Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Kaçımız biliyoruz

ANAYASA oylamasının birinci turunun bittiği gün Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile Meclis bahçesinde uzun bir sohbet yaptık.

Günay, özellikle Güneydoğu’nun turizm potansiyelini heyecanla anlattı.

Hatay’dan Urfa’ya uzanan hattı inanç turizmi açısından özel destinasyona dönüştürmeye çalıştıklarını, Mardin’in ciddi çekim merkezi olduğunu söyledi.
Günay’la bu sohbetin ardından bir grup işadamı ile birlikte Midyat’a gittik.
Midyatlı işadamları Mithat ve Edip Yenigün’ün davetiyle ailenin beş yıldız kalitesinde otele çevrilen 1300 yıllık Kasr-ı Nehroz’da konaklayıp Hasankeyf de dahil, çevredeki önemli tarihi ve turistik mekanları gezdik.
SIFIR YILINDA İNŞA EDİLDİ
Kendimi az da olsa bölgeyi bilen gazetecilerden sanırdım; ama doğrusu iş yoğunluğu içinde geçen o geziler asıl güzellikleri görmemize engelmiş.
Midyat’ın bir açık hava müzesi olduğunu ve huzur sağlandığında bura insanının, zenginliklerini ilçeye yeniden döndürdüğünü gördük.
Her gün binlerce turistin uğrak yeri haline geldiği, yabancıların da önemli sayıya ulaştığı Midyat’ta pek çok tarihi konak otele dönüştürülüyor.
Dünyanın ilk ve hepsi birbirinden güzel kiliselerinin, manastırlarının bulunduğu bölge Süryani taş ustalarının şaheserleri ile dolu.
Anlatacak yüzlerce eser var bölgede; ancak bir kaçına özel vurgu yapacağım.
Örneğin tarihi adı “Hah” olan Anıtlı Köyü’nde, hâlâ ayakta duran, restorasyonu başlamış ‘0’ (sıfır) yılında, Hz. İsa doğunca inşa edilen bir manastır var.
Buradan kaçımız haberdarız bilmem; ama bize anlatılan öyküsü de ilginç.
Yıldızlara ve Ay’a tapan 12 kral, Hz. İsa’yı görmek için, en parlak yıldızı takip ederek Kudüs’e yola çıkar, Hah’ta konaklarlar.
Bunu duyan Bizans Kralı Konstantin, tutuklanmalarını isteyince 12 kral da Hah’ta yerleşme kararı alır; ancak üçü gizlice Meryem Ana’ya gider.
Meryem Ana’nın verdiği Hz İsa’nın ilk kundağını alıp Hah’a dönen krallar, kundağı yakıp küllerini saklamak için burada bir konak inşa ederler.
Konak ilerleyen yıllarda manastıra çevrilse de Hıristiyan dünyada “Hz. İsa için sıfır yılında inşa edilmiş ilk manastır” olarak kabul görüyor.
Kabul edin veya etmeyin; o dünya için bu böyle olduğu sürece bu mekanın önemini anlatmaya gerek yok; ama hakkının verilip verilmediği ortada.
SÜRYANİLER SİTEMLİ
Mor Gabriel Manastırı da bölgede Süryanilerin en önemli inanç merkezi; ancak bir süredir Mardin Milletvekili Süleyman Çelebi’nin köyünün muhtarının yaptığı bir şikâyet nedeniyle hukuk mücadelesi yaşıyor.
Manastırın çevresini devletin de izni ile çeviren Süryaniler, ormanı da bahçeye dahil etmediklerini kanıtlamaya çalışıyorlar.
Bakımlı bahçesi, her karışı tertemiz olan bu inanç merkezinde rahibinden metropolitine kadar 70 kişilik sakinlerinin tümü kırgınlıklarını hissettiriyor.
Bir gazeteci olarak geçmişte ben de bu sorunla ilgilendim. Ancak ilgimiz yeterli bulunmadığından bize yönelik kırgınlık daha da fazlaydı.
Kendilerine ait olan bir arazinin şimdi, “50 yıllığına size kiralayalım” yaklaşımı içinde değerlendirilmesini hazmedemiyorlar.
Avrupa’da da pek çok zeminde gündeme gelen bu dava henüz sonuçlanmış değil; o nedenle yargı sürecini beklemek dışında seçenek yok. Süryaniler de bunu kabul ediyor; ama haksızlığa uğradıklarını düşünüyorlar.
Yazarın Tüm Yazıları