Malum yatak sorusuna cevabım

AMFİNİN ortalarındaki genç elini kaldırıyor.

Yakışıklı, modern, kendinden emin bir genç.

Haberin Devamı

Mikrofonu alıp bana biraz üstü örtülü üslupla soruyor.

Hürriyet Gazetesi’nin yazarına ve eski yöneticisine.

“Genç bir kız gazeteci olmak ve mesleğinde yükselmek isterse, bir erkek yöneticiyle özel bir ilişkiye girmek zorunda mıdır?”

Salonda bir sessizlik.

Kimsenin beklemediği, sürpriz ötesi bir soru.

Soruya soruyla karşılık veriyorum:

“Yani, ‘Bu meslekte başarının yolu yönetmenin yatağından geçer’ mi demek istiyorsun?”

* * *

Karadeniz Teknik Üniversitesi, “İşletme ve Ekonomi Kulübü”nün düzenlediği sohbetteyiz.

Amfi tıklım tıklım dolu.

Yarıdan fazlası kız öğrenci ve karşımda böyle bir soru.

Ama sürpriz bitmiyor, yakışıklı delikanlı devam ediyor:

“Evet bunu soruyorum. Neden sorduğumu da bilmek ister misiniz?”

Merakla “Tabii ki” diyorum.

“Benim bir kız arkadaşım var ve gazeteci olmak istiyor. Böyle bir şeyle karşılaşabilir mi bilmek istiyorum.”

Cevaba şöyle başlıyorum:

“Bir; böyle bir soruyu sormaya cesaret ettiğin için seni kutluyorum. İki; bu soruyu kız arkadaşın için sorma cesaretini gösterdiğin için daha da kutluyorum”.

Karşımda cıvıl cıvıl, güzel, canlı, dinamik, itiraz eden, gülen, espriden anlayan, sorgulayan bir öğrenci grubu oturuyor.

* * *

Geçmişte bazı arkadaşlarımızın, başarılı kadın gazeteciler için yarattıkları haksız imajın önüme koyduğu hazin soruya cevap veriyorum:

“Bak delikanlı, sana şöyle cevap vereyim. İddia ediyorum ki, 10 yıl içinde, tam orada, senin oturduğun koltukta oturan bir genç kız, karşısında oturan Hürriyet’in eski kadın yöneticisine şu soruyu soracak: ‘Genç bir erkek gazetecinin yükselmesi için, kadın yöneticisi ile çok özel bir ilişki kurması gerekli midir?’

O da sana şu soruyu soracak:


‘Yani bu meslekte yükselmenin yolu yataktan mı geçer?’

O da şimdi benim verdiğim cevabı verecek:

‘Hayır yükselmenin yolu yataktan geçmez’.”

Öğrencilerin çoğu hafif bir gülümsemeyle diyaloğu izliyor.

“Çok kesin bir dille iddia ediyorum. Çünkü, medya giderek kadınların hâkim olduğu bir sektör haline geliyor. Kadınlar bu sektörde çok başarılı. Daha şimdiden neredeyse bütün dergilerin başında kadınlar var. Gazetelerde ve televizyonlarda, internet sitelerinde, eğlence sektöründe kadınlar gittikçe daha hızla yükseliyor. O nedenle yakın bir gelecekte bu soruların muhatabı kadınlar olacak.”

Ön sıradan bir erkek öğrenci soruyor:

“Peki bizim durumumuz ne olacak?”

“Merak etme size de yapacak işler var. Madenlerde, tarlalarda iş bulabilirsiniz.”

Bu son söylediğimin espri olduğunu herkes anlıyor ve birlikte gülüyoruz.

* * *

Son bir ay içinde 3 üniversitede kalabalık genç öğrenci gruplarının önünde konuşuyorum. Önümüzdeki hafta İzmir’de üç gün üst üste üç ayrı üniversitede konuşacağım.

Bana büyük umutlar veren genç insanlarla tanışıyorum. Son yıllarda televizyonlara yansıyan bazı görüntüler nedeniyle içimde üniversiteler hakkında negatif duygularım birikmişti.

Hayır başka bir üniversite gençliği var.

Geçen hafta Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ndeydim.

Ön sıradan bir genç sordu:

“Arkanıza Hürriyet gibi bir gücü almış, konuşuyorsunuz. Bize gençliğinizdeki solculuğunuzu anlatmayın, bir güç temsilcisi olarak karşımıza çıkmaya utanmıyor musunuz?”

“Utanıyorum” dedim.

Ama utansam da anlatmaya, konuşmaya devam edeceğim.

O gence şunu söyledim:

“Bir zamanlar ben de senin söylediklerini söyledim. Ama şimdi dijital çağda yaşıyoruz. Bakın her şey kaydediliyor ve yıllar sonra insanın önüne konuyor. Bugün bana sorduğun soru, 20-30 yıl sonra sana da sorulabilir. Bana söz ver: Öyle olursa sen de ‘Utanıyorum’ cevabını vereceksin.”

* * *

İstanbul Üniversitesi’ndeki konuşmamda cıvıl cıvıl öğrenciler gördüm.

Anadolu Üniversitesi’nde de.

Önceki gün Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde de.

Bütün Anadolu üniversitelerini gezip genç insanlarla konuşacağım. Dinleyeceğim, sabırla dinleyeceğim.

Çünkü konuştukça, dinledikçe, cesur sorulara muhatap oldukça ve bu medeni diyaloğu yaşadıkça ülkeme ve geleceğine olan inancım giderek büyüyor.

Yazarın Tüm Yazıları