Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Erdoğan'ın sessizliği

AVRUPA Konseyi Genel Sekreteri Walter Schwimmer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la randevusu için Başbakanlık makam odasına girdiğinde kalabalık bir grupla karşılaştı. Birkaç bakanla bürokrat da odadaydı.

Erdoğan, odadakilerin görüşmeye katılmasında bir sakınca görmedi.

Bu duruma şaşıran Schwimmer, görüşmede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de konseyin bir organı olduğundan konuyu mahkeme kararlarına getirdi.

Türkiye, Kıbrıs Rum Kesimi'nden Titiana Loizidou'un açtığı davada yaklaşık 1 milyon dolara mahkûm olmasına karşın gereğini yerine getirmiyordu.

Schwimmer, bu konuda biraz ayrıntıya girdiğinde Erdoğan'ın, kurmaylarına ‘‘Bunlar ne?’’ dercesine baktığını fark etmedi değil.

Erdoğan'a konuyla ilgili bazı bilgiler aktarıldı. Ancak konu birkaç cümleyle açıklığa kavuşacak gibi değildi. Erdoğan'ın konuyu ‘‘Biz her konuda olduğu gibi, bu konuda da yapıcı tutum alacağız’’ diye geçiştirmek istemesi de Schwimmer'in dikkatinden kaçmadı. Bunun üzerine üstelemedi.

GÜL'ÜN BAŞBAKANLIĞI SÜRÜYOR GİBİ

Bu örnek, Erdoğan'ın, Başbakan olarak iyi bilmediği konularda kendisini ve Türkiye'yi bağlayıcı ifadeler kullanmak istemediğini gösterir gibi.

Ancak, galiba bunun da ötesine geçen faktörler söz konusu. Çünkü, Erdoğan Başbakan olduğu günden bu yana -medyayı eleştirmek hariç tutulursa- önemli konularda görüş açıklamaktan dikkatle kaçınıyor.

Burada altı çizilmesi gereken bir çelişki var. Bugün suskunluğu tercih eden Erdoğan, Abdullah Gül'ün başbakan olduğu dönemde hemen hemen her konuda görüşünü açıklamaktan çekinmemişti.

Bu tutumu anımsandığında ve dış politikanın yoğunluğu Erdoğan'ın sessizliği ile buluştuğunda, sanki Gül'ün başbakanlığı devam ediyor gibi bir izlenim beliriyor.

Çünkü, kamuoyunda, basında Gül'ün profili daha baskın duruyor.

Irak saldırısı sona erdi; ama Türkiye'nin bu konudaki politikası öncelikle Gül tarafından açıklanıyor. Aynı durum, ABD'nin Suriye'yi hedef alan tehditleri karşısında Ankara'nın tepkisinin Gül tarafından verildiğinde de yaşandı.

HESABI SONRA GÖRÜLÜR

Erdoğan,
neden suskunlaştı?

Bu konuda AKP kulislerinde muhtelif görüşler öne sürülüyor. Şöyle ki:

Kimilerine göre Erdoğan, Irak ve Kıbrıs sorunlarının Gül hükümetinden bu yana sürdüğü düşüncesiyle, sonuca da Gül'ün ulaşmasını istiyor.

Başbakan'ı yakından tanıyanlar, bu durumu Erdoğan'ın, ‘‘Atadığım kişilere ve onların kararlarına güvenirim. Tam yetki veririm; ama sonucuna göre de o kişiyle ilgili görüşümü ortaya koyarım’’ şeklinde ifade ettikleri yönetim anlayışına bağlıyorlar.

Bazı AKP'liler, Başbakan'ın ‘‘Kıbrıs'ta da, Irak'ta da kördüğümü ben yaratmadım. Kördüğümü çözmesi gerekenler de konuyu bildiğini ileri sürenler olmalı. Çözmezlerse zamanı geldiğinde hesaplaşırız’’ anlayışıyla hareket ettiğini öne sürüyorlar.

Bir grup AKP'li ise ‘‘Erdoğan, Başbakanlık'ta pek çok konuyla hayatında ilk kez karşılaşıyor. O nedenle önceliğini öğrenmeye veriyor, dosyalara hákim olmaya çalışıyor. Diğer yandan da mesafeli durarak otoritesini koruyacağını düşünüyor’’ yorumunu getiriyor.

‘BÜROKRASİYİ YIKIP YENİDEN YAPIYOR’

Bir başka kanada göre, Erdoğan'ın hesabı apayrı: ‘‘Çok iddialı olmak için bürokrasiyi yıkıp yeniden kuruyor. Şu anda kendisine verilen bilgilere kuşkulu yaklaşıyor. Kadrosunu kurunca kendine güveni de artacak, grafiği de yükselecek...’’

Erdoğan'
ın sessizliğinde bu faktörlerden hangisi ya da hangileri belirleyici?

Belki biri, belki de aynı anda hepsi...
Yazarın Tüm Yazıları