Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Deniz Bey heyecanlandırdı

DIŞARIDAN bakıldığında İsrail’in insanlık dışı saldırısından en fazla, iktidar çevrelerinin rahatsız olması gerekir; ama çok ilginçtir, pek de öyle denemez.

AKP’li önemli bazı yöneticilere göre dahi, saldırı, Başbakan Tayyip Erdoğan’a, İsrail’e daha da sert bir “One minute” çekme fırsatı yarattı.
Böylece, tek bir olay, hem Kemal Kılıçdaroğlu rüzgârını durdurdu hem de Başbakan’ın arkasına yeni bir rüzgâr ekledi.
Kabul etmeli, İsrail’in saldırısı iç politikaya etki edecek; o nedenle işin dış politika boyutunu yazan çizen nasılsa çok, biz biraz iç yansımaya bakalım.
İç politikaya, daha açıkçası oy üzerine etkiyi görmemiz biraz zaman alacak; ancak “One minute” sürecinden farklı bir dönemden geçildiğini unutmamalı.
TAKİP MEYDANLARDA OLACAK
Artık Başbakan’ın karşısında taze bir isim, Kemal Kılıçdaroğlu var.
Dün konuştuğum Kılıçdaroğlu, büyüklüğü nedeniyle sorunun iç politikaya etkisini kabul ediyor; ancak oy üzerindeki etkinin geçici olacağı kanısında.
Başından beri İsrail’i kendisinin de en sert şekilde eleştirdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın grup konuşmasını ise biraz hayal kırıcı bulmuş.
“Doğrusu, daha fazla çözüme yönelik sözler edeceğini düşünüyordum” diyen Kılıçdaroğlu, bunu göremediğini belirterek şöyle devam etti: “Ortada somut bir sonuç yok. BM Güvenlik Konseyi’nin açıklaması yeterli değil. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, uluslararası standartlara uygun soruşturma istedi, doğru da. Ben de Lübnan’da Harriri suikastı sonrası uygulanan yöntemin izlenmesini istedim. Bu yönde tek işaret yok. Başka ülkelerin yurttaşları da katledildi. Aktif dış politika bu ülkeleri de harekete geçirmektir. Bu da sağlanamadı, yalnız kaldık. Tek başarı; yaralıları kendi uçaklarıyla göndermek isteyen İsrail’e, ‘Kendimiz alırız’ resti çekmek oldu.”
Kılıçdaroğlu, İsrail’in yaptıklarının yanına kâr kalmamasını istiyor, bunun için de edilen sözlerin somut sonuçlarının alınmasını bekliyor.
“Söylenen her sözün takipçisiyim. Yapılmadığı takdirde meydanları dolaşıp halka anlatacağım. Bu, onuru kırılmış Türkiye’ye karşı görevimdir” diyerek iktidara, “Beklentini tersine çeviririm” mesajı iletmiş oluyor.
OYA ETKİ EDECEK ASIL UNSUR
Seçimlere daha bir yıl var, bu arada çok şey gelir geçer; ama AKP, İsrail’den çok CHP’deki iç gelişmeleri izlese daha yerinde olur gibi.
Deniz Baykal’ın Önder Sav’ın, Gürsel Tekin’in alacağı pozisyonlar önemli. Baykal, ilk grup toplantısında Kılıçdaroğlu’nu yalnız bırakmadı, karşısına oturdu; ya, “Sade milletvekili olarak yerimi aldım” demek istedi ya da, “Her konuşmanı, her hareketini burnunun dibinden izleyeceğim” mesajı verdi.
Kılıçdaroğlu’na, Baykal’ın gruba gelmesini de sordum, “Dinleyiciler arasında Deniz Bey’in de olması beni heyecanlandırdı” demekle yetindi. Ancak Baykal gibi, Kılıçdaroğlu’nu çok iyi tanıyan bir kurt politikacı, karşıdaki oturuşunun, “Kılıçdaroğlu’nu psikolojik olarak etkilediğini; kendisi kadar hitabeti güçlü olmadığından, ister istemez ‘Acaba bir sorun çıkar mı, yanlışım olur mu’ kaygısına düşürdüğünü” öngörmüş olmalıdır.
O nedenle bakalım Baykal, aklından hiç çıkarmadığı koltuğunu geri alma kavgasına mı girişecek, yoksa seçime kadar bekleme sabrı mı gösterecek?
Şu anda Baykal’ın şanslı olduğunu söylemek zor; ama Sav eski alışkanlıkları sürdürür, Tekin de bayrak açarsa işte o zaman AKP’nin, “Bunlar birbiri ile kavgadan başka bir şey bilmez” kozunu kullanma hakkı doğar.
Seçim üzerinde asıl etkiyi bu gelişmelerin yapacağına inanıyorum.
Yazarın Tüm Yazıları