlarda ibadet yeri açılması dışında, paketin arkasında.

Cumhurbaşkanı'nın tavrı aynı noktada.

Sivil toplum örgütleri paketin bir an önce çıkmasını istiyor.

İşte bu noktada bürokrasiden de her zeminde daha net tavır bekleniyor.

Ama son söz de, son karar da hükümetin.

Paketin akıbeti de bürokrasiden değil, hükümetten sorulacak.