Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

İsimsiz, imzasız mektuplar felaketi

BUGÜNKÜ iktidar kadroları 28 Şubat sürecinde en çok da insanların isimsiz mektuplarla, kapıcı veya bakkala sorularak mağdur edilmesinden şikâyetçiydi.

Pazartesi günü Hürriyet’in manşet haberi de AB kriterlerini en iyi bilen isimlerin yönettiği Avrupa Birliği Genel Sekreterliği (ABGS) gibi bir kurumda isimsiz ve imzasız bir mektup üzerine açılan soruşturmayla ilgiliydi.
Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın kendisine bağlı bu kurumdaki böyle bir soruşturmadan üzüntü duyduğuna eminim ve olaya aynı açıdan bakıyoruz.
İmzasız mektupta, ABGS’yi, atadığı kadın yönetici sayısı nedeniyle iki gün önce kutladığımız Kadınlar Günü’nde Türkiye’nin yüz akı haline getiren Bağış’ın kendisi de bu icraatı nedeniyle hedef yapılmıştı.
DOĞRUSU 6-7 YIL DEĞİL, 6-7 GÜN 
Bağış, haberin çıktığı sabah arayıp, “Birbirimizi iyi tanıyan iki insanız, en azından bana sorsaydın” siteminde bulundu; bu sitemine hak verebiliriz; ama benim gerekçem haberimin unsurlarının tamam olmasıydı.
Ancak AB kriterleri yerleşsin diye büyük çaba gösteren Bakan’dan açıklama yaparken daha özenli olmasını beklemek de hakkımdı.
Bakan, konuyla ilgili o gün iki açıklama yaptı, ilki sabah saatlerinde.
Bu açıklamada, Hürriyet’in adını defalarca kullanarak, “Haberin aslı astarı yoktur. 6-7 yıl önce olanlar sanki yeniymiş gibi haber yapılmış. Türkiye’nin en büyük gazetesine yakıştıramadım” dedi.
Bakan adına öğleden sonra yapılan yazılı açıklamada ise soruşturma konusunun, Eylül 2006-Mart 2008 dönemini kapsadığı, ihbarın imzasız yapıldığı, personelin savunmalarının alındığı, iki personele ilişkin iddiaların ise halen görev yaptıkları Dışişleri Bakanlığı’na iletildiği belirtildi.
Açıklamada, haberin aksine, ihbarla ilgili Başbakanlık’tan bir yazı gelmediği aktarılıp haber, “AB sürecinin hızlandırıldığı bir dönemde Bakanı ve ABGS’yi yıpratmaya yönelik, ulusal menfaatlere aykırı” diye nitelendi.
Açıklama da gösteriyor ki haber 6-7 yıl öncesine değil, 6-7 gün öncesine ait.
KEŞKE BAŞBAKANLIK’TAN GELSEYDİ
Neden mi; ihbardaki konular 6-7 yıl önceye değil, 2006-2008’e ilişkin ve ihbar mektubunun devlete ulaşma tarihi 2009 Kasım’ı, soruşturma ise birkaç aylık.
Savunmaların alındığı günlerin üzerinden geçen süre iki hafta bile değil.
Dışişleri’nin konuyla ilgili üst düzey yöneticileriyle haberden sonra da konuştum, “ABGS’den gelen yazının gereğini yaptık” demekle yetindiler.
Söz konusu yazının da eski değil, 20 günlük mazisi olduğu bilinsin.
Haberin özü; imzasız-isimsiz mektuplar felaketiyle, önemli kamu personelinin, Ergenekonculuk gibi ağır suçlama da dahil, taciz edilmesidir.
Keşke bu isimsiz mektupla ilgili soruşturma talebi Başbakanlık’tan gelmiş olsaydı; çünkü böylesi bir soruşturmanın insan haklarına da başta şeffaflık olmak üzere AB kriterlerinin her noktasına da aykırılığı ortada.
Eğer soruşturma kurum içinden açıldıysa, bu Brüksel’de nasıl savunulabilir? “TSK yıpratılıyor” diyenlere ateş açıldığı bir dönemde, ABGS’nin yıpratıldığını söylemek ne kadar anlamlı, onu da vicdanlara bırakıyorum.
Bu haber ne ABGS’yi yıpratır ne de AB sürecine olumsuz etki eder.
Bunu en çok da göreve geldiğinden bu yana, her AB adımı bu köşeden destek bulan, bulmaya da devam edecek olan Bağış’ın takdir etmesini beklerdim.
Yazarın Tüm Yazıları