Paşa, görüş sorulmadan harekete geçti

Org. Kılınç'ın çekincelerini belirten yazıyı, paketle ilgili olarak görüşü sorulduğu için hazırlamadığı, bir başka deyişle bu girişimi büyük ölçüde kendi inisiyatifiyle gerçekleştirdiği anlaşılıyor. Böylesi durumlarda MGK Genel Sekreterliği'nin görüşünün sorulmasını zorunlu kılan veya Genel Sekreter'in çekincelerini ortaya koymasını engelleyen bir yasal düzenleme de yok. Aksine, MGK Yasası'nın, başbakan adına yetki kullanan Genel Sekreter'e, önüne gelen konularda ‘‘görev çıkarma’’ hakkı verdiği biliniyor.

Bu durumda Org. Kılınç'ın da bu hassasiyetle hareket ederek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a görüşünü sunduğu sonucu çıkıyor.

Erdoğan, görüşe katılmış olsaydı, Org. Kılınç'ın yazısını ‘‘gereği yapılmak üzere’’ ilgili kurumlara gönderirdi.

Başbakan bunu yapmamış, yazıyı paketin sahipleri olan Adalet ve Dışişleri Bakanlıkları'na, ‘‘bilgi için’’ göndermiştir.

Yani Erdoğan daha işin başında, paketin Org. Kılınç'ın çekincelerine paralel düzenlenmesi yönünde bir işaret vermemiştir.

ERDOĞAN'IN TARİH SEÇİMİ

Bunun da ötesinde Başbakan'ın Org. Kılınç'ın yazısını bir süre beklettiği görülüyor.

Org. Kılınç'ın yazısının Başbakanlığa geliş tarihi 25 Nisan Cuma.

Adalet ve Dışişleri Bakanlıkları'na intikal tarihi ise 12 Mayıs Pazartesi.

Erdoğan'ın yazıyı iki bakanlığa, Avrupa Günü olarak kutlanan 9 Mayıs Cuma'dan sonraki ilk iş günü, 12 Mayıs Pazartesi göndermesi dikkat çekici.

Bu tarih çakışması sadece bir raslantıdan kaynaklanmış olabilir.

Ancak, özellikle AB'yi destekleyen çevreler, ‘‘Hükümet, AB'ye askeri dengelemek amacıyla asılıyor’’ izleniminin yaratılmasından sıkıntı duyuyor.

Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün Org. Kılınç'ın yazısıyla ilgili bir soruyu yanıtlarken, ‘‘Gizli yazışmalar nasıl gazete sayfalarında yer alıyor; hayretle karşılıyorum’’ demesi bu çerçevede manidar bulunuyor.

Biz de haberi yazan kişi olarak şunu belirtmeliyiz ki; Gül, haberin kaynağının askeri kanat olduğunu ima ediyorsa, ortada hem yanlış bir bilgi hem de gereksiz ve bir o kadar da haksız değerlendirme var demektir.

7’NCİ PAKETE DE START

Oysa AB'yi destekleyen çevreler, hükümetten böylesi çıkışlar yerine, AB konusundaki samimiyeti sürdürmesini bekliyorlar. Hükümetin kendisinin ‘‘2 yıl değil, 2 ay var’’ anlayışı ile hareket edileceğini, CHP lideri Deniz Baykal'ın da AB düzenlemelerine destek vereceğini açıkladığı bir süreçte yanlış izlenim yaratılmasından kaçınılmasını istiyorlar. Aksine, bu çevrelerin, hükümetten başka beklentileri söz konusu.

Yazımı bitmek üzere olan Ulusal Program'ın, AB'ye verilecek son taahhüt biçiminde kaleme almasını arzuluyorlar.

Bu amaçla, Katılım Ortaklığı Belgesi'nde yer almadığı halde, ilerki dönemlerde Türkiye'nin önüne çıkabilecek bazı konuların bugünden çözüme kavuşturulmasının yararına dikkat çekiyorlar. 6'ncı Uyum Paketi'nde, töre cinayetlerinde indirimi kaldıran düzenlemenin yer almasını da bunun olumlu bir işareti olarak görüyorlar. Anlaşılan hükümet de onları sevindirmeye devam edecek gibi...

Çünkü, 6'ncı paketin hemen ardından 7'ncisi için start verildi bile.