Ahh bir yetkim olsa

ŞU anda elimde yetki olsa, ‘‘Yukarıdaki üç takımın sıralamasını yap’’ deseler. Oynadıkları futbol ve istikrar sürelerine bakarak, ‘‘Birinci Beşiktaş, ikinci Gençlerbirliği, üçüncü ise Galatasaray’’ derim.

Ama Gençlerbirliği ile Galatasaray arasındaki fark, takım olarak Başkent takımı lehine olmasına rağmen, basın, seyirci ve hakem olarak Galatasaray lehine gitti.

Beşiktaş'ın başarısı yalnız sahada değil. Takriben 10-12 milyon dolar borçları var. Bu takımın artık iskeleti de belli oldu. Eksik yerleri de belli. Yapacakları makul transferlerle daha iyi olma şansları fazla. Maaşlar, primler tıkır tıkır ödeniyor.

Galatasaray'a dönün... Takriben 100 milyon dolar borç var. Dolar bazında banka faizleri her sene katlanarak ve artarak devam edecek. Bu takımla Şampiyonlar Ligi'ne girerseniz ne olur? Tabii ki hüsran. Peki bu takımın sezon başından beri bir sistemi, bütün maçlarda oynayan kaç futbolcusu var. Gözünüz kapalı sarı kırmızılı takımın maça çıkacak kadrosunu sayabilir misiniz?

Dönün Fenerbahçe'ye... Orada bir onbir gitti, diğer onbir kaldı. Takımın ne başı belli, ne de arkası... Meyva salatası gibi. Üzerine biraz krem şanti döküp yiyeceksin. Ama onda bile lezzet vermez.

Ümit Davala da sebze meyve işinden anlıyor herhalde. Çok önceleri söylediği cümle, son derece net bir biçimde sezon sonunda görüntülendi. ‘‘Fener'den cacık olmaz’’ demişti.... Üzerine nane de koysan, zeytinyağı da döksen, içine biraz Hıncal da karıştırsan, vallahi de gene yenmez, billahi de gene yenmez.

5-6 aydır, futbolcular para alamıyorlar. Veya bazı futbolculara ödeme yapılıyor, diğerlerine yapılmıyor. Borcu bilen yok. Aziz Yıldırım'ın dayısı ‘‘Siliyorum’’ derse silebilirler.

Bakın Gençlerbirliği'ne... Tesisleri Avrupa'daki 6 yıldızlı bir otele eşdeğer. Maaşlar, primler, ayın birinde bankaya otomatik yatar. Kasada 20 milyon dolar para var. Haa, unutmadan söyleyeyim. Gençlerbirliği ve Beşiktaş yöneticileri aptallar. Çünkü onlar vergi borçlarını zamanında devlete ödemiş. Akıllı olan ve ödemeyenler, başbakan ve bakanların kapısını aşındırıyor. Eee, ne de olsa onlar akıllılar.


Takım silahşörü


MANAV İsmet efendiye soruyorsun... İşte Hıncal ile aramızdaki fark bu. Ben bizzat uygulamalarını yapmışım. Şu anda da portakal, limon bahçem var. Yani üreticiyim. İhtisas dalıyla ilgili bir yazı yazacaksam, hiç ukalalık yapmam. Zaten bilirim öyle yazarım.

Topa vuruş tekniği nedir desem, bilemezsin. Bir defans oyuncusuyla hücum oyuncusunun hava topuna çıkma farklıları ne olur desem, bilemezsin. Futbolcu antrenman sahasını ve soyunma odasını bilemezsin. Yönetici, futbolcu münasebetini bilemezsin. Futbolcu antrenmanı ile hakem antrenmanı arasındaki farkı bilemezsin. Hakem soyunma odasını bilemezsin. Bilemezsin oğlu bilemezsin. Ama hala inatla bilmediğin konularda yazıp, milleti güldürüyorsun. Ya da hala sazan gibi bazı şeyleri yakalıyorsun.

