Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

CHP: Vazo elimizde bıraksak kırılacak

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 6 Kasım'da, seçim zaferi kazanan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ziyaret ettiğinde, ‘‘Vazoyu çatlatmayın’’ tavsiyesinde bulunmuştu.

Baykal, Erdoğan'ın verdiği mesajlardan memnun kalmıştı. Ancak bir kuşkusu vardı:

‘‘Şimdi bunları söylemek kolay. Ama ilerde, eski kimliğinize dönüş konusunda telkinler gelecek, tabanınızda baskılar oluşacak. O zaman direnebilecek misiniz?’’

Erdoğan'
dan ‘‘Yaparız, yaparız’’ yanıtı geldiğinde de, Baykal uyardı:

‘‘Necmettin Erbakan'ın da, İslam Dinarı, Adil Düzen gibi projeleri vardı. Başbakan olunca yapmayacaklarını söyledi. Ama bir süre geçti; eskiye döndü...’’

CHP Lideri, geçen altı aya baktığında uyarılarının haklılık kazandığını, Erdoğan'ın direnişinin Erbakan kadar bile uzun ömürlü olmadığını düşünüyor.

Bu da CHP'de, AKP'ye karşı bir ‘‘güven sorunu’’ olduğunu gösteriyor.

‘‘AKP BİZİ KIRDI’’

CHP'ye göre, güven sorununu yaratan ana gelişmeler şöyle sıralanabilir:

Baykal'ın Erdoğan'dan, ‘‘YÖK düzenlemesini geri çekin’’ ricası önce olumlu karşılık buldu; ama kısa süre sonra yeni Milli Eğitim Bakanı da YÖK Yasası'nda değişikliğe sıcak baktığını açıkladı.

‘‘Başka konularda Türkiye'yi rahatlatırlarsa, türban tatlı bir renk haline gelir’’ görüşü çerçevesinde AKP ile bu hassas konuda bir tür uzlaşmaya varıldığı kanısı, 23 Nisan resepsiyonuyla sonuçlanan, bunun tam tersi yönündeki gelişmelerle yıkıldı.

CHP, Erdoğan'a başbakanlık yolunu açan Anayasa değişikliğine verdiği desteğe karşın, seçilme yaşının 25'e indirilmesi ile orman alanlarının satışının aynı Anayasa paketi içinde yer almasını ‘‘cinlik’’ olarak gördü.

Oylamada AKP'lilerin kupadan oy çalmaları ise kaygı nedeni oldu.

Yerel yönetimlerle ilgili düzenlemeler konusunda basına yansıyan bilgiler de bunların üzerine tuz biber ekti.

Sonuçta CHP, AKP'ye 23 Nisan resepsiyonuyla bir mesaj verme kararı aldı.

Mesajın özünde, ‘‘Yaptıklarınız bizi de, toplumu da kırıyor. Bu durum sizinle birlikte görüntü vermemizi engelliyor’’ anlayışı yatıyor.

CHP çevreleri, mesajın silah zoruyla verilmediğini belirterek, ‘‘barışçı, demokratik bir telkinle yanlışı düzeltin’’ dendiğine dikkat çekiyorlar.

Bu noktada, hükümet çevrelerinin 23 Nisan sonrası söyleminin, CHP'yi memnun ettiğini ve bunun devamının dilendiğini de vurgulamak gerekir.

ARINÇ, ERDOĞAN VE GÜL

CHP'nin, olayların akışıyla birlikte, AKP'nin üç önemli ismi Bülent Arınç, Erdoğan ve Abdullah Gül'le ilgili tahlilleri de netleşiyor. Bazılarının çok ilginç bulacağı bu tahlil şöyle:

Arınç: Dürüst ve samimi bir kişilik; yolsuzluklara bulaşmaz, makam ve otoritesini partisel çıkarlar için kullanmaz. İnandığını söyler; takıyye yapmaz. Bulunduğu yere mücadele ederek geldi, saygı duyulacak biri.

Erdoğan:Takıyye yapıyor. Söylediğinin tam tersini de yapabilir. Parti lideri olarak, ABD'ye bir söz verdiyse yerine getirmeliydi; bunun gerekçesi olmaz. Getiriyor, getiriyor, zora soktuktan sonra yapamayacağını anlayıp geri adım atıyor. Kavgaya hazır biri.

Gül: O da takıyye yapıyor ve bunda çok başarılı olduğunu sanıyor. Yumuşak görüntüsünün altında, o da Erdoğan gibi zorlamacı.

Yaşanan sürece muhalefetin bakışı bu.

AKP'ye, vazoyu kırdırmak istemedikleri mesajı vererek, ‘‘Bu işleri bırakın, AB'yi öne çıkarın, her desteği verelim’’ diye sesleniyorlar.
Yazarın Tüm Yazıları