Önce Beşiktaşlıydın, sonra koyu Fenerli oldun. Şimdi de Galatasaraylısın. Galatasaray'ın kalemşörü değil, silahşörüsün. Bir gün siyah yazdın, bir gün beyaz. Daha örneklerim de var, dosya halinde. Hagi'ye yazı yazıp, yerin dibine soktun. Ama şans bu ya, Avrupa'ya maça gidecektin. Yazıyı yazıp, yazı işlerine bıraktın. Allah bu ya, Hagi o Avrupa Kupası maçında G.Saray'ı sırtladı götürdü. İç sayfada yazdığın yazı siyah, spor sayfasındaki ise beyazdı. Çok iyi hatırlarsın. Aynı gazetenin aynı gününde, siyah beyaz iki yazı. Allah’ın tokadı yok ki. İşte sen busun.

Tribünleri birbirine soktun. İnsanları birbirine kırdırdın. Şimdi de kızıyorsun. Futbol terörünü Türkiye'de kundaklayan adam sensin. Ama sıkılmadan emniyet müdürünü, valiyi göreve çağıran da sensin. Durup durup suratına vuracağım bunları Hıncal. Kızmaca ve sinirlenmece yok.

NOT: Geçen gün bir TV programında göbek atıyormuşsun. Ben sana hep söylerim. Senin için en iyi meslek bu. Yani kıvırtmak. Aynen devam et. Bu işte senin için ekmek var.


Sosyetenize dokunur


ANLAMAK mümkün değil. Son 10 gündür G.Saraylı bazı yazarlar, (G.Saray silahşörü silahşör Hıncal ve Fatih Terim dahil) ‘‘Hakem 70 metreden G.Saray golünü iptal etti’’ diyorlar. Arkadaşlar hakem golü iptal etmedi ki. Yardımcı hakem, Ümit Karan'ın eliyle rakip kaleye attığı golü, Karan'ın havalara sıçrayıp sevinmesine ve G.Saraylı futbolcuların sevinç yumağı olmalarına rağmen, çok doğru bir şekilde hakemine bildirerek pozisyonun geçersiz olduğunu gösterdi. Burada ahlaklı olan kim? Elbette yardımcı hakem. Doğru dürüst, düzgün hareket eden kim? Yine yardımcı hakem. Bunların tam tersini yapan kim? Tabii ki maçtan sonra itirafta bulunan Ümit Karan. Daha hala çıkıp da, ‘‘70 metreden golü iptal etti’’ diyenler kimler? Pes vallahi. Ondan sonra da çıkıp sakın hakemlere sallamayın ve ahlak dersi vermeyin lütfen.

Beşiktaşlı Yasin de aynı Ümit'in pozisyonunda penaltı yaptı. O da maçtan sonra açıklıyor. Sonra da, ‘‘Aferin Yasin’’ diyorlar. O zaman siz de pozisyon olur olmaz gidip hakeme, ‘‘Penaltıydı hocam’’ desenize. İşte o zaman sizin heykelinizi dikerler.

Ama hayır... Çünkü mantık şu... Tarih bunları yazar, şampiyonları yazar mantığındasınız. İşte onun için de kamuoyundaki bütün sempatinizi kaybediyorsunuz. Yola çıkın, halkın arasına girin bakın neler söylüyorlar. Bırakın uçağı, hatta karayoluna geçin. Köylerde durun, kahvelere girin, sohbet edin. Pardon zaten böyle yerlere gitmezsiniz, sosyetenize dokunur.


FIKRA GİBİ


HAKEMİN birine küfür etmişler... ‘‘Senin düdüğünün nosunu halledeyim’’ diye... Maçtan sonra hakem küfür edeni bulup, yakalatmış.

- Niye düdüğümün nosu?

- Abi her tarafınız halloldu. Bir orası kaldı da ondan...
Yazarın Tüm Yazıları